''dinde zorlama yoktur'' ayeti; kimsenin kimseyi dine girmeye zorlayamayacağı, aynı zamanda dinden de atamayacağını belirtir. üstelik bu ayete göre, kimse dinin emirlerini yapmaya veya yapmamaya da zorlanamaz.
ama dinin yasak ettiği işleri yapanlara, islam hukukundaki kurallar uygulanır. bunlar ''had'' cezasıdır ve allah hakkıdır.
içki içenin, fıkıhtaki hükmü sabit olduktan sonra, sopalanması gibi örneğin. bu kişiyi kafir yapmaz ancak haramı yediğinden cezası verilir.
ama adam çıkıp da: ''içki içiyorum sana ne'' derse, o adamın müslüman olduğundan şüpheye düşülür. çünkü bunda içkiyi helal görme vardır. kişinin ''haram ama içiyorum'' demesiyle ''içiyorum kardeşim sana mı soracağım'' demesi arasında fark vardır.
'' sözde '' müslümanların yalanıdır. dinde zorlama yoktur derler ama her gördüğü ateist, deist kısacası kendisiyle aynı görüşte olmayanı aşağılayıp, öldürmeye kadar ilerletirler. hoşgörüden haberleri var mıdır merak edilesidir.
fena halde çarpıtma olduğu belli olan bu cümle, islam düşmanı birinin nefretidir.
bir kere o müslümanların değil, allah ın kuran da müslümanlara söylediği ayettir. bakara suresi 256. ayet.
islam dininde aşırıya gidilmemesi gerektiği, pek çok hadiste belirtilmiştir. ifrat noktasına gelindiğinde, alimler şaşırıyor ve kendilerini kaybediyorlar. bu da islam düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyor.
her hangi bir şahısın dediğine bakılmadan, kuran ve sünnet ışığında bu ayet irdelendiğinde, evet " dinde zorlama yoktur" cümlesi rahatlıkla kullanılabilir.
şu hoca böyle dedi, bu hoca böyle dedi. hayır kesinlikle hayır. allah kuranında ne dedi, peygamber hadislerinde ne dedi. bu böyle bakılmalıdır.
müslümanların en büyük yalanlarından biridir. *
öte yandan sadece din için yorumlamak gerekirse doğru bir sözdür. hiçbir gerçek din alimi, müridi, evliya kimseyi bir şey yapmaya zorlamamıştır.
Gayet zorlama vardır. Elbette başına silah dayayıp namaz kıl diye zorlamıyolar ama bir kaç Müslümanın olduğu ortamda uzun ısrarlar (hadi namaz kıl bi kere olsun göreceksin) ve insanın sinirlerini hoplatan aptalca teklifler (namaz kılarsan yemek ismarlarim gibi) yeterince baskıdır.
Hristiyanlik insanlari korkutarak inandirmaya calisir. Bunu kiliselerdeki ortamdan ve kiliselerin ic dizaynindan anlayabilirsiniz, kiliselerde gri-siyah-kirmizi renk tonlari agirliktadir.
Islan dini ise cenneti vaad ederek inandirmaya calisir. Hosgoru dinidir. Zorlama yoktur. Rengarenk ve yesilin agirlikli oldugu camilerde bunu gorebilirsiniz.
doğrudur. zorlama yoktur. asıl yalan, buna uymayanlardır. oruç tutmuyor diye adam dövmeler, içki içiyor diye laf atmalar, başka bir dine mensup ya da ateist diye küfür etmeler, aşağılamalar. sıkıntı bu noktadadır. oysa evet, dinde zorlama yoktur. çünkü herkesin inancı kendisine aittir.
dinde zorlama yoktur olgusu farklı iki kesim hakkında (inananlar, inanmayanlar) bütüncül bir hüküm ifade etmemektedir. ayetin bir kısmını alıp mana vermeniz ciddi bir metod hatasıdır.
inançlı bir aile çocuğunun dinini yaşayan, ilim sahibi bir olmasını ister, yönelimlerini, planlarını bu şekilde yapar gerektiğinde ise zorlar. bu yetişmekte olan bir çocuk üzerine haktır. ateist bir babanın çocuğunun din eğitimi almasını istememesi gibi bir şey bu.
dinde zorlama yoktur olgusu ayetin işaret ettiği anlama binaen allah'ın kurallarını kabul edip etmemekle alakalı bir konudur. yani bu dine inanıp inanmamakla.
kendini müslüman sayan biri gerçekten samimi imana sahipse kendisini namaza, hayra teşvik eden biri konusunda ''dinde zorlama yoktur'' ayetini tez olarak kullanmaz, tabi ülkemizdeki ateist arkadaşlarımız kullanır. onlar ufku geniş insanlardır, ayetin, cümlenin bir kısmını alırlar tevil ederler, size onunla ders verirler. bizler ise kur'an'da matematik hatası bulduğunu, ''dinde zorlama olmadığı'' halde neden insanlara içki içtiği için karıştığından dem vuruyorsunuz. içki çok açık bir hükümle gelmiştir ki haramdır. bu dinin temel hükümlerini kabul ediyorsanız şayet, önce kendinizi, sonrasında da içinde bulunduğunuz toplumu ihya etmekle sorumlusunuzdur. bu dinin sosyal bir olgu olmasıyla alakalıdır.
daha da ilginç olanı ise türlü rezaleti, ahlaksızlığı ''özel hayat'' kapsamına kolayca alabilen sizler, aynı fikir etrafında aynı toplumsal hedeflerle bir araya gelmiş insanların birbirlerine olan öğütlerini ya da birbirlerini yönlendirebilme haklarını ''zorlama'' ya da ''mahalle baskısı'' olarak görüyorsunuz. bu nasıl bir çelişkidir?
dinin kendi içinde temel kuralları vardır ve bunlara uymak zorunludur. bu din olgusunun yapısal köklerinden gelir, yani sosyal boyutu olmasından.
sizlerde din olgusunun kavramsal karşılığı olmadığı için din sizler için sadece baskı aracı olarak geliyor ve bu fikrinize kur'an'ın belli yerlerinden seçip kırptığınız ayetleri de uyduruyorsunuz. ya cahilsiniz ya gerçekten maksatlı, bu yazdıklarım tevil değildir, kur'an'ın ruhuna tamamen zıt tevilinizi eleştirmektir sadece.