efendim şöyle ki; zorlu süreçlerle öğrendiği türklük tanımdır. napolyon bonaparte, osmanlı'ya ingilizlere karşı ittifak teklifi yapmış, teklif mektubunun sonunda da kabul etmezsen yönümü kuzey afrikaya çevireceğim demiştir. osmanlı devleti de bunun üzerine "aslında ingiltere ortak düşman senin yanında yer alırdık amma mektubun sonuna yazdıklarının akabinde böyle bir hamle yaparsam korktuğumuz anlaşılabilir o yüzden senin ananı avradını sikerim" mealli bir cevap göndermiştir. bunu sindiremeyen napolyon akka kalesine çıkmaya çalışmış, orada da "bak kardeşim bu ordu daha yeni, ilk senin tadına bakar siktir git belanı başka yerde ara ananı avradını sikerim" tavrıyla karşılaşınca götünü yırtarcasına saldırmış ama götünü kurtarmak derdine düşmüştür. vel-hasıl hoş bir tanışma olmamıştır. napolyon'a göre türklük'ün çok büyük olmasının nedeni aslında bu ilk tanışma faslıdır.
aklın yolu birdir. bu doğru ifadeyi şümullendirirsek destekleyici ifadelerle, faydalı olur bence. tavsiyeleri dinlemiyorsak dahi düşmanların teşhislerini ihmal etmeyerek ecdaddan,tarihden ders alsak keşke.
rus çarına rum Patriği Grigoryus Mektubunda yahut raporunda şu doğru tespitleri yapar.
"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır. Gayet gururludurlar ve izzet-i nefis sahibidirler. Bu özellikleri de; dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, geleneklerinin kuvvetinden, padişahlarına, komutanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Türkler zekidir ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkardırlar. Onların bu üstünlükleri, hatta kahramanlık ve bahadırlık duyguları, geleneklerine olan bağlılıktan, ahlaklarının sağlamlığından gelmektedir.
Türklerde önce itaat duygusunu kırmak ve manevi bağları yok etmek ve dine dayanma güçlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, milli ve manevi geleneklerine uymayan dış fikirlere ve davranışlara onları alıştırmaktır. Türkler dış yardımı reddederler, haysiyet duyguları buna engeldir. Velev ki geçici bir süre için görünüşte kuvvet ve kudret verse de, Türkleri dış yardıma alıştırmak gerekir. ,
Maneviyatları sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok kalabalık ve görünüşte egemen güçler önünde zafere götüren
asıl kudretleri sarsılacak ve maddi araçların üstünlüğü ile onları yıkmak mümkün olacaktır.
Bu nedenle, Osmanlı Devletini tasfiye için soyut olarak harp meydanlarında zafer kazanmak yeterli değildir ve hatta sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını tahrik edeceğinden, gerçeklere ulaşmalarına neden olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu yıkımı tamamlamaktır."
bizde şimdi anayasadan türklüğü kaldıralım, türklüğümüzü silelim, tarihimizi çarpıtalım.
gurur duymalıyız gerekliliklerini yerine getirmeliyiz ama şimdi unutturmaya çalışıyorlar.
napolean' un, türkler için söylediği sözdür.
insanları yükselten iki büyük meziyet vardır. erkeğin cesur, kadının iffetli olması. bu iki meziyetin yanıbaşında her iki cinsi, kadınla erkeği şereflendiren tek bir fazilet vardır: vatana bağlı olmak. bu meziyetler ve fazilet en büyük kahramanlığı; hayatın elemine, kederine karşı fitursuz kalması en ağır hadiselerin acılıklarına göğüs germeyi doğurur. işte türkler bu çeşit kahramanlardır ve ondan dolayı türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.