ismet inönü'nün güzel bir sözünden alıntıdır. sözün aslı şöyledir;
Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.
güzel sözdür. o kadar çok namussuz vardır ki iktidarda... onlara rağmen doğrunuzdan şaşmamanız için doğru cümledir.
darbe yapan paşaların huzurunda ziyaret ettiği inönüye ait söz. pek doğru anlayamıyoruz söylenildiği üzre.
adnan menderesin asılma sürecinde etkisi açıkça bilinen ismet inönüyü savunanlarla günümüzde bile karşılaşabiliyoruz. enteresan.
belki de işler bu kadar karışık değilken inönü'nün safça sarfettiği özlü sözdür.
ölü namuslu, hiçbir işe yaramayacağından akıllı olup önce o namuslunun güvenliği sağlanmalıdır. diğer türlü, saçma sapan ölümlere kurban gitmiş çok namuslu gömdü bu ülke.
gerçek olamayacak dilektir. istisnalar mevcut olsa da cesaret ve zeka genellikle namussuz, yalancı, kötü vs. insanlarda bulunur. geriye kalan namuslular ya kafası ermediğinden namusludur* ya da gerçekten kendi doğrularını bulabilecek ve o doğrultuda yaşayabilecek kadar zeki olduğu için. fakat bu türlerin sayısı oldukça azdır.
aslında özünde tezatlık olan bir cümle. namussuzlar cesur değildirler , çünkü her türlü namussuzluğu yapabilirler. namuslular cesurdurlar fakat namussuzlar karşısında pek şansları yoktur. yani bütün yasakları yasaklamak cümlesi gibi bir anlam ifade eder.
tayyip bu olguya kesinlikle muhalif olur, çünkisi o değerli bir namusludur(!), değerli bir ülkesini pazarlamayandır(!), ve o değerli bir ülkesini bölmeyen parçalamayandır(!) o çok namuslu gemicik ve isviçre bankalarında milyar dolarlık bakiyeli 8 hesabın sahibidir. **
inönü o sözleri Ne zaman söyledi?
Ve Hangi vesile ile söyledi?
Ayrıca... O sözlerin "Önünde arkasında" neler söyledi?
tarih 5 Temmuz 1931. Meclis'te "Gensoru" görüşmeleri vardı.
Gensorunun konusu:
"Bazı gazetelerin yayınları hakkında hükümet tarafından ne gibi önlemler alınmaktadır?"
Gensoru önergesi üzerinde konuşmalar yapıldı.
Ve sonra da Başbakan ismet inönü kürsüye çıktı.
inönü, dokuz sayfalık konuşmasının sonuna doğru. Yedinci sayfanın ortalarında. "işte o sözleri" söyledi:
- Arkadaşlar! Eğer bir memlekette erbabı namus lâakal eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemahal batar (Sürekli alkışlar).
Basından şikâyet... Her dönemde olmuştur.
Hatta... Pek çok siyasetçi... Başbakan'a "Bizi eleştiren gazeteleri neden kapatmıyorsunuz" sorusunu bile sormuştur.
Zaten... Yazımıza konu olan... "5 Temmuz 1931 tarihindeki gensoru müzakerelerinde de" bazı milletvekilleri.... Meclis kürsüsünde... "Yayınlarından rahatsız oldukları gazetelerin" kapatılması isteğinde bulunmuşlardır.
"Gazeteleri kapatmadığı için" hükümeti eleştirmişlerdir.
Başbakan ismet inönü'nün... 5 Temmuz 1931'de yaptığı... "Meşhur konuşmasından" satır başları:
Matbuat hürriyetinin suiistimaline karşı hükümetin elinde tatbik olacak hem yetki vardır ve hem de memlekette kanunlar vardır.
Matbuat hürriyetinde bir nevi çaresizlik kendisini göstermektedir.
Bunun neticesi nereye varacaktır?
Çare olmak üzere derhal hatıra gelen, elimizde bulunan bir yetkiyi, yani kapatma yetkisini tatbik etmedik.
Vaziyete çare değildir de ondan tatbik etmedik.
Matbuatın hürriyeti meselesi artık bir hükümet meselesi değil, bir millet meselesidir.
Matbuat hürriyeti denilen meseleyi korkmaksızın, milletin asri idaresinde esaslı bir vasıta olarak ele almak zamanı gelmiştir.
Devam edelim mi?.. Başbakan ismet inönü "O konuşmada" daha daha neler söylemiş?
Demiş ki:
Birinci mesele şudur: Matbuat hürriyeti bu asrın en yeni, en müessir milli vasıtalarından biridir.
Memlekette matbuat hürriyeti olmaksızın halk idaresinin bulunduğunu farz etmek ihtimali yoktur.
Matbuat hürriyetinin zararlarını evvela arkadaşları olan diğer matbuat bertaraf etmek mecburiyetindedir.
Fena sözler, fena neşriyat memleketin efkârını fena istikamete sevk ediyorsa, buna iştirak etmeyen matbuatın tek cephe olarak, cesurane diğerlerinin üzerine atılması, mütemadiyen efkârı umumiyeyi tenvir etmesi, ehirden kurtarması lazımdır.
Kanuni murakabeler son çaredir.
Başbakan ismet inönü... Konuşmasının bir yerinde... "Matbuat ne marifetler yapıyor" diyor ve... ilginç sözler söylüyor:
Mahkemeye giderler... Hâkimlere tesir etmek için şantaj yaparlar.
Matbuatın şu şirkete, bu şirkete müracaat ederek şantaj yaptıklarını dahi işitmişimdir (Çok, çok sesleri).
Matbuat herhangi bir mahkemeye verildiği zaman, oradan kurtulmak için, mutlaka kolayını bulurlar.
Nihayet tecavüzler cezasız, tecavüze uğrayanlar mahcup.
ismet inönü'nün... "O meşhur sözü" söylemesinin "Hemen öncesindeki" cümlesi:
- Herkes, herhangi bir vesile ile kendisini matbuat diline düşürüp de haysiyetinin örselenmesinden, insan yüzüne bakamayacak hale gelmesinden korkuyor.
Ardından "Meşhur cümle."
Sonrasında ise... Şu sözler geliyor:
Halk idaresi, hepimizin idaresi, millet idaresi diyoruz.
Bu iddiada bulunan herkesin millete taalluk eden meselelerde hissesi ve mesuliyeti olmak lazımdır.
Eğer bir hükümet bütün meseleleri halledecekse, onun kurunu vusta padişahından ne farkı vardır?
ama namusluların sesi herzaman ki gibi az çıkıyor. sanal reel her yerde. namussuzlar hep yüksek perdeden konuşurken, diğerleri nezaketi ısrarla elden bırakmıyor.
Her ne kadar edepsizler gün geçtikçe daha bir pervasız olsalar da, Fakat sadece temiz insanlar yeteri kadar cesaretlidir. Edebini kaybedenler, çirkef zalimlerin egemen oldukları şu zaman diliminde hakimiyetlerini de özgürlüklerini de izzet şeref ve haysiyetlerini de kaybederler.
