mısır'ı işgal etmiş fransız generali , kendisi işgal sonrası fransaya dönmüştür. ingiliz amiral nelson bir deniz savaşı sonucu fransız donanmasını yok etmiştir. bu olay sonrasında fransa ile mısırdaki fransız işgal ordusunun bağlantısı kesilmiş ve ingiliz osmanlı birleşik ordularının baskılarına dayanamayarak çekilmişlerdir. sonrasında ingilizler mısırı yavaş yavaş osmanlının elinden alıp sömürgeleştirmişlerdir.
napoleon'un mısır'ı işgali mısır uygarlığı hakkında bir çok keşife neden olmuştur galiba kendisinin de tek faydalı olayı da budur.
Güçlü bir lider olmasına rağmen hırslarına yenik düşmüştür ve ölmeden önceki sözleri insanlığa kaybettiği en büyük değeri hatırlatır niteliktedir "Keşke ona daha fazla zaman ayırsaydım." O, sevdiği insandır...
şu anda ismini hatırlamadığım bir osmanlı paşası'na "siz bana çok benziyorsunuz. acaba nenelerinizden birisi daha önce bizim topraklarımıza geldi mi" diye sorup paşa'dan "bizim dinimiz gereği, hanım kısmı eşinden izin almadan sokağa adım atamaz. nenelerim değil ama dedelerim gelmiş olabilir" diye ayar alan fransız commandante.
Acı çekmek, ölmekten daha çok cesaret ister.
Asla vicdanınızın sesini kendinizden uzak tutmayın.
Aslında büyük bir soru yerinde durmaktadır: Kim istanbul'u elinde tutacaktır.
Az bilgisi olup çok konuşan, parası olmayıp çok harcayana benzer.
Bana Türklerden kurulu bir ordu verin dünyayı rehin alayım.
Bana iyi analar veriniz, size iyi vatandaşlar vereyim.
Başarılarım gençliğimdeki hayallerimin ürünüdür.
Bir toplumun gelişmesini görmek için, önce o toplumdaki kadınlara bakınız.
Dünyada taklit edilemeyen tek şey cesarettir.
Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti istanbul olurdu.
En büyük suç umutsuzluktur.
En büyük tehlike zaferin eşiğinde durur.
En iyi lider, en iyi umut taciridir.
Fırsat çıkmadıkça kabiliyetler pek az işe yarar.
Güzel bir kadın göze, iyi bir kadın da kalbe hoş görünür. Birincisi pırlanta, ikincisi de hazinedir.
imkansız. Bu sözcük Fransızca değil.
insanlar hayalleriyle idare edilirler.
insanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. icabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. işte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.
Para, para, para...
Tarih, üzerinde herkesin anlaştığı bir yalandır.
Üç gazete, beni yüz sancaktan daha çok korkutur.
Vatanını kurtaran insan hiçbir kanunu çiğnemiş sayılmaz.
Vücudu dinlendirmenin en doğru yolu, aklı dinlendirmektir.
Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir.
Yönetim sanatı, görülmesinde yarar bulunmayan şeyleri görmeye dayanır.
Yükselmek ile gülünç düşmek arasında ancak tek bir adım vardır.
Zafer, iradededir.
(bkz: http://tr.wikiquote.org/w...olyon_Bonapart#Di.C4.9Fer)
Ünlü Fransız generali.Küçükken Fransa'dan nefret ederdi ve daima Korsika'nın bağımsızlığını hayal ederdi. italyan aksanıyla Fransızca konuşurdu. imparator olduğunda taç giyme töreninde Papa'nın önünde diz çökmedi, çünkü Papa'nın ona bu gücü vermeye yetkili olmadığını onu imparator yapanın kendi gücü olduğunu düşünüyordu.
Bazıları onun aslında 1.60 değil 1.80 olduğunu o zamanın ölçüm birimleri nedeniyle bugün 1.60 algılandığını söylemektedir.
Bir savaşı kazanmak için gerekli olan nedir sorusuna "para para para" demiş ve bu sözü kendisi gibi tarihe geçmiş Napoleon deyince akla gelen ilk şey olmuştur.
en tuttuğum sözlerinden biri;
"Bu dünyanın en kötü askerleri Avusturyalılardır. Onlar da zaferi tadabilsin diye tanrı italyanları yaratmış"
olan komutan.
bir taşla iki kuş...
Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkanına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon'u müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da 'Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı.' diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon'a sormuş: 'Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu? Napolyon birden öfkelenmiş. 'Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun? diye bağırmış. Hemen askerlerine, adamcağızı kursuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık 'ateş' emri verilecek... Adamcağız içinden 'Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin diye düşünürken,arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış. Karşısında Napolyon varmış. Tek cümleyle cevaplamış Napolyon: 'işte böyle bir duygu!' YAŞAYARAK ÖĞRENMEK, BEDELi EN YÜKSEK ÖĞRENME BiÇiMiDiR.
sürgündeyken pipisini de kestiler onun. sen dünyaya kafa tut sonra pipini kesip eline versinler "al işte bundan sonra bunla oyna" diye. bir de adını makarnaya versinler. olacak iş değil.
kendisini tanrı tarafından adolf hitlere yol göstersin diye yollanmış bir şahıs olarak görürüm. hırsının cesaretini gölgede bıraktığı ve tarihin en acı ve ders alınılması gerekilen bir mağlubiyeti yaşamıştır.
napolyon ispanya'yı aldıktan sonra
ispanya kralı ona 'Sen para için savaşıyorsun' diye
haykırır.'Biz ise onurumuz ve şerefimiz için.' Napolyon cevap verir 'evet insanın neyi eksikse onun için savaşı'
Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart'ı bir
muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
" önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz ", gibi fikirler yürütmeye başlayınca Napolyon:
"Evet demiş, onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım."
bu adamcagıza sormuslar:
-dünya'da ki savasların sebebi nedir? diye
+(elini iç cebine atmıs) para para para. demiş
sonra bu adamın adını paragöze cıkarmıslar yazıktır efendim iftiradır.
bu adam sadece fikrini beyan etmiştir ileri görüşlüde konusmutur yani.
(bkz: körfez savası)
(bkz: abd-ırak savası)