Ben eğer \"kafir, dinsiz ve bozuksam\"
Sana ne !?
Sen eğer ağıt yakma ve ah etmede istekli isen;
Bana ne !?
Sen eğer namazda boğulmuşsan;
Kim sana dedi \"niye !?\"
Ben eğer ezan vakti uykuya boğulmuşsam;
Sana ne !?
Sen eğer Allah\'ın lütuflarına layıksan ne mutlu; sevin !
Ben eğer Allah\'tan öfke ve azar haketmişsem;
Sana ne !?
Hicretten hemen sonra hemen Mescid-i Nebevi dediğimiz Peygamber efendimizin şuan kabrinin bulunduğu mescid inşa edilmiş ve bu mescid tamamlanınca namaz cemaatlekılınmaya başlanmıştır. Namaz vakitlerinde de Hz. Bilal-i Habeşi,”hayya alesalah” yani "Haydi namaza" diyerek sahabeleri namaza çağırırdı.
Peygamberimiz sahabeleriyle Müslümanları namaza nasıl çağrı yapacakları hakkında istişare yaptı. Herkes farklı farklı önerilerde bulundu. Kimi; namaz vakitlerinin boru çalınarak, ateş yakılarak, çan çalınarak veya yüksekçe bir yere bayrak dikilerek haber verilmesi tekliflerinde bulundu. Fakat Peygamberimiz, bu tekliflerin her birini, başka millet ve dinlere ait olması nedeniyle uygun görmemişti. Topluluk bir karara varamadan dağıldı.
Bir gece Hz. Abdullah bin Zeyd, rüyasında namaza insan sesi ile çağırıldığını gördü ve rüyasını Hz. Peygambere anlattı. Peygamberimiz bu ifadeleri çok beğendi ve "Gördüğünü Bilal'e öğret; çünkü onun sesi güzeldir." buyurdu. Hz. Bilal, Medine'nin en yüksek yerine çıkarak öğrendiklerini okudu.
Peygamber efendimiz (s.a.v.), Bilâli Habeşi sabah namazı okurken uyanmamış.
Bilâl Habeşi kapıya vurarak :
“Esselatu hayrun minen nevm Yâ ResûlALLAH!” diye iki defa bağırmış.
Resûl-ü Ekrem hemen uyanmış ve kapıya çıkarak : “Bu çok güzel Yâ Bilâl daima söyle!” demiştir.
Peygamberden sonra mı eklendi bilmiyorum. Sonradan eklenmiş olabilir. Bence kurana aykırıdır. Allahın işine karışmak hatta şirktir peygamberin onayı olmadan bunu yapmak.
Namazı sorgulamaylım sadece namaz kılalım mantığıdır. Gerçekten namazı sihirli bir şey olarak mı görüyorsunuz. Siz meleklere kadın cinsiyeti yakıştıran kişilerle aynı düşünce tarzına sahipsiniz bence.
Namaz'ı sadece vakti geldiği için kılanlardan mısınız yoksa kur'anın dediği gibi DOSDOĞRU kılanlardan mısınız ?
Kur’an’da namazla ilgili 100’e yakın ayet bulunur.
Bunlar namaz kılmayı teşvik eder. Kur’an’da namaz kılmayanları kınayan tek bir ayet yoktur.
“Vay haline o namaz kılmayanların” dendiğini asla göremezsin.
“Vay haline” diye başlayan namaz ayetleri, bilakis namaz kılanlar içindir... çünkü dosdoğru kılmak konusunda kur'an bunun altını özellikle ve defalarca çizmiştir... ama kimse üstüne alınmaz çünkü herkes kendinden emindir...
Namaz bir istek konusudur ve istek olmadan kılınan, namaz, namaz değildir. Öz-disiplini güçlendirmek adına vakitlendirilmiş YARATICIYA doğrudan bağlanma işlevidir...
Namazı sadece vakti geldi gidip namazımı kılayımda geleyim çıksın aradan modunda kılanların namazlar işte bu DOSDOĞRU diye uyarılan namazlardandır..
halbuki Namaz için kur'an öyle bir cümle kurar ki:
Huşu, meditatif bir moddur. Namaz işlevi bir arınmadır. Kişi, namazda "HUŞU" mertebesine erişemiyorsa, günün 5 vakti sırtına ağır bir yük aldığı hissiyle dolar. O aslında, bu yükün altına girmeyenlere imrenmektedir. Kılmayanları bu yüzden suçlar.
Namaz'da dua zorunluluk değildir çünkü namazın amacı zaten zihni susturmaktır.
Zihin, görevi gereği zaten bütün gün konuşur. Namaz ise zihinden ve gerçek dünyadan kaçıştır, kendi ruhuna sığınmadır. Allah'a yönelmektir. "O"nunla senin bir olmandır. Şah damarından daha yakın olması ancak bu yolla olur...
Namazın tariflerle sınırlandırılması, namazın bedenselleştirilmesinden başka bir şey değil. namaz, ruhla ilgili bir konudur. Kur’an felsefesindeki namaz, insanı bedeninden yükseltmekten başka hiçbir amaç taşımaz. Zihnini susturman, bedenini unutman... Huşu için yapman gereken budur.
Secde, bedenini unutman için çok güzel bir duruştur.
Bir ara ülkemizde ezanlar türkçe okunsun diye tartışılırken , sadece bu cümlenin bile imana gelecek insanların sayısını arttıracaktır diyerek savunduğum cümle.