diyelim ki allah yok.* müslüman ne kaybeder? bir ömür...! öldükten sonra da o insanın yaşacak bir pişmanlığı kalmaz sanırım. insanın pişmanlık yaşaması için önce hayatta olması gerekir.
peki diyelim ki allah var. ateist ne kaybeder? ebedi ve sonsuz bir hayat. şimdi ateist hayatı boyunca "lan acaba?" demez mi? şimdi kimin daha çok korkabileceği ihtimalini bi' düşünsek?
ateist olsam hergün "lan acaba?" diyeceğim. müslüman olsam içim rahat olacak. öldükten sonrada ebedi bir yokoluş varsa ve allah yoksa bile * o sonsuzluk içinde herhangibir "tüh lan karıyla kızla oynaşsaydım, içip sıçsaydım keşke. allah yokmuş amuğa koyim" pişmanlığı yaşamayacağım.
düşünsene lan bi'. düşünmek...insana verilmiş ne güzel bir haslettir. di mi mahmut?
Nasreddin Hoca'nın göle maya çalması hesabından yola çıkan dindarların ya tutarsa zihniyeti ile kendilerinden olmayanlar karşısında kesinliği belli olmayan bir olgu üzerinde imtiyaz istemelerinin sebep olduğu o dayanılmaz hafifliğin son bulacağı ve aslında korktukları şeyin aynadaki kendi silüetlerinden başka bir şey olmadığının farkına varılacağı nihai sonun başlangıcıdır.
ateistin allah'ın varlığı ihtimalinden korkmasından doğan empatik düşüncedir lakin böyle bir düşünce müslümanların, hristiyanların veya yahudilerin çoğunda mevcut olmayan bir düşüncedir.
müslüman allah yoksa birşey kaybetmiş olmaz adam gibi hayat yaşamış olur, ateistlerin "ya allah varsa?" kokusu ise bambaşka birşeydir.onu ancak çeken bilir.
gerçek müslüman böyle bir ihtimal olmadığını bilir ve dinine sıkıca sarılır.çünkü dünyada allah 'ın varlığını ve birliğini ispatlayan milyonlarca veya milyarlarca mucize varken böyle bir şeyi aklından bile geçirmez .