bir şey öneriyorsa bir bildiği var demektir. siz, örneğin, bok istiyorsanız o cafeden ve o size çiş öneriyorsa o boku yemiştir bir kere ve çişin sizin için daha iyi olacağını biliyordur.
saygılarımla, garson değilim.
ice tea içen müşterilerin sıkça karşılaştığı garsondur. arkadaş bu kadar mı zor lipton ice tea satmak anlamadım ki. lipton kendi ürününü satacak yere çok ağır şartlar mı koyuyor. ice tea isteyince nestea var onu vereyim diye başka seçenek sunan garsonlar her yerdeler. şimdi fuse tea çıktı. bundan sonra müşterinin fuse tea ile imtihanını izleyeceğiz.
müşteri emir sarrafoğlu değilse hiç dokunmasın önermesin bir şey. o karışık isimli kahvelerden tuhaf adlı salatalardan bahsedince, sipariş müşteriye sürprüz oluyor.
bu garsonlara tapan insanlar var. yıllarca kazık yedikleri yetmiyormuş gibi siz hangisini önerirsiniz diye soran insanlar...
birader adam kendisimi yiyecek menüyü sen yiyeceksin.
'misafir umduğunu değil, bulduğunu yer' felsefesini benimsemiş bir garsondur. müşteriye olan şeyleri satmaya çalışır.
akşam olmuştur, sadece tavuk kalmıştır.
- iyi akşamlar. biz iki tane adana alalım.
+ ben size güzel bir piliç ızgara getireyim olmaz mı!
- bayım biz iki tane adana istiyoruz, anlayışın kıt mı!
+ tamam oldu o zaman, ben size iki tavuk bonfile getireyim anlaşalım.
- ulan senin ben...