aksam vakti yagmurlu bir hava,otobüste cam kenarında oturmus içerden gelen ışık yansımaları arasından dışardaki lambaların buğulu camda oluşturduğu yıldız parıltısı şeklindeki dağılmalarını takip ediyorsun...
yalnızlığın zirve yaptığı anlardandır.nefesini soguk cama verirsin ve oluşturduğun buğuya dalar kalır gözlerin artık.birkaç yaş süzülür yanaklarını üşüten, kulağında ise o müzik "ben böyle yalnizlik görmedim"...
dip yaparsın o kısa süre içerisinde.uyusuk uyusuk,dertten mayışık bir biçimde inersin yurumeye devam edersin farkedersin ki durmadan aynı sarkıyı dinliyorsun,bıkmıyorsun bıkamıyorsun.çevrende bıkmanı isteyecek kimse yok çünkü.kendinlesin,sadece kendini anlatan sarkıyı dinlersin saatlerce.
birkaç bira alırsın ruh halini dağıtmak için geçersin bilgisayara konuşacak birileri vardır belki diye,içini dökersin baskasına ama müzik daima çalar hep aynı parça,parçalayan parça...
konustugun herkese de o anki ruh halini anlasın diye yollarsın parçayı.ilgisizce,nezaketen kabul eder .histen mahrum bu zavallı insancıklar seni daha da üzer."yalnız olmasam bile anlayan kimse yok beni,yalnız olayım sadece ben kendimle tartışmalıyım parazit olmasın"... münzevi olur çıkarsın.sadece müzik dinlemek istersin,yalnızlaştıkça müzik hayatının %90ı olur. buldugun her fırsatta,sigara molasında,tuvalette,reklam arasında... küçücük fırsatlar seni mutlu eder.uyku müzikle arana girdiği için uyumak bile istemezsin.
kısacası ne kadar yalnızsan o kadar cok dinlersin.