"Onlar cennetler içindedir. günahkârlara: sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. onlar şöyle cevap verirler: biz namaz kılanlardan değildik, yoksulu doyurmuyorduk, (bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, ceza gününü de yalan sayıyorduk, sonunda bize ölüm geldi çattı. artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez." (Müddessir suresi 40-48. ayetler)
'Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoyar. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.' ayetinden haberi olmayan şahsın söylemidir.
din namaz kılmakla yaşanmaz,cennet cehennemde namaza göre belirlenmez.kılıyorsanız şu bakımdan güzeldir,içinizi rahatlatırsınız ben iyi bir insanım,herşeyi tam yapıyorum,Allahımı seviyorum diye..tabi şöyle bir durum var ben namaz kılmadığım halde hem eksikligini hissetmiyorum hem de içim çok rahat
namaz kılmamanın eksikliğini, namaz kılmaya başladıktan sonra anlaşılır bir olgu olduğunu düşünüyorum. bir insanın kendisine yapabileceği belki de en büyük iyilik. namaz kılmak hayatınızı daha yaşanabilir olmasını sağlayabilir ve huzur ile dost olabilirsiniz.
dünya olduğu gibi ahiret de var.hesap, kitap, mizan, sırat amenna hepsi var. cennet olduğu gibi cehennem de var, hepsinin elbet sakini de olacak.dünyada bir dolu müslüman olduğu gibi bir çok da gayri müslim var, onlar da namaz kılmıyor veya müslüman olup namaz kılmayan da var fakat karşı değil müslüman olduğu için eksikliğini hissediyor, ama kişi kendisine saygı gösterilmesini isteyecek kalkacak kendisini alakadar etmeyen bir konuda bir söylem ortaya koyacak, namaza inanan, müslüman olan ihtiyaç duyar yoksa dinden, imandan bihaber olanın zaten ihtiyacı yoktur bu ilaca, zaten ihtiyaç duyan onu huşu içinde kılsın o ona layıktır, ihtiyaç duymayan yaklaşmasın bile, bir de bayağılaştırıcı ifadelerle namaza meyilli olanlar ile kılanları da aşağılamasın, soğutmasın, bu aziz ve güzide ibadetten lütfen.
müslüman olmadığını bas bas bağırarak bir nane yediğini sanan insanların kurduğu cümledir.
cevaben şu söylenebilir: bana ne arkadaş? bize ne?
bu tür cümleleri duyduğumda şunu düşünürüm: ister müslüman ol ister hristiyan ol yahudi ol ateist ol ne olursan ol saygı duyarım; senin düşüncendir. peki neden sen müslüman olanlara saygı duymuyorsun be arkadaş!
anlayamadığım birşey de varki bu söz öbeğini kuran insanlarda sıklıkla görüyorum; hiç bir dine inanmıyorum ama zaten hiç incil okumadım tevrat okumadım kuran okumadım.
yine söylüyorum saygı duyuyorum senin düşüncen ama hakkında hiç bir bilgi edinmediğin bir şeye nasıl inanmayabilirsin ya da inanbilirsin. önce oku anla bir araştır, sonra gel deki yok kardeş ben inanmıyorum. tamam kardeş gel otur bi' soluklan bi' rahatla.
nasıl olurda insan merak etmez yaratılışı, var olmayı ya da ne bileyim bu kadar insanın uğrunda canını verebileceği bir inanca sahip olmasını?
tabii yinede sen istediğini düşün istediğini söyle arkadaşım dedim ya banane.
düzeltme: metin formata uygun şekilde düzenlenmiştir.
namaz kılmayı boş zaman doldurmak için bir eylem gibi düşünürsek eksikliğini kılmadığımız zaman hissedebiliriz. öyle ki namaz, eksikliği hissedilecek bir şey değildir. bir eksiktir.
medeniyetimizin en mükemmmel sanat ve mimari şaheserleri(camiler) (bkz: namaz) için yapılmıştır. demekki (bkz: namaz) insanın her güzel yönünü geliştirir.
birşeyi yapmamak o şeyin eksikliğini hissetmemek anlamına gelir. bu gayet normaldir. biz almanya´dayız burada bir sürü her sabah saat 6 da kalkıp günlük 10 km´sini koşan adamlar var. ben de öyle koşuya çıkmıyorum, ama eksikliğini hissediyor muyum?...hayır. ama bu ben o koşanlardan birisi olsam bir süre sonra eksikliğini hisseder miyim? büyük ihtimalle evet.
bu tür şeyler, disiplinel konulardır. disiplin meselesidir bunlar. ayrıeten, koşuya çıkan adamla çıkmayan arasında mutlaka zaman içerisinde bir eksikliğin kendisini gösterdiği bir dönem olacaktır.
...belki namaz kılanla kılmayan arasında da bir eksikliğin kendisini gösterdiği bir dönem mevcuttur. din kitabı bize "öyle yapmadığınız için çok pişman olacaksınız" diyor. biz şu anki konumumuzda o dönemin nasıl olacağını , nasıl pişman olacağımızı tahayyül edemiyoruz. ama kendi hayatımız içerisinde hepimiz görüyoruz ki, iş bizim tahayyül yeteneğimizle ilintili değildir. çoğumuzun başından hiç de tahayyül edemediğimiz bir sürü olay geçmiştir. demek ki insanın başına "tahayyül edemediği" şeyler de geliyor.
namaz kılmak bir eksiklik değil bir fazlalıktır. bir çeşit "geleceğe yatırımdır"...bu, şeye çok benzer ; bir arkadaşın yolda giderken sana "bak ileride çevirme var, polis köşeleri kapmış, aman bak hatalı sollama, sürat tahdidini aşma" der. sen orada o arkadaşı ciddiye alıp almamakta özgürsündür. almazsın , güzel güzel sollamalarını yaparsın, gaz pedalına asılır 90´lık yolda 160´la gidersin, ve belki de o arkadaşın seni işletmiştir, ve gerçekten de çevirme yoktur...ama ya varsa...
Namaz kılmamak veya başka bir şeyi yapmamak. Düzenli olarak uyguladığımız bazı davranışları, yapmadığımız zamanlar bir eksiklik suçluluk duygusuna kapıldığımız su götürmez bir gerçektir. Buna müteakip bir eylemi hiç yapmamışken veya düzenli yapıp yapmamaya başladığımızda önceleri suçluluk eksiklik hisseder insan, sonra zaman geçtikçe bu duygusu azalır ve kaybolur. Hiçbir eksiklik de hissetmez. Bir şeyi hiç tanımıyorken bilmiyorken insanın eksiklik duygusuna kapılması zaten mümkün değildir. Bu namaz da olabilir başka şeylerde.
insan kendi kalpten gelen istekle değil de, birilerinin zorlaması sonucunda veya başkalarının gözünü boyamak için yapıyorsa o daha sıkıntı. istemeye istemeye yapılan işten hayır gelmez, isteyerek ve severek yapılan işten ise mükemmel sonuçlar çıkar.
namaz kılmakta kalpten istemekle olur, istemeyen kılmaz bu kadar basit.