birçok müslümanım diyen insanın istemeden de olsa kabul etmesi gereken gerçek. alışkanlıktan öte anlam taşımayan bir din ne kadar bağlayıcı olabilirse islam da o kadar bağlayıcı hayatlarımızda. kabul edin müslüman falan değiliz sadece alışkanlıkları seviyoruz.
Muslumanim dediği kadar islamin gereklerini de yerine getiren ve inandigi değerin kutsalligina sahip çıkan insanin bu kategoriye girmeyecek olmasidir vesselâm.
Azrail ölmek üzere olan japona gelir:
-Muhammede niye iman etmedin?
-Muhammet?
-1400 yıl önce Mekke'de yaşadî Allah'ın elçisi.
-Mekke neresi la?
-fıssssss
Aaaah benim zavallı insancıklarim kandırdılar oglum sizi hemide çok pis kandırdılar lan.
Yazan:eski bir şeriatçı-erbakanci
müslüman ailede yaşayan ateist evlatların yaşadığı içsel durumdur.
mübarek kutsal kitabı bile olan son dine nasıl gelenek dersin, nasıl bir mantık hatası, kaldı ki müslümanlık arap geleneklerinden bir çoğunu islama uygun değil diye kaldırmıştır, lütfen biraz gerçekçi olup at gözlüklerinizi çıkarınız.
eğer ki islam dini hurafelerle doldurulmasaydı, eğer ki insanlar dinlerini kendileri içinde yaşasaydı, din inanmayanların eline kalmasaydı* o zaman bu yorumu yapmayacaktın. çünkü gerçek islamla tanışacaktın.
yanlış yorumlanan önerme.
nietzsche tanrı öldü derken aslında avrupa'yı bin yıldan fazla her anlamda tahakküm altına alan, ruhsal, sanatsal, bilimsel, ekonomik tüm gelişmelerin önüne set çeken skolastik anlayışın iflasından bahsetmiştir. nitekim skolastik yapı noktasında öz eleştiri yapan, sekülerleşen batı toplumları birçok alanda ilerleme kaydetmiştir.
şu anda türk toplumunun en büyük sorunu cumhuriyetçisi, köylüsü, şeriatçısı, solcusu, kemalist kısacası ne kadar ist i varsa tamamının muhafazakar ve gelenekçi olması. pragmatizmden faydalanmayan, değişen, dönüşen dünyadan nasiplenmeyen, statik bir yaşam ve din algısı ile hayatını dizayn eden kısacası değişimden değişimin getirdiği farklılıklardan korkan toplum yapısı, din denen aslında bulunduğu dönemde devrim niteliği taşıyan bir olgu karşısında yetersiz kalmakta.
din devrimcidir zira bir yaratıcıya inanıyorsanız evren hakkında 1000 yıl ya da daha önceki bir algıyı binlerce yıl boyunca dikte edebileceğine inanıyor olmanız mümkün değil. zira değişimi de kendisinin yarattığı aşikar olmaktadır. ve kendi yaratımı karşısında aciz bir tanrı profili kafamızdaki ile örtüşmese gerek.
geleneklerine tapan insanların teslim oldukları yegane şey bağlı bulundukları cemaatin kültürel dokusu ve onlara sağladığı konfordur.
inanç başka bir şeydir diye düşünüyorum.
birkaç söz daha eklenmesi gereken düşünce.
islam ile islam üzerine kurulan medeniyet farklı şeylerdir. islam şayet inanıyorsanız allah'ın önünüze koyduğu yol haritasıdır. islam medeniyeti ise dokunduğu her yerden bir parça koparmış ve içinde iyi ya da kötü sonsuz sayıda parçayı barındıran tarihsel bir nehirdir.
geleneklerin islam haline gelmesi islamın değil konformist insanların tercihidir.
yanlış anlaşıldığını düşündüğüm mevzu.
şimdi buradan sadece bir muhafazakarlık eleştirisi kotaranlar olmuş ona da açıklık getireyim. bu toplumsal bir inanca bakış patolojisinin ifadesidir. hiç inanmadığı bir şeye sırf bilinç altı kodlarından ötürü ve suçluluk duygusuyla ''inanıyorum ama inancımı içimde yaşıyorum '' deme iki yüzlülüğü de bence insanın kendine söylediği yalanların en büyüğüdür.
herkesin bir rabbı vardır şüphesiz.
kimisinin para, kadın, doğa, spor vsdir.
müslümanlar ona allah der.
tapındığınız şeyin allah olduğuna emin misiniz sorusunun cevabıdır önemli olan.