Nasıl bir zekanın ürünü olduğunu merak ettiğim sorular.
Bi de en mantıksızı da şu ki ' tanrı her yerdedir ayağımın altında bile mi' la üç yaşında çocuk bile böyle saçma bi soru soramaz. inanmıyosun madem hadi o senin kararın da niye saçmalıyosun ki durduk yere şimdi?
insanlar madem ki zinadan kaçmalılar neden cennete gidenler hurilerle birlikte olacak? madem ki şarap yasak neden cennette bize şarabı huriler getirecek? nedir olayın hacı? madem bize zararlı yasaklıyorsun neden cennette bize sunulacağını iddia ediyorsun?
"Bu, onların iman etmeleri sonra inkâr etmeleri dolayısıyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerine damga vurulmuştur (mühürlemiştir), artık onlar kavrayamazlar."
"Bundan sonra kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan su çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz (gafil) değildir."
"De ki: "Gördünüz mü/düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alır ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah`tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, biz ayetleri nasıl açıklıyoruz da onlar yine sırt çevirip-engelliyorlar?"
"Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allahın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allahtan sonra ona kim hidayet verecektir? Yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?"
"Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırdı. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır."
edit: an itibariyle gördüğüm olay karşısında şok olmuş bulunmaktayım ! bu entry'i girerken başlık entry'sindeki bakınızları ve tanımın başını okumuştum.
az önce tamamını okudum ki bluevelve, ağızların mühürlenmesinden bahsetmiş. oysa ki ben kalplerin mühürlenmesi içerikli bu ayetleri "ağızların mühürlenmesi" şeklinde telafuz ettiği söze tam cevap mahiyetinde yazmamıştım.
şimdi geldim, gördüm ki allah'ın takdiri herhalde.
aslında paradoks bile değillerdir. sadece bunları soran insanın 'sonsuz güç' ifadesini kavrayamadığının göstergesidirler. tanrının 'her şeyi gören' sıfatı 'içi görülemeyecek kutu'nun varlığını imkansız kılar. şöyle bi örnek daha vermek gerekirse her aracı durdurabilecek bir duvar, 'durdurulamayacak araba'nın varlığını sona erdirmiş olur çünkü bahsi geçen araç artık durdurulabilrdir. veya aynı durum duvar için geçerli olur.
kısacası tamamen kelime oyunundan ibaret, bilimsel olmayan sorulardır.
cennette vaad edılen sarap ve huri kızları ınsanları sapkınlıga ve ölüme götürmez. cennet demek herşeyin en güzeli demek, e insanlar da içkiyi güzel buluyor o halde neden olmasın? bu ve bunun gibi sorular islamı küçük düşürmeye çamur atmaya çalışmaktır. madem inanmıyorsun neden uğraşıyorsun? insan inanmadığı birşey uğruna bu kadar dil döker mi?
altı soruyla dinimizden vazgeçtik ya la. la bi sikritin gidin artık amk bırakın isteyen istediğine inansın.çiçeğe böceğe kapıya bacaya vs vs size ne amk?
bilinçsiz ve boş müslümanlar dut yemik bülbüle çevrilebilir. fakat hakiki müslümanlar gerek ayetle gerekse mantıksal açıklamayla dini mertebeyi dünyevi hususlarla karşılaştıran salaklara cevabı verebilir. aklına takılan sorusu olan varsa ben burdayım.
Allah'ı insan gibi tasvir etmiş sanki allah ın bir çift gözü var yukardan kutulara bakıyor Allah herşeyin varlığında bizzat vardır zaten ve herşeyin üstündedir her varolan doğal olarak kontrolü altındadır bundan dolayı varolan hiçbirşey Allah ta bir aciziyetlik yaratamaz .
o gün geldi. kıyamet koptu. ve tüm insanlar bir yere toplandı. ve tanrı kürsüde;
- evet size dinler yolladım, kitaplar yolladım. cennet vaad ettim, cehennemle cezalandıracağımı bildirdim. ama vazgeçtim... buyrun takılın.
evet o an ne yaparsın?
fatih altaylı tarzı sorulardır. fatih altaylı da programına çıkardığı dini kimliği ön planda olan şahıslara aynı bu tip sorular sorar ve "ya işte gördün mü, cevap veremiyolar işte" anlayışını hemencecik seyircilerine lanse ediverir.
kesin olan bişey var, tarihi tekerrür ettiriyosunuz bu şekilde. sorduğunuz ilkokul altı soruların eşdeğeri, meleklerin erkekliği - dişiliği bahsidir. fatih sultan mehmet istanbulu fethederken, dandik papazların bunlarla uğraştığı tüm dünyada bilinir. o papazlar şimdi toprağın altında çok ama çok güzel öğrendiler melekler erkek mi dişi mi. yalnız şuna dikkat etmek lazım, mezara konulup üstümüz toprakla örtüldüğünde hemen ne mal olduğumuzu öğrenmeye gelenler olacak bilirsiniz. asıl onların sorularına çalışmak lazım. "rabbin kim" diye sorduklarında, pek geyik yapma durumu olmayacak orada. kıyamete kadar rahatının bozulmasını istemiyosan en azından kağıda filan biyerlere yaz cevapları.
ateistlerin müslümanları göt etme çabası amacıyla sorulmuş, soranın bile soruda herhangi bir mantık unsuru bulamadığı, soru niteliği taşımayan zırvalardır. "her soruya verilecek bir cevabım vardır. lakin bir soruya bakarım soru mu diye, bir de sorana bakarım adam mı diye" diye boşuna dememiş üstad.
Kusursuzluğun bir kusur olduğu ön kabulüyle sorulmuş sorulardır. Bu açıdan bakılırsa daha en baştan mantık hatası vardır. Elbette ki allah, içini göremeyeceği bir kutu yaratamaz. Çünkü allah, kuran'daki tabiriyle her şeyi görendir. Bu, onun kusurlu olduğunu değil mükemmel olduğunu kanıtlar.