1- neden ayetler iniş sırasına göre yazılmamıştır? allah yanlış mı göndermiş de hz.muhammed sırasını tekrar düzenletmiştir? ve söylendiği gibi sırasını hz.muhammed belirlediyse neden hz.muhammed zamanında ciltlenmemiştir?
2- kuran-ı kerim neden 23 yılda indirilmiştir? allahın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır?
3- kuran-ı kerim neden hz.muhammed öldükten sonra ciltlenmiştir? allah tüm insanlığa gönderdiği yüce kitabı neden gönderdiği peygamberine ciltletmemiştir?
4- tin suresi 4. ayet şöyledir; biz insanı en güzel biçimde yarattık. peki allah insanı olabilecek en güzel şekilde yaratmışken müslümanlar neden sünnet olur? allah erkekleri kusurlu mu yaratmıştır da sonradan düzeltme yapılması gerekmiştir? bu durumda sünnet olmak allaha karşı gelmek değil midir?
5- alâk suresi 1. ayetteki oku! emriyle kastedilen nedir? kuran-ı kerim ayetleri yazılı olarak mı indirilmiştir? ayetler yazılı olarak indirildiyse hz.muhammede söylenen oku! emri neden kuran-ı kerime eklenmiştir? ve gene ayetler yazılı olarak indirildiyse neden 23 yılda indirilmiştir?
6- alâk suresi 2. ayette o insanı alâktan yarattı yazmaktadır. alâk kelimesinin o dönemdeki en sık kullanılan ve bilinen anlamı kan pıhtısıdır. günümüzde insanın kan pıhtısından oluşmadığı bilinen bir şeydir. alâk kelimesi bilmediğimiz başka anlamlara mı gelmektedir? ve eğer öyleyse neden dolaylı yönden yazılmıştır? allah gönderdiği kitabı anlamamızı zorlaştırmakta mıdır? (ek bilgi: musevilik'de insanın bir kan pıhtısından oluştuğu söylenir ki bunun kökeni de eski mısır'a kadar gider. eski mısır'da kadınlar hamilelik döneminde adet olmadıkları için, akmayan kanın, rahimde biriktiği, pıhtılaştığı ve insanın bu pıhtılaşmış kandan olduğuna inanılırdı.kaynak: (bkz: #20409281))
7- alâk suresi 10. ayete göre kur-an ayetleri inmeye başlamadan önce hz.muhammed namaz kılıyormuş, şimdiki kılınan namazlarda kur-an dan sureler okunuyor, hatta fatihasız namaz olmaz. diye hadisler var ancak o zaman daha fatiha suresi indirilmemişti. (kaynak:http://www.islam-tr.net/ -namazi-yoktur-hadisi.html) hz.muhammedin kıldığı namazla şimdiki kılınan namaz farklı mı? allah tarafından hz.muhammed e öğretilen namaz aynı namaz değil mi? eğer aynı namaz değil ise bugün kıldığımız namazı bize kim öğretti? hz.muhammedden başka allahtan vahiy alan mı var?
8- alâk suresi 14. ayette ebu cehil hakkında o allahın gördüğünü bilmiyor mu? yazmaktadır, ancak alâk suresi kuran-ı kerimin ilk suresi olduğu için daha hz.muhammed e insanlara allahın varlığını tebliğ etmesi emredilmemiştir. islamı insanlara tebliğ etmesi ancak peygamberliğinin 4. yılında emredilmiştir.(kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/ eboku.asp?sayfa=12&yid=1) ebu cehil allahın varlığını ve yaptıklarını gördüğünü nereden bilebilir?
9- alâk suresi 17. ve 18. ayetler şöyledir; 17- o zaman çağırsın o kurultayını, meclisini! 18- biz çağıracağız zebanileri. allahın ebu cehil ve meclisini yenmesi için zebanilere mi ihtiyacı vardır? allahın ol! demesi yeterli değil midir ki allah ebu cehili biz zebanileri çağıracağız diye tehdit etmektedir?
10- alâk suresi ve ardından gelen kalem suresi sürekli ebu cehile lanetler yağdırmaktadır. allah neden kendi yarattığı ebu cehile bu kadar kin gütmektedir? insanlığa gönderdiği ilk sözleri neden bu kişiye ayırmıştır?
11- müddessir suresi 31. ayette ve fatır suresi 8. ayette geçen allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola getirir. sözü ne anlama gelmektedir? allah dilediğini şaşırtırsa, şaşırmış olanlar neden cehennemde cezalandırılırlar? allah dilediğini doğru yola getirirse doğru yola gelenler neden cennet ile ödüllendirilirler? kimin şaşırıp kimin doğru yola geleceğine allah karar veriyorsa hesap günü nedendir?
12- fatiha suresi şu şekildedir; 1- rahman ve rahim olan allahın adıyla 2,3,4- hamd, âlemlerin rabbi, rahman ve rahîm, ödül ve ceza gününün sahibi olan allahındır. 5- yâ rab! kulluğu sadece sana ederiz, yardımı sadece senden dileriz. 6- bizi doğru yola ulaştır, 7- kendilerine gazap edilenlerin ve sapıtanların değil, nimet verdiğin mutluların yoluna. burada görüldüğü kadarıyla surenin başında de ki!, onlara söyle ya da bana şöyle dua edin gibi bir cümle yoktur, kuran-ı kerim allah kelamıysa, peygamberin değil sadece allahın sözlerinden oluşuyorsa, allah burada kime seslenmektedir? allah kime bizi doğru yola ulaştır. demektedir?
13- tebbet suresinde ebu leheb e lanet edilmektedir, onun cehenneme gideceği allah tarafından belirtilmiştir. neden hesap günü gelmeden ebu lehebin cehenneme gideceği belli edilmiştir? insanlar hesap gününde sorgulanıp ona göre cennete veya cehenneme gönderilmeyecekler midir? ebu leheb ve karısına neden böyle bir istisna yapılmıştır? eğer ebu leheb sonradan tövbe edip islama dönseydi allah onu affetmez miydi? allah bağışlayıcı değil midir? biz aciz insanoğlunun hata yapabileceğini, ilk baştan bir dini kabul edemeyebileceğini bilmemekte midir? allah ebu lehebin ölene kadar islamı kabul etmeyeceğini bildiği için ona cehennem haberini verdiyse, yani allah onun islamı kabul etmeyeceğini başından beri biliyorsa neden yaratmıştır? allah ebu lehebi ve karısını doğrudan cehennemde yakmak için mi yaratmıştır?
14- tebbet suresi 4. ve 5. ayetler şöyledir; karısı da gerdanında fitilli bir iple odun hamalı olarak (cehenneme girecek.) bu ayetlerde görüldüğü üzere cehennemdeki ateşin odun ateşi olduğu anlaşılmaktadır. ancak bakara suresi 24. ayette ise cehennemin yakıtının insanlar ve taşlar olduğu bildirilmektedir. bunların hangisi doğrudur?
15- tekvîr suresi 2. ayette kıyamet vaktinde yıldızların döküleceği bildirilmektedir. yıldızların dünya üzerine düşmesi nasıl mümkün olabilir? dünya yıldızlara göre küçük bir cisimdir ve olası bir düşme dünya üzerinde değil, dünyanın çekim alanına girdiği yıldız üzerinde gerçekleşebilir. ve gene dünya üzerine kaç tane yıldız düşebilir? yoksa yıldızların dünyadan kat kat daha büyük oldukları bilinmemekte midir?
16- fecr suresi 1. ayetinde ve kuran-ı kerimin daha birçok ayetinde sürekli and olsun diye başlayan ayetler bulunmaktadır. allah yemin eder mi? bu yeminler, neden o dönemdeki arapların sürekli yemin etmesine benzemektedir?
17- inşirah suresinin ilk 3 ayeti şu şekildedir; 1- senin (mutluluğun) için göğsünü açıp genişletmedik mi? 2- senden o yükünü indirmedik mi? 3- o, senin belini bükmüştü. islam alimlerine göre hz. muhammedin mucizelerinden birisi de şakk-ı sadr yani göğüs açma olayıdır.(kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/ weboku.asp?sayfa=7&yid=1)
hz. muhammedin kalbinin ameliyatla açılarak içindeki maddî ve manevî pisliklerin çıkarıldığını ve bunların yerine yüksek faziletlerin konduğunu dile getiren rivayetlerin, olayın farklı zaman ve yerlerde gerçekleştiğini ifade eden dört ayrı varyasyonu vardır:
birinci ameliyat, hz. muhammed henüz bebekken süt annesi halime'nin yanında yapılmıştır. rivayete göre hz. muhammed o sırada bir süt çocuğu olmasına rağmen seneler sonra bu ameliyatı hatırlamış ve şöyle anlatmıştır: "çocuktum, arkadaşlarımla bir derede oynuyorduk. üç kişi geldi, yanlarında bir altın leğen vardı, içi karla doluydu. beni arkadaşlarımın arasından aldılar. birisi beni yanım üstüne yatırdı, karnımı yardı. ben bakıp duruyordum, hiç acı duymadım. karnımdan bağırsaklarımı çıkarıp leğende yıkadı, yine karnıma koydu. öteki gelip kalbimi dışarı çıkardı, kalbimin içinden pıhtılaşmış bir kara kan parçasını çıkarıp attı, sonra nurdan bir mühür çıkarıp kalbimi mühürledi, sonra kalbim peygamberlik ve hikmet nuruyla doldu, sonra kalbimi yerine koydu. üçüncüsü ise karnımın yarılan yerini sıvazlayıp yaramı iyileştirdi. (kaynak: mevahibü'l-ledünniye kitabı)
ikinci ameliyat, hz. muhammed on yaşındayken yapılmıştır. bu ameliyat hakkındaki rivayet, ebû hüreyre kaynaklıdır. buna göre hadise şöyle olmuştur: hz. muhammed on yaşından birkaç ay almışken yolu çöle düşmüş. başının üstünde (gökte) iki adam konuşuyorlarmış. birisi diğerine "bu, o mu?" diye kendisini göstermiş. öbürü: "evet, bu o" demiş. sonra hz. muhammedi yatırıp kansız ve acısız ameliyatı gerçekleştirmişler. kalbinden "kin" ve "kıskançlığı" çıkarıp "merhamet" ve "şefkat"i koymuşlar. (kaynak: ebû hüreyre)
üçüncü ameliyatın hira mağarasında yapılmış olduğu rivayet edilmiştir. bunlara göre mirac gecesi isra yolculuğu öncesinde mescid-i harama gelen hz. muhammed, burada cebrailin göğsünü yarıp kalbini zemzemle yıkadığını bildirmiştir.
dördüncü ameliyat ise göğüs yarılmasının cismani mânâda ele alınmasını gösteren en kuvvetli rivayetle gündeme gelmiştir. kaynağı mirac gecesiyle ilgili olarak buhârî, müslim, tirmizî ve nesaî'de katade'den rivayet edilen şu hadistir; demiştir ki: bize enes b. malik anlattı. ona da malik b. sa'saa anlatmış. efendimiz (s.a.v.) buyurmuş ki: "ben beyt'in yanında uyur uyanık arası bir halde iken içinde zemzem suyu bir altın tasla bana gelindi de göğsüm şuraya ve şuraya kadar yarıldı". katade demiş ki: enes'e ne kastediyor dedim: "karnımın aşağısına kadar dedi". buyurdu ki: derken kalbim çıkarıldı da zemzem suyu ile yıkandı, sonra tekrar yerine kondu, sonra iman ve hikmet dolduruldu, sonra burak getirildi. onun üzerinde cebrail (a.s) ile beraber gittim, ta dünya semasına vardık..."
yukarıdaki rivayetleri inşirah suresinin ilk 3 ayeti doğrulamaktadır. hz.muhammedin kalbi pis midir ki temizlenmeye gerek duyulmuştur? ve bu olay neden 4 kez tekrarlanmıştır? her seferinde hz. muhammedin kalbi tekrar pislenmiş de mi temizlenme ihtiyacı duyulmuştur? hz. muhammedin kalbinin temizlenmesi için illaki göğsünün açılması ve su ile yıkanması mı gerekir? allahın ol! demesi yeterli değil midir? ve kötü fikirler kalp de mi oluşur yoksa beyinde mi oluşur? temizlenmesi gereken yer kalp midir yoksa beyin midir? insan kalbiyle mi düşünür?(not: 17. yüzyıla kadar beynin işlevi bilinmiyordu, düşünme organı kalp olarak biliniyordu.)
18- kafirun suresinin 6. ayeti şöyledir; sizin dininiz size, benim dinim bana. bu ayet ne anlama gelmektedir? allah hz. muhammede artık diğer kullarını islama davet etmemesini mi söylemiştir? yoksa sizin dininiz diye bahsedilen dinler de hak dinler midir? siz kendi dininizde kalın, islama geçmenize gerek yok mu denmek istenmiştir? günümüzde kuran-ı kerimi okuyan bir kişi bu ayetten ne anlamalıdır?
19- alâk suresi 2. ayeti şöyledir; o insanı alâktan(kan pıhtısı) yarattı.. necm suresi 32. ayette ise ... o sizi topraktan yarattığı zaman da, cümlesi geçmektedir. abese suresinin 17,18 ve 19. ayetleri sırasıyla şöyledir; 17- o kahrolası insan, o ne nankör şey! 18- o yaratan, onu hangi şeyden yarattı? 19- onu bir damla sudan yarattı, sonra da onu biçimlendirdi., murselat suresi 20. ayet şöyledir; biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı?, furkan suresi 54. ayet şöyledir; o, sudan bir insan yaratan, onu soy sopla (devam eden bir düzene) koyandır. rabbinin her şeye gücü yeter., meryem suresi 67. ayet şöyledir; o insan, daha önce hiçbir şey değilken, bizim kendisini yarattığımızı düşünmez mi?, enam suresi 2. ayet şöyledir; o, sizi topraktan yaratan, sonra da bir süre belirleyendir. başka bir belirli süre de onun katındandır. sonra kalkıp (allah hakkında) hâlâ şüphe ediyorsunuz., secde suresi 7. ayet şöyledir; o, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya topraktan başlayandır., rum suresi 20. ayet şöyledir; onun (varlığının) delillerinden biri de sizi topraktan yaratmasıdır. sonra siz, (yeryüzünde) gezip dolaşan birer beşer oldunuz., nur suresi 45. ayet şöyledir; allah, her hayvanı (her canlıyı) sudan yarattı. onlardan kimisi karnı üstünde sürünmektedir. onlardan kimisi iki ayakla yürümektedir. yine onlardan kimisi dört ayakla yürümektedir. allah, ne dilerse yaratır. şüphesiz allahın her şeye gücü yeter., enbiya suresi 30. ayet şöyledir; inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz, hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı? bu ayetlerin hangisi doğrudur? allah insanı hangi şeyden yaratmıştır?
20- kadr suresi 1. ayette o kuranı, kadir gecesinde gerçekten biz indirdik. yazmaktadır. kuran-ı kerim bir gecede mi inmiştir, yoksa 23 yılda mı inmiştir? eğer kadr suresi 1. ayette yazan gibi bir gecede indiyse neden aynı zaman tebliğ edilmemiştir? ve neden hz.muhammed kuranı kitap haline getirmemiştir? kuran bir gecede indiyse 23 yıl içerisinde hz. muhammedin karşılaştığı olaylardan sonra inen ayetler nedir? kuran bir gecede indiyse neden hz. muhammed e bir süre vahiy gelmemesinden sonra müşriklerin hz. muhammede rabbin seni unuttu mu? yanlız mı bıraktı? gibi sözlerinin ardından duha suresi 3. ayet olan rabbin seni terk etmedi, darılmadı ayeti indirilmiştir.
21- ilk olarak büruc suresi 21-22. ayetlerde ve daha sonra kuranın birçok yerinde geçen levh-i mahfuz kuran-ı kerime göre kainatta olmuş veya olacak olan her şeyin eksiksiz olarak yazılı olduğu allah katında bir kitaptır. bu kitapta şu an bu yazıyı okuduğunuz dahi yazmaktadır, siz daha doğmadan önce yazılmıştır. enam suresi 59. ayete göre bir yaprağın yere düşüşü dahi bu kitapta yazılıdır. buna göre; önünde içki şişesi duran bir insan düşünelim, bu kişi içkiyi içip içmeyeceğine henüz karar vermemiş, yani içip içmeyeceğini kendisi bilmiyor, ancak levh-i mahfuz da onun içkiyi içip içmeyeceği çoktan yazılı bile, bu durumda bu kişi içkiyi içerse günaha girmiş oluyor, ama daha o doğmadan çok önce o içkiyi içeceği levh-i mahfuz da yazılı, bu kişinin levh-i mahfuz da yazılı olanın dışında hareket etmesi imkansız, bu sebeple bu kişi neden cezalandırılır? bu kişi sadece allahın kainatta onun için yazdığı rolü oynuyor, aksini yapması mümkün değil, allah bu kişiyi kendi yazdığı rolü oynadığı için neden cezalandırıyor?
22- bir üst soruda bahsedilen levh-i mahfuz ne için vardır? allah unutacağı için mi yapacaklarını bir kitaba yazmıştır? unutmak insanlara mahsus değil midir? allah neden bir kitaba ihtiyaç duyar?
23- karia suresinde kıyamet günü anlatılmaktadır 6,7,8 ve 9. ayetler şöyledir; 6-7- işte o zaman, tartısı ağır basan kimse var ya, o hoşnut bir hayattadır. 8-9- tartısı hafif gelen kimse var ya, onun anası, varacağı yer, hâviyedir.(kızışmış ateş) bu ayetlere göre hesap gününde günahları ağır gelen cehenneme, sevapları ağır gelen ise cennete gidecektir. islama göre günah işleyen bir kişi bu günahlarının cezasını ahirette çekmeyecek midir? sevapları günahlarından çok olursa diğer cezalarını çekmeden doğrudan cennete mi gidecektir? ve günahları çok olan inanan bir kişi cehennemde günahlarının cezasını çektikten sonra cennete girmeyecek midir? hesap gününde ya cennet ya cehennem mi vardır?
24- kaf suresi 6. ayet şöyledir; (kafalarını kaldırıp) üzerlerindeki gökyüzüne, onu nasıl yaptığımıza, onu nasıl süslediğimize bakmıyorlar mı? onun hiçbir çatlağı yoktur. gökyüzünde çatlak olabilir mi? o zamanlar dünyanın yuvarlak olduğu bilinmiyordu ve gökyüzü kubbe gibi dünyanın üzerine kapatılmış sanılıyordu ama allah bunu bilmiyor muydu? dünyanın döndüğüne ve dünyadan başka gezegenlere dair neden hiç bir ayet kuran-ı kerime konulmamıştır? gökyüzü ile ilgili bir başka ayet de rad suresi 2. ayettir; allah, gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir. diye başlayan ayette görüldüğü gibi gene gökyüzünün dünya üzerinde kubbe gibi durduğu ve direkler olmadan allahın onu gökte tuttuğundan bahsedilmektedir. hicr suresi 14. ayette ise; üzerlerine gökyüzünden kapı açsak da, oradan yükselseler, denmektedir, gökyüzünden yukarıya çıkılamaz mı? gökyüzünden dışarı çıkılabilmesi için allahın kapı açması mı gerekir? o zaman aya giden insanlar nasıl gitmiştir? marsa giden keşif araçları nasıl gidebilmiştir? dünya dışına gönderilen sayısızca uydu nasıl gitmiştir? fatır suresi 41. ayette ve hacc suresi 65. ayette bahsedildiği gibi gökleri yere düşmesin diye allah tutuyorsa, gökyüzünde boşlukta duran insan yapımı uyduları gökte kim tutmaktadır? meryem suresi 90. ayette bu sözden dolayı, az daha gökler çatlayacak, yeryüzü yarılacak, dağlar yıkılıp gidecekti. ve şura suresi 5. ayette de gökler, üstlerinden çatlayıverecekmiş gibi titreşiyorlar. denmektedir.burada gene gökyüzünün çatlayabilecek bir şey olduğundan bahsedilmektedir. enbiya suresi 30. ayet ise şöyledir; inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz, hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı? gökler ve yer bitişik olabilir mi? gökyüzü dünya üzerinde bir kapak gibi midir ki ilk başta bitişik olabilir? gene enbiya suresi 32. ayette gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. onlar, onun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. denmiştir ve gökyüzünün tavan gibi dünya üzerine kapalı olduğu açıkça belirtilmiştir. murselat suresi 9. ayette o gökyüzü açıldığı zaman,, tekvir suresi 11. ayette gökyüzü sıyrıldığı zaman, ve nebe suresi 19. ayette de gökyüzü açılır da kapı kapı olur. denmektedir, gökyüzü üzerimize kapalı bir şey midir ki açılır?
25- kaf suresi 38. ayet şöyledir; yemin olsun ki, biz gökleri, yeri ve o ikisi arasındakileri altı günde yarattık. bu, bize bir yorgunluk da dokunmadı., yunus suresi 3. ayet şöyledir; şüphesiz sizin rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra egemenliği arşa kuran, işlerini evirip çeviren allahtır. onun izninin dışında hiç bir şefaatçi yoktur. işte bu özellikleri olan allah, sizin rabbinizdir, ona ibadet edin. artık düşünmez misiniz?, furkan suresi 59. ayet de şöyledir; (o allah), gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yaratan, sonra arşa egemenliğini kurandır. . , yukarıdaki ayetlerde belirtildiği üzere kainat 6 günde yaratılmıştır. gün kavramı dünyanın kendi etrafında bir tur dönmesine verilen zaman değil midir? allah dünyanın döndüğünü ve dünyanın bir dönüşü kadar geçen sürenin bir gün olduğunu bilmemekte midir? dünya yaratılırken, yani daha dönecek bir dünya var olmamışken gün neye göre hesaplanır? ve kainatı yaratmak allahın 6 gününü mü almıştır? allahın ol demesi yeterli değil midir? bakara suresi 117. ayet ile yukarıdaki ayetler neden birbiriyle çelişir? bahsedilen bakara suresi 117. ayet şudur; o, göklerin ve yerin sanatkârane yaratıcısıdır. o, bir işi yapmak isteyince, ona yanlızca ol! der, o da oluverir.
26- tarık suresi 6. ve 7. ayetler insanın yaradılışından bahseder, o ayetler şöyledir; 6- o, atılan bir sudan yaratılmıştır. 7- o(su), bel ile göğüs arasından çıkar. bu ayetlerde görüldüğü üzere kuran-ı kerim de meninin bel ile göğüs arasından çıktığı söylenmektedir. ancak günümüzde bilinmektedir ki meni bel ile göğüs arasından değil, testislerden gelir. allah meninin testislerde üretildiğini bilmemekte midir? eğer biliyorsa neden insanlara bel ile göğüs kafesi arasından geldiğini söylemiştir?
27- hz. muhammedin mucizelerinden birisi de şakk-ı kamer yani ayın yarılması olayıdır. hz. muhammedin ayı bir parmağıyla ikiye bölmesi bir çok hadiste de geçer ve kuran-ı kerim de kamer suresi 1. ayeti kıyamet saati yaklaştı, ay yarıldı. ile bunu doğrular. ay'ın yarılması hakkındaki rivayetlere bakarsak dolunay sırasında ve ay doğarken olduğunu görürüz, eğer ay arap yarımadası üzerine yeni doğuyor ise onun doğusunda kalan çin-hindistan gibi astronomi ile ilgilenen büyük medeniyetler için de ay görünüyor olmalıydı. fakat onlar ay'ın yarılması gibi mucizevi bir olayı kaydetmemişlerdir. ayın yarılmasını sadece müslümanlar mı görmüştür? eğer ay kuran-ı kerim de de belirtildiği gibi gerçekten bölündüyse neden dünya üzerindeki hiçbir medeniyet bunu kaydetmemiştir?
28- kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri şöyledir; and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kuranı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen? bu ayetlere göre allah bizim anlamamız için kuranı kolaylaştırdığını söylemektedir. yani herhangi bir alimin kuranı bize açıklamasına yada herhangi bir tefsir kitabına gerek yoktur. allahın bize emrettiklerini anlamamız için kuran-ı kerim yeterlidir. kuran-ı türkçe olarak okuyup da kafasına takılan yerleri soran bir kişiye, sen onun hikmetini anlayamazsın demek yersizdir, hatta günahtır, çünkü allah kuran-ı bizim için kolaylaştırdığını söylemektedir. birçok soruda da çeviri hatası cevabı verilmektedir, arapça öğrenip kuranı öyle okunması gerektiği gibi insanlar çok çok zor bir yola yönlendirilmektedir. ancak kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri bize kuranın kolaylaştırıldığından bahseder, yani arapça öğrenip öyle okumaya gerek yoktur. ayrıca allah gönderdiği kitabın 1400 yıl sonra başka dillere tercüme edileceğini de biliyordur, yani çeviri de hata olması da mümkün değildir. 1400 yıldır hiç kimse düzgün bir şekilde kuranı türkçe ye yada başka dillere çevirememiş midir? düzgün çevrilemediği ve herkesin anlayamayacağı iddiası yukarıdaki ayetlere tamamen terstir ve kuran-ı yalanlamak anlamına gelmektedir. bu durumda kuran da yazılanlar mı uygulanmalıdır, yoksa bazı hocaların söyledikleri mi uygulanmalıdır?
29- sad suresi 77. ayette ve araf suresi 13. ayette şeytanın ademe secde etmediği için cennetten kovulduğu yazmaktadır. araf suresi 20,21 ve 22. ayetlerde ise şeytanın cennette adem ve eşini kandırarak yasak meyveyi yemesini sağladığı yazmaktadır. allahın cennetten kovduğu şeytan cennete nasıl girebilmiştir? şeytan cennete girerken allah fark etmemiş midir?
30- allah neden adem ve havvaya bir ağacın meyvesini yemeyi yasaklamıştır? şeytanın onları kandırdığını bilerek bir meyve yüzünden neden adem ve havvayı dünyaya göndermiştir?
31- araf suresi 35. ayet şöyledir; ey adem oğulları! size ne zaman içinizden rasuller gelir de, her kim bunlara karşı çıkmaktan sakınır, kendini düzeltirse, artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. bu ayette geçen size ne zaman içinizden rasuller gelir de cümlesi ne anlama gelmektedir? hz. muhammed son peygamber değil midir? allah hz. muhammedden sonra daha başka rasul göndereceğini mi söylemektedir? eğer hz. muhammed son peygamber ise neden bu ayet gönderilmiştir?
32- araf suresinde hz. musa nın mucizelerinin anlatıldığı kısımda 107. ayet şöyledir; bunun üzerine asasını bırakıverdi, birden o, koskoca bir ejderha kesiliverdi. şuara suresi 32. ayet de şöyledir; (bunun üzerine musa) asasını bırakıverdi, o birden apaçık bir ejderhaya dönüşüverdi. hz. musanın asasının bir ejderhaya dönüştüğü anlatılmaktadır, ancak ejderha çok eski uygarlıkların inandığı çin mitolojisinde efsanevi bir yaratıktır, gerçekte ejderha diye bir canlı yoktur. allah neden hz. musanın asasını çin mitolojisindeki efsane bir yaratığa dönüştürmüştür?
33- araf suresi 123,124. ayetler şöyledir; firavun, ben, size izin vermeden ona iman mı ettiniz? şüphesiz bu sizin yerli ahaliyi oradan çıkarmak için şehirde planladığınız bir hiledir. yakında anlarsınız. kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi çarmıha gereceğim dedi. burada bahsedilen firavunun sözleri allahın sözlerine neden bu kadar çok benzemektedir? maide suresi 33. ayet ise şöyledir; allaha ve rasulüne savaş açanların, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmekten başka bir şey değildir. bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. ahirette ise, kendilerine büyük bir azap vardır. görüldüğü gibi allah da aynı firavun gibi suçluların elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesini emretmektedir. allah firavundan mı esinlenmiş de böyle bir cezayı kullarına uygun görmüştür?
34- araf suresi 136. sure şöyledir; biz de mucizelerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmadıkları için kendilerinden intikam aldık, onları denizde boğduk. allah kendi yarattığı kullarından intikam alır mı? intikam duygusu insanlara özgü bir duygu değil midir?
35- araf suresi 179. ayet şöyledir; yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar, onların gözleri vardır, onlarla görmezler, onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. işte bunlar, gafillerdir. allah insanlardan ve cinlerden birçoğunu sadece cehennem için mi yaratmıştır? eğer allah bazı kişileri cehennem için yaratmışsa sınav bunun neresindedir? bu kişiler cehennem için yaratıldıkları halde allahın yaradışına karşı gelip iman etme ihtimalleri var mıdır? ve onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar kısmında insanın kalple anladığı söylenmektedir, ancak günümüzde bilinmektedir ki kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır, bir şeyleri anlamak kalbin değil beyinin görevidir, allah bunu bilmemekte midir?
36- yasin suresinde hesap gününün anlatıldığı kısımda 59,60,61. ayetler şöyledir; 59- (allah onlara şöyle diyecektir:) ey günahkârlar! bugün (bir kenara) ayrılın. 60-61- ben, sizden ey ademoğulları! şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır. bana kulluk edin. doğru yol, budur! diye söz almadım mı? allah arada bir elçi olmadan direk insanlarla mı muhatap olmuştur? allah bu ayette bizden söz aldığını mı söylemektedir? eğer allah bu ayetlerde belirtildiği gibi kendisine söz verenlere hesap soruyorsa, bugün dünya üzerindeki yaşayan insanların hepsinden allah söz mü almıştır? yoksa kuran-ı kerim ahiret gününe kadar yaşayacak olan tüm insanlığa değil de, sadece hz. muhammedin kavmine mi gönderilmiştir?
37- fatır suresinde denizlerden bahsedilen kısımda 12. ayette şunlar söylenmektedir; ... onda (suları) yarıp giden gemiler görürsün. (allah bunları) onun nimetlerinden elde etmeye .(çalışasınız diye yaratmıştır.) belki şükredersiniz. bu ayette bahsedildiği gibi, gemileri, denizlerden faydalanabilmemiz için doğrudan allah mı yaratmıştır?
38- fatır suresi 24. ayet şöyledir; şüphesiz biz seni, müjdeleyen ve (onunla) uyaran biri olarak gerçek ile gönderdik. kendilerine bir uyarıcı gelmeyen hiçbir topluluk yoktur. afrika kıtasında daha hiç diğer insanlarla karşılaşmamış kabileler yaşamaktadır, bunlara uyarıcı gönderilmiş midir? kutuplarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? çine, japonyaya, singapura uyarıcı gönderilmiş midir? adalarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? himalayalarda dağlarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? eğer bunların hepsine bir uyarıcı gönderilmişse neden hiçbirinin yazılı eserlerinde kuran-ı destekleyen eserler yoktur, neden her birinin eserlerinde geçen yaratıcı inanışı farklıdır? ve eğer eskiden yaşayan tüm insanlara uyarıcı gönderilmiş ise bugün bize neden gönderilmemektedir? ya da bugün daha hiç başka insanlarla karşılaşmamış kabilelerde yaşayan insanlara bir uyarıcı gönderilmemektedir? üzerlerinden geçen uçağı canlı sanarak ona ok atan kabilelerin yaşadığı günümüzde neden bu insanların binlerce din ve kutsal kitap arasından islamı ve kuranı kendilerinin bulup, öğrenip, iman etmeleri beklenmektedir?
39- meryem suresi 27. ve 28. ayetler şöyledir; 27- hamile olduğu halde halkının yanına geldi ey meryem! alışılmadık bir şey getirdin! dediler. 28- ey harunun kız kardeşi! baban, kötü bir adam değildi. anan da bir kahpe değildi. bu ayetlerde hz. meryemin harun adında bir kardeşi olduğundan bahsedilmektedir. ancak hz. meryemin harun adında bir kardeşi yoktur. hz. musanın ise harun ver meryem adında kardeşleri vardır. yoksa iddia edilen gibi kuran tevrattan mı türemiştir? tevrattan alıntılar yapılırken böyle bir yanlışlık mı yapılmıştır? kuran da bahsedilen meryem hz. isanın annesi olan meryem midir, yoksa hz.musa ve hz.harunun kız kardeşi olan meryem midir?
40- meryem suresi 83. ayet şöyledir; bizim o şeytanları kâfirlerin üzerine saldığımızı, onları (günahlara) yönlendirdiklerini görmedin mi? şeytanları allah mı kâfirlerin üzerine salmıştır? onları günaha yönlendirsinler diye mi şeytanları üzerlerine salmıştır?
41- isra suresi 45 ve 46. ayetler şöyledir; 45- sen kuran okuduğun zaman, biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir örtü koyarız. 46- onu anlamalarına engel olsun diye, kalplerinin üzerine kabuklar geçiririz, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. kuranda rabbini tek olarak andığın zaman, ürkerek arkalarına dönüp giderler. enam suresi 25. ayet de şöyledir; içlerinden kimisi seni kuran okurken dinler. ancak biz, onların kalplerine onu zevkle anlayıp dinlemelerine engel olan kabuklar geçirmişizdir. onların kulaklarında da bir ağırlık vardır. her mucizeyi görseler de, ona iman etmezler. hatta sana geldiklerinde, seninle tartışırlar. inkâr edenler, bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir! derler. bu ayetlerde ahirete inanmayanların kuranı anlamamaları için allahın onların kalplerinin üzerine kabuk geçirdiği yazmaktadır. inanmayan kişi kuranı dinlemeden nasıl körü körüne inanabilir? allah neden inanmayanların kuranı anlamasını engellemektedir? inanmayan kişiler anlasın da iman etsin diye kuran gönderilmişken, neden allah inanmayanların kalplerine kuranı anlamasınlar diye kabuklar geçirmektedir?
42- isra suresi 73, 74 ve 75. ayetler şöyledir; 73- az daha seni bile, sana vahiy ettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi. o zaman, seni dost edineceklerdi. 74- eğer biz sana direnç vermemiş olsaydık, az daha onlara az bir şey kayacaktın. 75- o zaman biz sana, hem hayatın acısını, hem de ölümün acısını tattırırdık. sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın. allah bu ayetlerde hz. muhammede neden kızmaktadır? hz. muhammed yanlış bir iş yaptığı için mi allah ona kızmaktadır? inşirah suresi ilk 3 ayetinde bahsedildiği gibi allah hz. muhammedin göğsünü açıp temizlememiş midir? buna rağmen hz. muhammed nasıl allahı kızdıracak bir şey yapabilir? yoksa şeytan ayetleri denilen ayetler gerçek midir? allah bunları vahiy ettiği için mi hz. muhammede kızmıştır? şeytan ayeti meselesi şöyledir; "şeytan ayetleri" diye ünlenen sözlerin önce kuran'a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde "lat, uzza, menat" adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır ve hadislerce desteklenir. hadis 1: peygamber mekke'de necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte, aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında müslüman ve putatapan herkes secde etti." (kaynak: buhari (hadis no:555), tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.) bu hadise göre şu sorular sorulabilir; 1- peygamberin can düşmanı diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da, hz. muhammed ile bir araya gelebildiler? 2- putataparlar nasıl oldu da, hz. muhammed ile birlikte secde ettiler? diğer bir hadis ise şöyledir; peygamber mekke'de iken necm suresini okuyordu. "lat'ı, uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan menat'ı gördünüz mü? diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi; işte bunlar, yüce turnalardır. şefaatleri de elbette ki umulur." bunun üzerine putataparlar: "muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler. yine bunun üzerine peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. işte bu nedenle de allah şu ayeti indirdi; (ey muhammed!) senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. allah, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. allah bilendir, hikmetlidir." (hacc suresi, ayet:52) (anlatan peygamberin arkadaşları: abdullah ibn abbas'ın da içinde olduğu bir topluluk. kaynak: süyuti, ibn hacer) bu olaya göre hz. muhammed vahiy okurken şeytan ona başka ayetler okutmuştur. şeytan nasıl olur da allahın peygamberini kandırabilir? şeytan hz. muhammedi kandırırken allah neden fark etmemiş, yada müdahale etmemiştir? allah sonradan mı fark edip yeni ayetler göndererek durumu düzeltmiştir?
43- hûd suresi 13. ayet şöyledir; yoksa onu kendi uydurdu? mu diyorlar. de ki: haydi onun gibi uydurma on sure getirin. allahtan başka gücünüzün yettiğini de çağırın. eğer doğru söylüyorsanız, bunu yaparsınız. bu ayete göre kimse kuran ayetlerine benzer on sure yazamaz. ancak etrafta bir sürü sahte ayetler ve sahte kuranlar dolaşmaktadır. onların hiçbiri kabul edilmese bile, şu an ben oturup on tane ayet uydursam kuranın doğruluğu bozulacak mıdır? hiç kimse on tane ayet uyduramaz mı?
44- hûd suresinde nuh peygamberin anlatıldığı kısımda 40. ayet şöyledir; nihayet emrimiz geldiğinde ve tandır kaynadığında şöyle dedik: geminin içine her birinden ikişer çift, aleyhinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri bindir! onunla beraber çok az kişi iman etmişti. bahsedilen ayette nuh peygamberin her hayvandan ikişer çift gemiye koyması emredilmiştir, bilim adamlarının araştırmaları şöyle demektedir; bilim insanları son araştırmada 8 milyon 700 canlı türü tespit etse de aslında doğal hayattaki canlı türlerinin 100 milyonu bulabileceği tahmin ediliyor. günümüzde bilim insanları her yıl 15 bin yeni tür keşfediyor. teknolojinin ilerlemesiyle araştırmaların hızlanabileceği söyleniyor. (kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25244635 ) bu bilgilere göre günümüzde sadece tespit edebildiğimiz 8 milyondan fazla canlı türü vardır, tahmin edilense yaklaşık 100 milyon canlı türü olduğu yönündedir, günümüzde keşfedilmeyenleri saymazsak nuh peygamber bu 8 milyon 700 canlı türünden her birinden bir dişi bir erkek 2 şer tane toplamda 17 milyondan fazla canlı türünü ne kadar zamanda toplamıştır? kutuplardaki penguenlerden, çindeki pandalara kadar, yırtıcı hayvanlardan, zehirli örümceklere kadar tüm bu hayvanları tehlikesizce nasıl yakalamayı başarmıştır? ayrıca 17 milyon hayvanın sığacağı büyüklükte bir gemiyi nasıl yapabilmiştir? dünyanın en kalabalık 2. şehri olan istanbulun nüfusu bile 13 milyonken 17 milyon canlının sığacağı büyüklükte devasa bir gemi nasıl olabilir? ve nuh peygamber her birinin farklı gıda ihtiyaçları olan 17 milyon hayvanı nasıl besleyebilmiştir?
45- hicr suresi 9. ayet şöyledir; şüphesiz bir uyarı ve öğüt (olan kuranı), biz indirdik biz. onu, mutlaka biz koruyacağız. bu ayette allah kuranı koruyacağını söylemektedir. peki hz. muhammedin vahiy katiplerine yazdırdığı ilk nüshalar neden korunmamış ve yok olup gitmişlerdir? hz. muhammedin sakalı, hırkası, sandaletleri bile günümüze kadar saklanabilmişken, allahın gönderdiği ve koruyacağına söz verdiği kuran-ı kerim neden günümüze kadar saklanamamıştır? neden kaynağını bilmediğimiz, sadece rivayetlere bağlı olarak bildiğimiz hz.muhammedin ölümünden sonra başkaları tarafından yazılan kuran-ı kerimin doğruluğuna inanmak zorundayız? kuran-ı kerimin yazılması araştırıldığı zaman şu bilgiler karşımıza çıkmaktadır; hz. peygamber okuma yazma bilmediği için, vahiy halinde inen ayetler hafızasına işlenip kalırdı. hz. muhammed de bunları unutmaz, yıllarca sonra tek hecesi fark etmeksizin aynını tekrarlardı. müslümanlar bu ayetleri ezberlerler, okuma yazmasını bilenler de yazılı haliyle tespit ederlerdi. zamanla vahyedilen (vahiy halinde inen) ayetler ezberlenirken, bunları ezberleyenler hafız diye tanımlanmışlardır. aradan zaman geçtikçe bu hafızlardan bazıları savaşlarda şehit düştüler, bazıları da ecelleriyle öldüler. bu durumda ayetleri ezbere bilenlerin sayısı azalmağa başlamıştı. papirüslere, kemik ve tahtalara, pişirilmiş tuğlalara, deri üzerine yazılmış sureleri bir arada toplamayı ilk düşünen halife ebubekir oldu. her sure kağıt, ya da kurutulup işlenmiş deri üzerine yazılmaya başlandı. böylece kuranın ilk olarak bütün halinde yazılı şekli ortaya çıktı ve buna sayfalar anlamına gelen suhuf adı verildi. halife ebubekirin ölümünden sonraki halife ömer de aynı işi sürdürdü. belirli bir süre kuran nüshaları çok kişinin elinde suhuflar halinde kaldı. ömerden sonra halife olan osman, kuranın tek kitap olarak düzenlenmesini emretti. yazılı bütün nüshalar bir araya getirildi. incelemeler sonucu, ortada sadece beş adet güvenilir nüsha olduğu anlaşıldı. görevlendirilen özel bir kurul karşılaştırmaları, düzeltmeleri yaparak, her türlü kuşkudan uzak, kesin bir nüshayı meydana getirdi. elde edilen nüsha hattatlar tarafından yazılarak çoğaltıldı. doğruluğundan şüphe edilen öteki nüshaların hepsi ortadan kaldırıldı. (kaynak: http://www.birdunyabilgi.org/ i-kerim-nasil-yazildi) araştırınca da görülmektedir ki, bir dönem birkaç farklı kuran meydana çıkmış, o dönemin bazı insanları tarafından aralarından doğru olduklarına inandıkları birisi seçilmiş, diğer nüshalar imha edilmiştir. bu kişiler hangi nüshanın doğru olduğunu nereden bilmişlerdir? allahdan onlara hangisinin doğru olduğu hakkında vahiy mi gelmiştir? allah koruyacağına söz verdiği kuranın değişik kopyalarının çıkmasına müsaade ederek, ve ilk yazılan nüshalarının günümüze ulaşmamasını sağlayarak neden inananları şüpheye düşürmektedir? insan bunları düşündüğü ve şüpheye düştüğü için günaha mı girer? ve allah daha önce gönderdiği zebur, tevrat ve incili neden korumamıştır? bu kitapların insanlar tarafından değiştirileceğini bilmemekte midir? neden yüzyıllarca insanların değiştirilmiş kitaplara inanmasına müsaade etmiştir?
46- enam suresi 38. ayette kuranı kerim hakkında şu sözler geçer; biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. ancak orucu nelerin bozduğu, nasıl namaz kılınacağı, neyin helal neyin haram olduğu gibi çok önemli konular ve buna benzer yüzlerce şeyin nasıl yapılacağı kuran da yazılmamış, hadislerle, rivayetlerle açıklanmıştır. hatta bundan dolayı mezhep ayrılıkları oluşmuştur. hangi mezhebin doğru olduğunu nereden bilebiliriz? allah hiçbir şeyi eksik bırakmadık dediği kuran da neden bir çok şeyi açıklamamıştır? tek güvenilir kaynak olarak gördüğümüz kuranı kerimde açıklanmayan konuları araştırmak için başvurduğumuz, hadislerin, hocaların hangilerinin doğru olduğuna nasıl karar verebiliriz? allah neden çoğu şeyi eksik bırakarak mezhep ayrılıklarının oluşmasına neden olmuştur?
47- enam suresi 92. ayet şöyledir; bu, indirdiğimiz mübarek bir kitaptır, kendinden öncekileri doğrulayıp onaylayandır. (bunu, sana) şehirlerin merkezi olan (mekkedekileri) ve çevresindekileri uyarman için (gönderdik). ahirete iman edenler, onlar namazlarına dikkat ederler. kuran-ı kerim ve hz. muhammed sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için mi gönderilmiştir? eğer öyle değilse neden bu ayette tüm dünyadakileri uyarman için değilde mekke ve çevresindekileri uyarman için diye yazmaktadır? ve gene sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için gönderilmediyse neden hz. muhammed tüm dünyayı dolaşıp kuranı tüm dünya insanlarına tebliğ etmemiştir?
48- enam suresi 162, 163. ayetler şöyledir; de ki: benim namazım, ibadetlerim, hayatım, ölümüm alemlerin rabbi olan allahındır. onun ortağı yoktur. ben, bununla emronuldum ve ben, allaha boyun eğip teslim olanların ilkiyim. bu ayetlerde söylenene göre hz. muhammed allaha boyun eğip teslim olan ilk kişidir. peki ondan önce gelen peygamberler allaha boyun eğmemişler midir?
49- saffat suresi 6. ayet şöyledir; muhakkak ki biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. dünyadan milyonlarca kat büyük olan yıldızlar süs için mi yaratılmıştır? ve yakın gök diye bahsedilen yer neresidir? bizden miyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızlar yakın gök de midir?
50- lokman suresi 10. ayet şöyledir; (o) görmekte olduğunuz gökleri direksiz yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti, onda her tür hayvanı üretip yaydı. gökyüzünden bir su indirdik ve (onunla) orada her faydalı bitkiden çifter çifter bitirdik. bu ayette konuşan kimdir? bu ayet allahın ağzından mı yazılmıştır, yoksa hz. muhammedin ağzından mı yazılmıştır? ve gene ayette sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti denmektedir, ancak günümüzde dünyanın farklı yerlerinde her gün depremler meydana gelmektedir, yeryüzü sürekli sarsılmaktadır, bizi sarsmaması için dikilen dağlar işlevini yerine getirememekte midir?
51- zümer suresi 6. ayette size hayvanlardan sekiz çift indirdi. denmektedir. allah bize sadece sekiz çift hayvan mı indirmiştir? o zaman diğer binlerce hayvan türünü kim indirmiştir?
52- zümer suresi 10. ayet şöyledir; de ki: ey iman eden kullarım! rabbinizden takva ile korunun. bu dünyada iyilik yapanlara, bir iyilik vardır. allahın yarattığı yeryüzü, geniştir. sadece sabredenlere sevapları sonsuz ödenir. bu ayette hz. muhammed insanlara ey iman eden kullarım! demektedir. insanlar hz. muhammedin kulları mıdır? bu ayet neden sadece allaha kulluk edin. sözleriyle çelişir?
53- fussilet suresi 9,10,11 ve 12. ayetler şöyledir; 9- de ki: siz gerçekten, yeryüzünü iki günde yaratanı inkar edip duracak, hâlâ ona ortaklar koşacak mısınız? o, bütün alemlerin rabbidir. 10- hem orada, onun üstünde dağlar yaptı, arayanlar için eşit olmak üzere orada yaşayanların azıklarını belirledi. (bütün bunlar) dört günde (oldu). 11- sonra, o bir duman iken, göğe yöneldi. ona ve yeryüzüne, haydi, ikiniz de ister istemez gelin! dedi. isteye isteye geldik! dediler. 12- bu şekilde onları iki günde, yedi gök olmak üzere yerine koydu, her göğe de işini (kendisinde nelerin meydana geleceğini) vahiy etti. yakın göğü, kandillerle donattık ve koruduk. işte bütün bunlar, o çok güçlü olan ve her şeyi bilenin belirlemesi ile olmaktadır. bu ayetlere göre iki günde yeryüzü yaratılmıştır, dört günde yeryüzünde dağlar yapılmış ve arayanların azıkları eşit olarak dağıtılmıştır, iki günde de yedi gök olmak üzere gökler yaratılmıştır, yani toplamda evren 8 günde yaratılmıştır. ancak araf suresi 54. ayet, hud suresi 7. ayet, yunus suresi 3. ayet, furkan suresi 59. ayet, secde suresi 4. ayet, kaf suresi 38. ayet ve, hadid suresi 4. ayette evrenin 6 günde yaratıldığı söylenmektedir. bunların hangisi doğrudur? evren kaç günde yaratılmıştır? ve gene fussilet suresi 12. ayette konuşan hz. muhammed midir yoksa allah mıdır?
54- fussilet suresi 44. ayet şöyledir; eğer onu yabancı dilde bir kuran yapsaydık, ayetleri açıklansaydı ya! araba, acemce(farsça) (yabancı dilde) bir kuran mı? diyeceklerdi. de ki: o iman edenler için bir rehber ve şifacıdır. iman etmeyenlerin ise, kulaklarında bir ağırlık vardır. o, onlara karşı körlüktür. (bu kuran), onlara uzak bir yerden bağırılıyormuş (gibi gelir). bu ayette allah kuranı arapça indirmesinin sebebini, araba arapça bir kuran indirdiği şeklinde açıklamaktadır. başka bir dilde indirseydik araba yabancı dilde bir kuran mı? şeklinde sorular sorulacağı için arapça indirildiği söylenmektedir. peki aynı soruyu günümüz insanları sormaz mı? türke arapça bir kuran mı? japona arapça bir kuran mı? hinduya arapça bir kuran mı? şeklinde sorular sorulmaz mı? allah kuranı araplara arapça indirmiştir. peki neden türklere türkçe, ya da fransızlara fransızca bir kuran indirmemiştir?
Ganimetler zamanin ganimetleri ve rab onlari dinin yayilmasi konusunda esir edilen dusman kafirlerden alinip peygamberimizin kullanmasini istiyor. Cihat bu yüzden vardir o hem bir savas hemde sonucunda alinan ganimetlerin helâl sekilde ve yerinde kullanilmasi icin alinmistir. Ve peygamber (sav) o ganimetleri asla kendi cikarlarina göre kullanmamıs, islam ordusunun ve halkin selameti icin kullanmistir.
Not: hep diyorum, bilmedigin b.ku git mektebinde oku andaval.
not2: bunlara saygi gösterenin hosgorusune tukureyim!
benim anlayamadığım şey saygı duymayı unutmanın ne manası var? inanmamak dalga geçmeyi beraberinde getirmez. ben günah çıkarmaya inanmıyorum. bununla dalga geçersem mizah mı yaparım? din insanın içindedir. sende yoksa bu dalga geçmen saygı duymaman için bir gerekçe değil olamaz. saygı insansal bir ahlak meselesidir. bu yoksa eyvallah.
ayetin tercümesi;
1 -Sana, savaşın bahşişlerinden; artı kazançlarından soruyorlar. De ki: Enfâl/savaş bahşişleri; artı kazançları, Allah ve Elçisi/ kamu içindir. Onun için siz, mü‟minler iseniz, Allah'ın koruması altına girin, birbirinizle aranızı düzeltin ve de Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin.
hayatının sonuna kadar tek göz oda denebilecek bir evde yaşamış bir adam. hatta mezar yeri de aynı evin bir odası. Bu büyük devrimi mal mülk için yaptı demek için sadece gerizekalı olmak yetmez aynı zamanda salakça -ayağı yere basmayacak şekilde- bir kötü niyet de lazım.
dört kadın durumu yüzünden ahiretini mahveden yazarların sorması gereken sorudur. erkeğin aşırı bir zevke düşkünlüğü her erkek tarafından bilinmektedir. böyle yaratılmışız. kaldı ki herkes gitsin dört kadın alsın denmiyor. sorunu olan hormonları abartılı olan kişi kapısından, karısının ailesinden izin aldıktan sonra eşler arasında maddi adeleti sağlayınca ve eşler arası sevgi adaletsizliğine girmeksizin evlenebilir. bunları yerine getirmek demek ölme eşeğim ö
Islami herkes kafasina göre yorumluyor ama yanlış.
Müslümanlar ne katil ne de kadin düşmanı. Sizin söylediğiniz o adamlar canavar, hani şu muslumaniz diyip asip kesenler. Allah onlarin belasını versin.
Onlar çok yanlış tanımış bu dini, ve onlar yüzünden adimiz kirleniyor, bu üzücü.
Bunca yıllık öğretmenim böyle sınav görmedim!
Soruların amacı bariz sınıfta bırakmak.
Din alimi mi bu çocuklar?
Yanıt için bir peygambere hatta direk yaradana ihtiyaç duyulan sorulardır.
karamsar, melankolik, nihilist anlayışlı müslümanların islam'ı ve müslümanları "karanlığın kendisi " olarak yorumlayıp, ışığı göremeyen kafayla absürdizm bataklığına batmış olduklarını gösteren başlık.
bugüne kadar eline ilmihal almamış ve bu soruları gerek kitaplardan gerekse o beğenmedikleri alimlerden öğrenmeye çalışmamış adamların sosyal medyada kendilerini tatmin edici cevaplar araması epey komik geliyor bana.
sizin cevaplarınızın hepsi kitaplarda ve alimlerde arkadaşlar. siz de biliyorsunuz buradan bir cacık çıkmayacağını, "aa, cahiller işte, kendi dinlerini bilmiyorlar" demek için burada uğraşıp duruyorsunuz. bizim bu provokasyon kokan hareketlere karnımız tok bilesiniz.
tembelliğe bu kadar alışmayın, sorduğunuz soruların cevabını arayıp bulamadığınız kaynakları tek tek bana mesaj yoluyla bildirin size yeni kaynaklar önereyim, bu işte ön yargı olmaz doğruyu istiyorsan herkesten faydalanacaksın. ben bile hiç sevmediğim halde said-i nursi'ye bakıyorsam siz de bakarsınız.
2milyon filistinli icin yaygara koparan müslüman ama 100milyon türkmene zülüm edildiginde (cin den rusyaya kadar, azerbaycan, ermenistan, bulgaristandan balkanlara kadar)neden yaygara koparmiyor, tabiki filistinlerde din kardesimiz ama digerleri niye unutuluyor..
isa incil'de benden sonra gelecek olanlar hırsız ve yalancılardır, kanmayın; sadece ikinci gelişimi bekleyin dediği için mi incil'in değiştirildiği saplantısına takılıyorsunuz?
hızı alamayıp son yıllarda tevrat'ın da değiştirildiğini pompalayıp ceylan derisine yazılmış bir kitabın asla değişmediğine inanıyorsunuz. allah kendi kelamını korur sözünün kurandaki halini kabul ediyor da neden diğer kitaplardakini kabul etmiyorsunuz?
helal fuhuş kasedini neden ortadan kaldırdınız? adam kuran okuyarak hatunu fikfikleyecek kadar sömürülen bir dini düzeltmek yerine neden hır gür çıkarıyorsunuz?
bizim neden ibadet etme zorunluluğmuz var bu dünyaya gelmeyi biz seçmedik ben neden bu kurallara uymak zorundayım neden uymadığım için cezalandırılacam?