gençliğin geleceğe daha da karamsar bakmasına yol açan durumdur.
yıllardır yapılan dönüşlerin, çarkların, geri viteslerin bir kısmı burada
(bkz: akp seçmeni/#33557974)
yıllardır "biiiizzz biliiiiriiiizz" diye oy alanlar bugün "safmışız, aldatılmışız" yarışındalar.
siyasetçisi, askeri, polisi, bürokratı, akademisyeni, basını, sanatçısı, sporcusu, işadamı vs. hepsi sıraya dizildi.
paçası tutuşanlar "ahmakmışım"a varan açıklamalar yapıyor.
yakında
- ben gerizekalıydım
- ben süzme salaktım
- benim 7 sülalem aptal
- bendeki beyni kuşa taksan kuş bile ters uçar. kuş beyinli bile benim yanımda dahi kalır. o derece beyinsizim.
- ben de sike sürülecek akıl yok
açıklamaları gelecek.
tüm bunlar ne için?
yedikleri bokların sorumluluğundan sıyrılmak için şark kurnazlığı...
***
yarın bir gün mahkemede darbeci fetö'cülerden biri "bu ülkenin cumhurbaşkanı; mit'i, emniyeti, askeri istihbaratı, onlarca danışmanı ve akan ucu bucağı olmayan bilgiye / istihbarata rağmen kandırılmışsa benim de kandırılmam doğal değil mi?" demez mi?
***
17-25 aralık operasyonlarından sonra bazı fetö'cüler "rte/akp bizi kandırmış" demiyorlar mıydı?
ulan ne kandırması?
milyonluk araziler eğitim kurumlarınıza akp'li siyasiler tarafından hibe edilirken kandırılmamıştınız da birden aydınlanma mı yaşadınız?
bağış toplamak adı altında akp sopasıyla tehdit edip "zorla himmet" toplarken aldatılmamıştınız da sonra mı aklınız başınıza geldi?
kahraman askerleri siyasilerle el ele kumpaslarla içeri attırıp "kendi müritlerinizi" orduda yükseltirken aldatılmamış mıydınız?
gazetelerinize devlet kurumları inanılmaz reklam paraları öderken aldatılmamıştınız da o zaman mı aklınız başınıza geldi?" diyorduk.
ve tespiti yapıyorduk
"bir elmanın iki yarısısınız"
***
en tiksindiğim de ordunun başındakilerin "aldatılmışız" açıklamaları.
ulan ne aldatılması?
yüzlerce vatansever subayın içeri atılırken sesin çıkmadı.
uyaranlara yüz çevirdin.
kendi askerini/subayını yem ettin.
orduya yüzlerce iftira atılırken sustun (pek bir demokrattın) ama seni eleştiren, fetö tehlikesine karşı uyaran "askerine niye sahip çıkmıyorsun" diyenleri (şehit babası da dahil) dava etmekten çekinmediler (eee demokratlık da bir yere kadar değil mi?).
***
işin en kötüsü de şu başbakan eski yardımcısı, rte'nin eski danışmanı yalçın akdoğan "diğer cemaatler müsterih olsun" diye açıklama yapıyor!
bir dinci gruptan boşalan koltukları yine "liyakate göre doldurmayacaklar"
liyakatin yerine sadakate bakacaklar.
yine hak eden ileriye gidemeyecek
yine "vasat ama sadıklar" söz sahibi olacaklar.
bunlar yeterince güçlendiğine inandığında yine kendi imparatorluklarını kurmaya kalkacaklar.
mütemadiyen aldatılanlar, "safmışız" diyenler bunu demeye daha çok devam edecekler.
zira akıl, bilim, hak, hukuk, liyakat, vatan sevgisi kavramları umurlarında değil
bunun yerine gücü, parayı, menfaati, rantı, iltiması, sadakati koymuşlar...
***
bazı tv programlarında tipler vardır.
izleyen herkes "ulan ne salak adam ya" diyerek izler.
o kişilerin salak ayağına yattığı kötü oyunculuklarından bellidir.
ama insanların tv'de gördüğüne "salak" deyip kendini üstün konuma getirmenin hazzını yaşarlar.
öyle tipleri izlemem ama misafirliğe gittiğimde maruz kalırım. (evet ne yazık ki ailemde de var bunlara prim veren) işte o zamanlarda hep düşünürüm...
salak ayağına yatarak çok iyi para kazanan mı daha salak? yoksa,
"ulan ne salak adam ya" demesine rağmen izleyerek "salağa" rating kazandıran milyonlar mı?
insan onurunu ayaklar altına alıp herkes tarafından aşağılanarak para kazanmayı kendine nasıl yedirebilir?
kendine salak diyenler tarafından zengin edildiğinde "ben bunlardan daha akıllıyım" diye düşünüp ikilem mi yaşıyordur yoksa "şark kurnazlığına" pis pis gülüyor mudur?
***
son söz: siyasi hayatları hep kandırılmakla geçenlerin ticari hayatının muazzam başarılarla dolu olması, geçen her yıl servetlerine servet, gemiciklerine gemicik katması kaderin cilvesi mi?