""Ey Resulüm! Sana vahy olunan Kur'an ayetlerini güzelce oku ve namazı gereği üzere kıl. Gerçekten namaz, edeb ve namusa uygun olmayan şeylerden, çirkin görülen işlerden alıkor. Her halde Yüce Allah'ı zikretmek, her ibadetten daha büyüktür. Yüce Allah bütün yaptıklarınızı bilir.""
rabbin devamlılığını gözettiği ve ısrarla bizlerden istediği belkide tek ibadet.
durumun yoksa zekattan mesul değilsin, paran yoksa hacdan mesul değilsin, sağlığın el vermiyorsa oruçtan sorumlu değilsin. ama namaz her şartta zaruridir. namaza allah fazlasıyla önem veriyor ve bizlerinde önemsemesini istiyor. insan düzenini namaza göre ayarlamalı. namaz her an planımızda olmalı. namaz gerçekten çok mühim. bundan yıllar önce eşşek kadar adamken bile babamdan hatırlatma-nasihat-uyarı üçleminde namaz ile ilgili mail aldığımı hatırlıyorum. allah razı olsun.
namaz cidden çok önemli arkadaşlar. sandığımızdan daha önemli.
şayet adam gibi yaparsak yani allah'ın istediği gibi gerçekleştirirsek, bize ahirette çok güzel referans olacak pek önemli ibadet.
Allah katında bir Müslümanın kıymet ölçüsünün ilk sırası, namazını nasıl kıldığı ile doğru orantılı olacaktır. Namazı kılıp rahat etmek yerine, namazı en güzel zamanda en güzel bir şekilde kılabilmenin hazzını yaşamalıyız. işte tamda bu noktada şeytan öyle bir bastırıyor ki kıl geçte rahatla diyor. bazende binlerce şey düşünüyorsunuz. işlerin yoğun olduğu dönemde yaşıyorum bu sıkıntıyı. normal zamanda düşünmediğim kadar çok şeyi adeta iki rekatlık namazda düşünüyorum. tez zamanda bu huyumu düzeltmem lazım.
putperest ibadetlerinden biri namazdır.namaz, güneş kültünün ritüellerinden biridir ve hint kökenli bir ibadettir.islam öncesi araplar da namaz kılarlardı. günümüzde hindular da namaz ritüellerini devam ettirirler. sansktitçe "surya" güneş namaskara" ise selamlama veya bağlantı demektir. böylece "surya namaskara" ‘güneşle bağlantı’ anlamına gelmektedir. surya namaskara, bedende akan güneş enerjisinin canlandırma tekniğidir. arap putperestlerinin namaz kıldığı kur'an'da yazılıdır.
enfal-35. ve ma kane salatühüm ındel beyti illa mükaev ve tasdiyeh fe zukul azabe bi ma küntüm tekfürun.bilindiği üzere arapça'da salat namaz demektir.''onların kabedeki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. küfrünüzden dolayı azabı tadın.namaz törenlerindeki ıslık ve alkışlar nedeniyle putperestlerin kıldığı namaz eleştiriliyor. putperestler de günde 5 vakit namaz kılarlardı.
şaharit namazı - sabah namazı
musaf namazı - öğle namazı
minha namazı - ikindi namazı
neilat şerarim namazı - akşamüstü namazı
maarib namazı - akşam namazı
kaynak; hayrullah örs, musa ve yahudilik, s.399-405; doç.dr. ali osman ateş, asr-ı saadette islam; şaban kuzgun, hz. ibrahim ve hanifilik, s.117; epstein, judaism. kuran'da geçen namaz vakit sayısı 3 olmasına rağmen 5 vakit kılınıyor olması zamanla putperest döneme dönüldüğü şüphesi taşımaktadır.aynı şekilde abdest de putperestlerde vardı. cünup olunca boy abdesti alırlardı. (ibn-i habib, muhabber)
Orijin ifade ile kur'an'da "salat" olarak geçen, farsça ateşin karşısınsa saygıyla eğilme, yönelme anlamına gelir ki, kıyam, rüku ve secde ritüelini işler. Salat, yardımlaşma, dua, rahmet ve esenleşme anlamına gelmektedir.
öyleyse namaz, "kılayım da yükü üzerimden kalksın, kılayım da kurtulayım" anlayışıyla yaklaşacağımız bir ibadet asla olmamalıdır. bilakis namazdan kurtulunmaz, namazla kurtulunur. bu anlayışta bir iman seviyemiz olmalı.
içinde ikame eden, kıyam, (ayakta dikilme) rüku (eğilme) ve secde (alın bölgesini yere koyma) ile insanlık tarihi kadar eski bir ritüel. Etiyopya/kenya yarığı kadar eski olan bu ritüel, yahudi ve müslüman yönelişinde eylemsel muhafazasını korumaktadır. Adem'in merdivenleri'nin dibinde asyalı budistler secdeye boylu boyunca kapanırlar.
dinin direği olmazsa olmazı olan ve bi okadar da kolay olan bir ibadet islamiyetteki en güzel incelik bu bence normal de önemli şeyler zor olur mesela günümüz mesleklerini örnek verirsek önemli meslekler zor ulaşılır kısacası islamiyette en önemli şey en kolay şey buda islamiyetin ne kadar güzel olduğunu bana gösteriyor .
