Bu sabah güzel bir iltifat alınca, oturup müzik kariyerindeki şansızlığımı yazasım geldi.
Lisede okulun müzik grubunun solistliğini yapıyordum. Konservatuara mı gitsem, mühendislik mi okusam karar veremeyip dur mühendislik okuyayım, müzik kariyerime de o arada devam ederim diye düşündüm. haklısınız birbiri ile çok alakalı branşlar. Bizim o müzik grubunun konservatuara devam eden davulcusu dünya çapında tanınan ünlü bir dj oldu. Berlin’deki festivallere katılıyor, arada beni de davet ediyor sağolsun. Ben de bir kere dinlemeye gittim, etraftakilere bizim arkadaş falan dedim. *
Üniversite yılları, şimdilerde genç kızların sevgilisi olan bir popçu arkadaşım var. popçu da nasıl bir kelimeyse, yerine başka bir şey bulamadım. O zamanlar birlikte okuyoruz tabi, yoksa benle işi ne. o çalıyor ara ara ben söylüyorum, gülüp eğleniyoruz. Birlikte profesyonel kayıt yapalım diyor. Finallere çalışalım, sonra yaparız diyorum. Sallamıyorum. Kaydı tek başına yapıyor, kendi söylüyor. Şimdilerde konserlerde. Arada beni de çağırıyor, bir keresinde dinlemeye gittim. Etraftakilere bizim arkadaş falan dedim. *
Mezun oluyorum. o kadar mühendislik okuduk, müzikle ilgili bir şeyler yapalım diyerek, acoustics engineering alanında çalışmalar yapıyorum 2 sene boyunca. Saçma bir şekilde, birçok üniversitede konferanslara katılıp sunumlar yapıyorum, makaleleler yazıyorum. titreşimle ilgili çalışmalarım duyulunca Yurt dışından iş teklifi alıyorum. Auditorium’lardaki akustik üzerine çalışmam isteniyor.
Dur bir otomotiv sektörüne atılayım, bir yandan da bunu yaparım diyorum.
ve evet, tahmin ettiğiniz gibi Hala otomotiv sektöründe çalışıyorum. bu yetmezmiş gibi hala Ünlü olamadım ve Müzik sektörüne atılamadım.
Ama diksiyonum güzel diye, firmanın bilgilendirmelerinde, üst düzey toplantılarda konuşmaları ben yapıyorum. Bir gün kafam atacak, si bemol’den giricem konuşmaya.
Henüz kafam atmadı, atmasın da zaten.
Bu zamandan sonra kim yirmi bin lira para verir bana her ay.