Magosa’da zindandayken Namık Kemal’in yanına birini verirler.
Üstat, şiirler yazar ve yazdıklarını o zindan arkadaşına okurmuş.
O da bu şiirleri ağlayarak dinlermiş.
Namık Kemal bu durumdan çok etkilenerek kendi kendine: “Ne kadar duygulu ve hassas insan” dermiş. Hatta dışarıdaki bir arkadaşına şu mealde bir mektup yazmış:
“Zindandayım ama çok mutluyum. Çünkü burada beni anlayan birine rastladım. Ben söylüyorum o ağlıyor, o ağlıyor ben söylüyorum.”
Namık Kemal bir gün zindandaki arkadaşına: “Ben şiirlerimi okuyup konuştukça sen hep ağlıyorsun. Neler hissediyorsun bana anlatır mısın?” diye sorar.
Zindan arkadaşı Namık Kemal’e: “Sen yazdıklarını okudukça sakalın sallanıyor. Ben de sakalın sallandıkça köyümdeki keçimi hatırlıyorum. Onu çok severdim” diye karşılık verir.
Namık Kemal bu cevap karşısında yıkılır, uzun süre kendine gelemez.
Sürgün yaşamı[değiştir | kaynağı değiştir]
Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan[14] Namık Kemal, istanbul’a döndükten sonra "Diyojen" adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı;[7] Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de "ibret Gazetesi'"’ni çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, istanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı.
Birkaç ay kaldığı Gelibolu’da "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolu’nun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti.[6] Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın Bolayır’daki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Bey'e burada gömülmeyi vasiyet etti.
Namık Kemal, bir yandan da "ibret Gazetesi"’ne “BM” (Baş muharrir) ve Ebuzziya’nın çıkardığı "Hadika" Gazetesine “N.K” imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Gelibolu’da salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı.
Sanatçı özellikleri
Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. ”Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.
Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda Tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.
2 Aralık 1888'de yaşamını yitiren Namık Kemal'i saygıyla anıyoruz.
Atatürk'ün "Bedenimim babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp'tır" sözünü anımsayalım. Namık Kemal'in aşağıdaki çağrısına Atatürk TBMM'de yanıt vermişti:
Vatan yahut Silistre tiyatro eserinin sergilenmesinden sonra halkta milli duyguları uyandırdığı için Mağuso'ya sürgün edilmiştir.
Sevdiğim bir yazardır.
Atatürk'ün " türk milletinin beklediği ses " dediği, lakabı "vatan şairi" olan hayran olunası edebiyatçımız, şairimiz. Ruhu şad olsun. Mekanı uçmağ olsun.
" Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten "
- Namık Kemal
kars'taki evinde, çocukluğum boyunca bir arkadaşımın anneannesi yaşardı. çok sonra, restore ederek restaurant yaptılar. çatısına helikopterle iniş yapılabiliyor.