Kanunlari Kuran'a göre düzenleyen kisiler fundamentalisttir. Ve ülkenin yönetilis bicimi seriat olur. Seriat'ta da demokrasi olmadigina göre, bu durumda demokrasiden bahsetmek anlamsiz olur.
bir müslüman demokrasiyi seçim rejimi olmaktan öte algılar. Evvela, Allah'ın kendisine verdiği akıl sayesinde dinden mesul olmanın getirdiği hikmeti arar. bu hikmet, doğru ile yanlışı ayırmak, doğruyu iyi-güzel olduğu için seçmek, bu seçimin kendisine ve insanlığa hayırlar getireceğini bilmek, kötüyü seçmesi halinde ise şerle karşılaşmak olarak algılanır. dolayısıyla, bir irade kullanarak hayatını, kurallarını ve ahiretini oluşturan insan için, allah karşısında olan seçim hakkı gayet de kutsaldır.
müslüman, kuran'ın allah'ın kişilere (toplumlara değil) bir çağrısı olduğunu, emir ve yasaklar getirdiğini, bununla birlike indiği toplum ve zaman şartlarına göre bir takım toplumsal kurallar koyduğunu bilir. şahsi ve açık mesajlara kayıtsız iman eder ve uygulamaya çalışır. toplumsal kuralların ruhunu özümser, bunu bir devlet rejimi olarak algılamaz.
müslüman, ilahi mesaja mazhar olan sevgili peygamberinin son olduğunu, ondan sonra kimsenin din ve devlet işlerini beraber yürütemeyeceğini bilir. iş, ehlinindir. modern dünyanın insanlık onuruna yakışır geliştirdiği her yönetim ve seçim rejimi gayet rahat özümser ve toplum hayatına tatbik etmekte bir beis görmez.
Toplum düzeninde oluşacak nizamın ve refahın kutsal olduğunu bilen müslüman, düzeni etkileyecek karar ve eylemlerinde, allah rızasını kurallar üzerinden gözetir. bunun için şeriat diye öcü olarak gösterilen emirlere bile ihtiyaç yoktur. yayaların yürümesi için yapılmış bir kaldırıma araç park etmek, doğru bir davranış değildir. bir müslüman bunu gayet rahat algılayabilir.
kendi içinde tutarlı bir izah yapabilen müslüman, demokrasinin şahsi tercihlerden aile hayatına, sosyal ilişkilerden toplumsal kararlara ve hatta uluslararası ilişkilere kadar her alanda faydasını görür ve idrak eder.
demokrasiyi tamamen şeytan işi olarak görebilecek müslümanlık anlayışı da olabileceğinden tek tek şahısları ilgilendiren anlayıştır.
zira kimi mecellenin tanzimat sonrası oluşturulmuş bir medeni kanun olduğunu bilir, kimi tamamıyla bu şeriattır diyebilir.
kimi anayasa kitapçığının kriz çıkardığını düşünür, kimi bunu çok safiyane bularak güler geçer. şimdi bir aklıevvelin mecelleyi meclise getirip, gerekli oyu aldırarak yasalaştırdığını ve bunun sonucunda ülkede çıkabilecek ekonomik kargaşayı düşünür, derin bir âh çeker.
işte budur demokrasi. daha en başta, allah'ını bile kendisi seçer insan.