neden böyle bir çağrı yaptığımı da bu entry'de açıklayayım, yakın zamanda maltepe'de çok küçük ve konfordan uzak bir stüdyo açtım, ama kayıt yapmaya ve mix ve mastering işlerine uygun bir ortam oluşturdum. (edit: salonumuz klimalıdır) :D
bu ortamı bilinmeyen, belki fırsat bulamamış veya gelişmeye açık kişiler için değerlendirilebilir hale getirmeyi umuyorum.
yani aklınıza gelen her fikir için dm atabilirsiniz. *
konservatuara hazırlanmıştım gitmek kısmet olmadı. klasik gitar ile klasik müzik çalarım. elektro gitar ile de metallica, pentagram, kurban şarkıları çalmayı severim. malmsteen de çalmaya çalışıyorum ama henüz başarılı olamadım. ara ara tıngırtıyı veriyorum.
orta okul yıllarında klasik türk sanat müziği üstüne eğitim almaya başladım, o yıllarda keman çalmayı da öğrendim ta ki lise bitip üniversite için iç anadolu ile ege bölgelerinin kültürüyle harmanlanmış kütahya ilinde yaşamaya başlayana kadar keman çalmaya devam ettim ama keman ile hiçbir zaman uyumlu bir bağ kuramadım onu sadece çalıyordum...2000'lerin başında bağlama ile ve türkülerle tanıştım, klasik türk sanat müziğinden çok daha etkilendiğim türkü kültürü ve bağlama ile aramda organik bir bağ olduğunu hissetmem uzun sürmedi, neredeyse 20 senedir elimde sazım, dilimde türküler...
annem, kanuni babam udi, her ikisi de klasik türk sanat müziği icra eder ama ben türkücüyüm...
20 senedir müzisyenim. 20 sene oldu ama üst seviye olmadı. 20 senede virtüözlüğe çıkabilecek kapasitemi gerek 20 yıl önceki yaşadığım şehirdeki kursta edinebildiğim bilgiler ve daha sonra 4 yıllık kurs macerasından sonra kademe kademe kendi üretimime odaklanmam sebebiyle seviyemi orta yolda tuttum. müzik teorisini öğrendim diğer teorileri de öğrendim de çok karmaşık cümleleri kendi adıma daha doğrusu kimyama uygun bulmadım. arada atraksiyon lazım ama her şey deli gibi çalarak ve benzeri şeylerle olmuyor. show başka bir şey, sanat başka bir şey benim için. ben her işin doğalını makbul görüyorum. çünkü bu işin sonu yok bir adım ileri gidince bir adım daha gideyim diye düşünüyorsun. saplantılı oluyor sonra. o yüzden bir sınır çekmeyi bilmek önemli bence. çünkü bir de sahnede sunuma gelince o doğallığı tekrar sunabiliyorsunuz. stüdyo kayıtlarının daha başka sektörlerdeki yansıması şu, photoshop uygulamalarıyla detaylı fotoğraf düzenleme ile sumadan alkolü damıttıktan sonra ayırıp baş,kıç,orta ayrı ayıklamak gibi endüstri standartı yani stüdyo düzenlemesi müzikler. evet dijital ortamda bazı gereksinimler oluyor,referans, denge vb ses şiddetine yönelik şeyler,ufak tonlamalar bunlar normaldir eğer ki 10-15 enstrümana 50 kanal ayırıp kaydederseniz. fakat frekans temizlikliği diye bir şey var kayıda göre lazım oluyor da müziği parça parça öldürüyor. ayrıca sahnede o tonu yakalamak çok zorlaşıyor amacınız aynı şeyi sunmayı istemekse. her zaman o 15 enstürmanı sahnede bulamazsınız bulsanız da o soundu bulamazsınız. gidersin bir sanatçının konserine elbette konser ambiansı başkadır,güzeldir ama dinleyici olarak, stüdyo kaydına göre farktan da ziyade seste eksiklik hissedersin böyle olunca da kulağı iyi biriysen pek haz etmezsin. işte müzisyenlik böyle boktan bir şey. bir şeyleri duymaya başladıkça bazı şeyler çok güzel çok ayrıntılı gelse de bazı şeyler çok gereksiz geliyor. bir nevi bu kulak yeteneği zamanla saplantılar oluşturuyor. bu sebeple ne kadar az saplantı (müzisyen için zordur) o kadar haz veren müziktir müzisyen için. dolayısıyla saplantı büyükse haz büyük olur diye düşünür. yanılır. bak beatles'ın kayıtlarına, bak aşık veyselin kayıtlarına. elbette onlarda işlem görmüş ama öyle 50-60 kanal şeyler yok. ama haz ve duygu var. müzik duygulara hitap ediyorsa, doğal kayıt bence en doğrusu. ve dediğim gibi sahnede de aynı doğallıkla sunma şansınız var. özellikle rock gruplarına dikkat edin bir çoğu sahne tonundan dolayı eleştirilir. niye ? çünkü stüdyoda damıta damıta müziği belliyorlar da o yüzden ! işte böyle bir sürü saplantı soktu hayatıma bu müzisyenlik. şimdi ben hangilerini gereksiz frekans sayıp kafamdan ayıklayayım he ?
4 sene rap müzik ile uğraştım ama son 1.5 2 yıldır çok çeşitlilik ve çok rapçi doğdu kendi şehrimde başladığımda 10 20 arası rapçi varken şimdi sokaktaki herkes rapçi bu durum canımı sıktı ve en son tak etti canıma bugün kendime 80s synthpop synthwave tarzını yakın buldum ve başladım az da olsa aranje bilgim var ve sesim yeterlinin altı olsa da geliştirmeye bakacağım bırakılmıyor şu meret.