" Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir."
ben evlenir de böyle bir durumla karşılaşırsam çocuğumu ödüllendiririm. o dine inanacak olsa bile en aşağı 18 yaşına kadar hakkı var özgürce yaşamaya. zaten ben dine ne kadar inanmasam da kitap da bile buluğ çağı diye bir durum var. o döneme kadar çocukların muaf olduğu söylenirken hala aileleri zorla baş örtüsü takıyor kızlarına. benim çocukluk arkadaşım vardı, onların bakkalı vardı. 12-13 yaşımıza geldiğimizde yine işletiyorlardı bu bakkalı fakat babası öğle ve ikindi namazlarında birlikte oyun oynadığımız o saatlerde kızarak çağırır eğer gitmezse zorla götürürdü dükkanın içine namaz kıldırırdı. kötü bir duygudur. saplantıdır bana göre. ama kültürel bir şey, erzurum taraflarındandılar. o taraflar türkiye'nin en tutucu yerlerinden biri. özellikle de kara çarşafı en çok istanbul fatih (yarım ada olarak değil itfaiye tarafından,karagümrük mah ve topkapı'ya kadar olan diğer mahallelerde göreceğiniz) gibi erzurum'da da aynı yoğunluklarda görebilirsiniz. bir de 14 yaşındayken aşık olduğum bir kız vardı. biz o dönemler fetöye dair çok şey duyuyorduk büyük kısmını tam idrak edemezsek de ortada bir kötü durum olduğunu algılayabiliyorduk sadece. mesela bizim sıkça o zamanlar duyduğumuz şeyler anafen dersanesine gidenlere zorla din bakısı yapılıyor yönündeydi. hakikaten aşık olduğum ama hiçbir zaman açılmadığım o dünya tatlısı kız anafen dersanesine yazıldı. ve aradan 1 hafta geçti. sürekli onu izliyordum ben en sevdiğim aşk türü de budur zaten o kıpırtı yetiyor bana yani. bir baktım işte o dünya tatlısı gözleri,saçları olan kız okul çıkışında pembe başörtüsü takmaya başladı. içimden dedim ki "evet dedikler gibi zorla din baskısı yapıyorlar demek ki" diye düşündüm o zamanlar. hatta bir arkadaşımızın babası zaman gazetesinde yazardı. o dönemler söylenti çıktı işte kötü gazeteymiş oymuş buymuş diye. biz de o arkadaşa espiri yapardık ama üzülürdük. çünkü o arkadaş bir süre sonra ağlardı. artık fetöden genetik mi geçmiş bu ağlama bilmiyorum. işin espirisi tabi hepimiz çocuğuz o zaman tabi ki bunalıp ağlacak doğal olarak. ama bakmayın bizim ortaokul zamanı siyasi algımız oluşmaya başlamıştı çoktan. aramızda hangi parti diye sorar dururduk. çünkü herkesin ailesi çocuklarına bir şey öğretiyordu o meyveler daha sonra çocuklar arasında sanki bizim kendi ürettiğimiz meyveymiş gibi konuşuluyordu. tıpkı namaz kılmayan çocuğu döven arkadaşımın babasının ürettiği meyve gibi.
"..ki, dinden soğuyup ateist olsunlar." şeklinde tamamlanabilen, liseli ateist güruhunun pek sevdiği, sahihliği tartışmalı söz öbeği.
öncelikle çocuklar belirli bir yaşa kadar dini mükellefiyet sahibi olmazlar. dini mükellefiyet sahibi olduğu zaman da, dini eğitim kademe kademe verilir. günümüzde bu liseli ateist güruhunun ateist olmasının bir numaralı nedeni, bu eğitimi zorla yaptıranlardır. veballeri de onların boynundadır.
ben şanslıydım, bizzat dedem bir imamdı, hiçbir kursa vs. gitmeden gayet medrese tadında eğitim aldım. hem de öyle dümdüz sure ezberle, namaz kıl, 32. farzı ezberle tarzında değil, bildiğin fıkıh, kelam, tefsir, felsefe, arapça okuma-yazma, her şeyi öğretirdi rahmetli. bir fiske vurmuşluğu yoktur. Hatta, diğer kuzenlerime hafızlık yaptırıyordu, ben yapamam dedim, hiç zorlamadı beni. Kuzenler kütür kütür kuran-ı kerim ezberlediler, ben hiç girişmedim, "vay efendim nasıl ezberlemezsin?" filan demedi. Allah ondan razı olsun mekanını cennet eylesin.
allah dini anlatmayı farz kılmasa bana, hiç oturup da bir ateisti dine davet etmekle uğraşmazdım, iman lezzetini, ibadet etmenin verdiği duyguyu, her önüne gelen tatsın istemezdim ama dine davet farz. zorlama yok. gelen gelir gelmeyen de ekim'e, bilemedin kasım'a kadar yolu var.
sahih bir hadistir.Buhari ve müslim'de geçmektedir.Namaz ile ilgili sohbet ve hutbelerde de sıkça yer verilir bu hadise.
Dövünüzdeki amaç ilerde ergenlik çağına gelen gencin zorluk çekmeden namaz kılması içindir.ilerde serin olmasındansa ufak bir ceza yada hafifçe dövmek daha iyidir.
Yedi yaşlarına geldikleri zaman, çocuğa namazı emrediniz. On yaşlarına geldiklerinde (kılmadıkları takdirde)onları hafifçe dövünüz. on iki on üç yaşlarında hunharca dövünüz. daha da kılmazlarsa kol bacak kırınız dayaktan altına sıçırtınız. sıkıyosa şimdi de kılmasın ibne
dayaktan anlamazsa yapılacak olan nedir? sorusunu sorduran başlık.
dinimizde herşey niyetle ilgilidir.
istediği için değil, istenildiği için namaz kılsa allah bunu yer mi?
lütfen böyle işlere peygamber efendimizi karıştırmayın!
sorgulama ve eleştirme gibi insani vasıflardan uzak bir laylaylomcunun beyinciğinden süzülen bir fikirciğin, peygamberin lafını sorgulama cesareti göstermeden kabul etmesi sonucu mevzu bahis edilen mesele.
namaz kılmayan çocuklarınızı dövmek yerine namaza özendiriniz. dövmenin hafifi olmaz. eğer dövmek varsa vurulan yerde acı yoktur çünkü yürekte açtığı yara vardır. hele ki niyetimiz güzelse dövmeden olsun.
çocuğun kafir olup cehennem'de cayır cayır yanmasını istemiyorsan, kısacası onu seviyorsan, buna karşı onu uyar diyen felsefenin sözüdür. doğrudur, sonuna kadar.
doğrusu; "inandıklarını iddia ettikleri kitabı açıp okumayan, anne ve babalarından çok sevdikleri peygamberlerinin sözlerini bilmeyenleri iyice dövünüz." olan söz.