müsveddeler

entry2 galeri0
    1.
  1. didem madak'ın o güzel şiiri.

    sevgilerle...

    o adama

    "tekirdir tekerlenir
    bir saranı bulunmaz"
    diyen o adama...

    1.

    anlatarak bitiriyorum hayatımı
    bilimiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat
    bir çiçek çizdim bu akşam avucuma
    ismini herşey koydum.
    simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan.
    müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım
    yıldızlı bir gecenin.

    yıl 2000

    tekke ve zaviyeleri kapatıldı kâlbimin
    tombul güvercinler dolaşırdı çatısında
    bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.
    kuşların şarkılarından anlarım.
    kimse hayra yormaz beni
    kuşbaz ve uçmaya meraklı,
    ütüsüz giyerim karabasanlarımı
    sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
    içimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
    şikayetim yok, rahatım.
    taşralı ve safım.
    yağmurda unutulmuş bir tanrı'yla ahbabım
    balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
    deterjan reklemına çıkacağız bir ikimiz tanrı'yla
    ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
    o kirli beyaz gömleğim.
    ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
    cesur olaydım.

    teyzem öldü.
    kırkı yeni çıktı.
    en iyi hikayeleri ölüler anlatır
    ölülerin anlattığı hikayeler
    inşirah suresi gibi insanı ayartır

    kırmızı günleriyim ben takvimlerin
    okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda
    şeker istemeye geliyor çocuklar.
    oyun oynuyoruz,
    sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru.
    siyah iş günleri müdahele ediyor hayatıma
    mor bir köşe yastığı gibi isyankâr oturmak istiyorum,
    ben oysa divanın en ucunda.
    çorba pişirmek istiyorum,
    sonra kalkıp ekmek kızartmak,
    bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında.
    söyleyin ateşe,
    ruhunu üflemesin benden gayrısına.
    çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda
    "ellerim bomboş..."
    kötü şiirlerden koru beni tanrım
    amin!

    2.

    bir şaşkınlık şarkısı olarak besteliyorum aşkı
    kaprisli notolar, huysuz sololarla
    bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana,
    çaresiz bekliyorum,
    düdük çalıyorum,
    iki el ateş ediyorum havaya.
    gecenin bir yarısı oturup ağlıyorum bir çocuk parkında
    ulumak gibi ağlıyorum
    köpekler koşuyor sağımda solumda
    tanrım!
    diyorum sadece
    başka bir şey diyemiyorum o an.
    iyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar
    sallanıyor durmadan boş salıncaklarda
    "üzgünüm" diyor,
    bir mutluluk şiiri yazaman bu saatten sonra!

    yoksul çocuğuydun sen benim 23 nisan sabahımın
    şiir okutmadım sana, folklor oynatmadım.
    yoksulluk diyorum,
    o an,
    ucuz lafların çalılarına takılıyor şiirimin elbiseleri.
    sen tuz ol en iyisi sevgilim
    ben ekmekle duruma müdahale edeyim.
    bırak hazır soyunmuşken
    kuru öküsürüğüne elma kabuğu ve tarçın tavsiye edeyim.
    tasfiye ettiler beni kediler aralarından
    yar olmaz bundan sonra sarmandan sana.
    beni tasfiye ve tavsiye arasındaki karışıklıkta
    müsait bir yerde bırak sevgilim.
    hem otuzumu geçtim azıcık
    gerisini ben yürürüm artık.
    çizgili olsun, buruşsun yüzü,
    şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmayacağım.

    yokuş aşağı şarkımı söylerdim, sarhoş
    "kanatlarım vardır benim uçarım"
    koşup kaşe kabanından yakalardın uyduruk şarkılarımı
    ne çok ısıttın beni,
    ne çok ısıttım seni,
    buruştu ve kirlendi
    23 nisan'da takılan simli ve tül kanatlarım
    kurtulamadım, üstümde kaldı.
    ben sevgilim...
    bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı
    cezaya kaldım.
    bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı
    imlâmı iyice bozsam da farketmez artık.
    kime ne "de-da"ları ayırmasam?
    noktalarda durmasam,
    bir ünleme koşsam yalnızca,
    sonu uçmak olan bir çığlığa.
    kime ne anlatarak bitirsem hayatımı?
    ölümüme de bir şiir yamar nasılsa olsa birileri artık.

    3.

    bazı vakitler tren geçiyor evin yakınından
    yaşlanıyorum pencereden her bakışımda
    anna karenina'yı taklit ediyor zaman,
    atıyor kendini raylara.
    neden her aşk
    bir kadın cenazesini kaldırır mutlaka.

    sevdiğim adamlar çarpıyor camlarıma
    bir kelebek gibi kocaman, kara
    pervazlarımda kuruyorlar sonra
    begonya tozlanıyor,
    unutmanın gözyaşları sanki bu tozlar.
    annemin temizlik günleri gibiyim
    yorgun, solgun ve beyaz.
    kardeşim ayağını sallıyor sevdiği şarkılarda
    birini çok sevmek gibiyim
    sütle siliyor tozlarımı kardeşim
    kestane pişiririz diyoruz kışa sobada
    hayallerimiz çatlıyor sonra, çıtırdıyor, kızarıyoruz.

    bu şiirden bir bölümü attım
    kilometrelerce uzağa
    tavşanlı pijamalarımla balkona çıkıp el salladım ardından
    benzin istasyonunda sigara içiyordu bir dize
    havaya uçuracaktı şiirimi az daha,
    attım.
    lokum getirmişti ve kitap,
    ben ruhunu getirsin istemiştim oysa.
    onu da tam buradan attım.
    ben ne de olsa yakıp yıkanlar listesinde
    ölü ya da diri arananlardanım.

    bir doğuş şarkısı söyletiyorum bazan hayatıma:
    "aramızda uçurumlar söz konusuyken"
    uçurumlarda tenzilat varken hazır
    uçalım, hadi uçalım
    ben nasıl olsa
    bu müsveddelerin ortasında yalnızım.
    2 ...
  2. 2.
  3. yeraltından bir kitap, belli bir kesime hitap etmekte. mahlası paskalya tavşanı olan yazarın eseri ve bu yazılanlar mahlası ile ironik bir durum içerisinde.

    - kitap tanıtımı -

    Emin misin?

    Mahlası "Paskalya Tavşanı" olan bir adamın kitabının sana bir şeyler kazandıracağını mı sanıyorsun? Kısaca kitap hakkında bilgi vereyim. Çirkin diye sınıflandırdığınız insanların kesik ruhları var sayfalarda, dışlayıp ittiğiniz o karanlıklarda filizlenen umutları var sayfalarda ve iliklerine uyuşturucu gibi işleyen yalnızlık var sayfalarda. Tekrar soruyorum, emin misin? Moralin bozulacak, canın sıkılacak. Eğer bugüne kadar ortamların aranılan popüler çocuğu isen kendinden nefret edeceksin. Bugüne kadar görmezden geldiğin insanların acıları, tırnak uçlarından girip, saç tellerine kadar vücudunda temas etmediği yer bırakmayacak. Bu dünyada her insan aynıdır. Fakat biz kendimizi farklı hissetmek için sınıflar uydurduk. En çok can yakanı ise "güzel" ve "çirkin," bu sınıflandırmanın alt dalları "yalnızlık" ve "dışlanma" geldi daha sonra. Çirkin diye tabir ettiğiniz insanların yüzüne değil ruhuna bakmayı deneyin. Selametle…
    - Paskalya Tavşanı-

    - kitap tanıtımı -
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük