kimsenin karışamayacağı durumdur.karışan gerikafalı hoşgörüşüz bir insandır, tanrıyla kul arasına girilmez, ki böyle bir durumda böyle bir başlık bile gereksizdir.
bir kısım takiyyeperver muhteremin şimdilik sadece homurdandığı bir durumdur. güçleri yettiğinde homurdanmakla kalmayıp neler yapabileceklerini ise bilmek için müneccim olmaya gerek yok. örneğin namaz kılmamanın cezası şafi mezhebinde ölümdür. hanefi mezhebinde ise yüz kırbaç ve namaza başlayana kadar hapistir. şimdilik bunları söyleyemiyorlar. koşullar gereği ve malum vıcık vıcık riyalarından dolayı demokratçılık oynuyorlar bekledikleri gün gelene kadar.
bu düşüncede ki insana şunu sormak gerekir; hacca gittin mi? yaşın itibariyle gitmediğini varsayıyorum. ee bu ne yaman çelişki böyle. hacca gitmekte 5 şarttan biri değil mi?
ayrıca allah ile kul arasına girmekte günahtır, bu konuya girmek bile istemiyorum.
herkesin ibadeti kendinedir. namaz kılmak, oruç tutmak...vb gibi şeyleri yapmak ya da yapmamak kulun elindedir. sana ne denilesi başlıktır açıkcası. "kendi namazını kıl, gerisine karışma" dır.
elbette tanrı ile kul arasına girmek hiç kimsenin haddi degildir.
benim dikkatimi çeken nokta din konusunda gayet rahat oldugunu savunan tiplerin bu kadar celallenip adama hakarete varacak boyutlarda laflar etmesi.eger "namaz kılmamak" dan bir yaranız varsa elbette yaranızı deşen bu arkadaşa kin kusmanız dogaldır.yok "ben rahatım herkes işine baksın" mantalitesindeyseniz ne bu şiddet bu celal? adam inançlarına göre düşüncesini yazmış , tepki sınırlarını aşan bir üslupla cevap verilmiş.
mesala vücudunun bir yerinden kompleksi olan bir zat dışarda birinden bu özelligini vurgulayan bir cümle duydugunda o kadar rahatsız olur o kadar rahatsız olur ki adamı öldüresi gelir.farz-ı misal kepçe kulaklıgından utanıyorsa ve karşı taraf "kepçe kulak" demişse volkanik patlama moduna girmesi gayet dogaldır.boyle bir kompleksi yoksa zaten tınlamayıp işine bakacaktır.
bir düşünceyi yansıtmayan, kişisel yargılama içermeyen bir başlık açılmasına sebebiyet vermiş eylem. yargılama islam dinine göre yapılmaktadır. zamansal, mekansal çelişkilerle açıklanmayacak durumdur ayrıca. ne alakası var yaşla, hacla, namazın.. isteyen kılar, istemeyen kılmaz elbette, herkesin düşüncesi böyle zaten.. anlatılmak istenen bu eylemin islam'a göre yanlış olduğudur. allah - kul arasındaki ilişkiden bahsedenlere, " sana ne " yargısını da o ilişki içerisinde söylemeleri tavsiye edilir.
islam'ın reşit olan herkese farz olarak sunduğunu namaz ibadetini yerine getirmemektir. olayın insanların / allah'ın işine karışmakla bi alakası yoktur, sadece yapılan bir yanlışın insanlara hatırlatılmasıdır. elbette ki herkes hür iradesini kullanmakta özgürdür. ayrıca insanların bu cümleden sonra niye üzerlerine alınıp hemen ters cevaplar verdiği de merak konusudur.
normal bir durum. herkes müslümanım der müslümanlığı savunur ancak ne gereklerini yerine getirir ne de inandıkları kitap da neler yazdığını bilir, kendi kafasına göre bir yorum ile kendi istediği ve kafasına uyduğu şekilde yapar. yani ülkemiz insanı hatta islamiyetin çıktığı yer olan suudi arabistan da bile farklı yorumlanarak inanıldığı söylenen kuran ı kerim e ve onun dediklerine sadece geçmişten gelen bir kültür inancı olarak inanıldığı açıkça ortada. hayır şimdi bu yanlış diyenler ise : eee madem ki müslümanım diyorsun ve senin gibi milyonlarca insan var. sen neden onlar gibi olmuyorsun? onlar gibi namaz kılmıyorsun? cevabını sen çok iyi biliyorsun. zaten sen 11 ay içki içki içip ramazan geldiğinde 30 gün oruç tutmasını da çok iyi biliyorsun. sen herşeyi biliyorsun...
(bkz: sevgi emek ister) ancak; neslimizin üzerine kimyasal bir bomba gibi bırakılan ve istinasız hepimizin üzerinde görece olarak etkisi olan, "emeksiz kazanç, aşksız seks" popüler kültürünün yansımasını ifade eden doğal bir sonucudur bu durum. bu konuda yapılabilecek bir eleştiri ya da kendini belli bir kimlik sahibi sayan ancak bunun gereğini yerine getirmeyen bir kişinin eksiğini yüzüne vurduğunuzda normal olarak tepki toplar. tabii ki bu çelişki kimseyi ilgilendirmez. ve bu duruma benzer biçimde, dinin tanrı ile kul arasında olması gerekirken, bunun toplumsal, ekonomik, siyasal bir yaşam biçimi olarak bir seçenekmiş gibi propagandasını yapan, bu yönde bir düzenleme yapmak isteyen yeşil devrimcilerin büyük çelişkisi gibi, ancak diğer durumun aksine bu çelişki herkesi ilgilendirir ve ilgilendirmelidir..