Çok iyiydi.
Yani beklentim fazlaydı bu kitaptan evet ve beklentilerimi hiç ama hiç boşa çıkarmadı.
ilk olarak ekşi sözlükte görmüştüm. Hakkında girilen ilk entrylere baktım. Yorumlar olumluydu daha fazla bakmadım yorumlara maazallah birisi sonunu söylerdi. Hemencecik okunacaklar listeme ekledim kitabı. Ondan sonra yakaladığım bir indirim ile de kitaplığıma koydum. Uzun süre el sürmedim. Bir ara elime aldım kitabı 50 küsur sayfa kadar okudum.. Sonra kaldırdım, okumadım.
Ondan sonra uzun süre kitapta okumamıştım zaten.
Velhasıl kelam bitirdim az evvel. Ve söylemeliyim ki Nazan Bekiroğlu büyük romancı. Kalemi çok güzel. Naif, umutlu, dualı.. *
Kitabı okurken öylesine bir Doğu hayranlığı ve merakı uyandı ki anlatamam. Yani imkan olsa yarın Trabzon, Batum, Tiflis, Bakü, Tebriz, Taht-ı Süleyman, Yezd gezeceğim buraları. Halı tacirinin gezdiği yerleri bende dolaşacağım..
Buna yakın hisleri Amin Maalouf'un Semerkant kitabında da hissetmiştim. Onda da müthiş bir Semerkant merakı hasıl olmuştu bende.
Ayrıca Balkan Harbi'ne karşı özel bir alakamı tetiklediğini de belirtmek isterim bu kitabın. Çünkü ' Kırık Kafiye ' adlı bölümde geçenler beni çok etkiledi.
Kitabın sadece sonunun biraz aceleye geldiğini söyleyebilirim. Bu bir olumsuz eleştiri değil ama sanki biraz oldu bittiye gelmiş gibi geldi bana. Sanırım anlatıcı fotoğrafların içine girmekten yoruldu ? * Eğer öyleyse bu benim için geçerli bir mazeret olur. *
Kitaptan o an için hoşuma giden birkaç alıntıyı da paylaşmak isterim.
- Doğu bütün ırmakların ortak ana kaynağıdır. Gülün yurdu doğudadır.
- Yeryüzünde her şey iyi ile kötü arasındaki mücadeleden ibarettir. insana düşen bu ikisi arasında kendi safını seçmektir.
Nazan Bekiroğlu'nun kalemi ile ilk tanışmam Nar Ağacı ile oldu. Son da olmayacak inşallah.
Daha fazla Nazan Bekiroğlu.
Daha fazla kitap.
Daha fazla hayal, mutluluk.
Nar Ağacı, Mimoza Sürgünü, La Sonsuzluk Hecesi ve Mor Mürekkep gibi kitapların yazarı olan Nazan Bekiroğlu tarafından kaleme alınmış olan roman türünde bir kitap. Kitapta Nazan Bekiroğlu irandan göçmüş olan dedesi Setterhanın geçmişini merak edip yola düşer ve karşılaştıklarını yazarak bir kitap haline getirir. Zira Setterhanın hikayesi iranda başlar. Ama buradan Bakü, Tiflis, Tebriz, Trabzon gibi şehirlere geçerek devam eder. Bunun yanında birinci dünya harbini, bu harp esnasında insanların yaşadıklarını, ayrılığı, aşkı ve bütünleşmeyi gayet güzel bir dil ile okuyucularına sunar. Kitap Timaş Yayınlarından.
530 sayfalık şahane kitaptır. Olayların yavaş ilerlemesi bile okuyucuyu sıkmamaktadır. Kitap sizi hemen içine çekiyor ve elinizden bırakamıyorsunuz. Şiddetle tavsiye edilir.
bir kitap. içeriği setterhan ın çeşit çeşit sevgilileri ve de iran. en azından iran ı geziyorsunuz, yakın tarihte neler yaşanmış bilgi sahibesi oluyorsunuz. güzel bir kitap. okunası.
nazan bekiroğlu bu eserde hamdi tanpınar'ın "bugünün rüzgarında yıkanan mazi gülü"nden söz ederek bir zaman aşırı kurgu sunmuş. buram buram teknik kokan bu kitapta insan kendini biraz iyi hissediyor.
nazan bekiroğlu'nda güzel bir naiflik var. ne kadar kurgu sunarsa sunsun bunu her metnin alt yapısında riyasız gösteriyor.
en narin meyve ağaçlarından biridir dış şartlardan çok kolay etkilenir, meyve verimi için özen ister.
sabiyken bir defasında babaannemin evinde saksıda minik minik meyve veren bir tanesini görmüş ve çok istemiştim, normalde cimridir kimseye kolay kolay bir şey vermez, vermişti.