Eskiden " Allah kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi? " sorusu vardı şimdi buna döndük galiba.
Kendi düşüncemi söyleyecek olursam bunun cevabı evet ya da hayır değildir. Mutlak güç ve varolma özelliğinde olan bir kavram için ölüm yada yok olma kavramları bunun karşısında absürd kalır.
Dini içine katmadan şu soruya benziyor.
"Hiç bitmeyen bir elma sepetindeki tüm elmaları yersem kaç elma kalır?"
Olay burada ki gibi. Mutlak olma kavramın karşısına koyduğun her bitebilme ihtimali aslında etkisiz bir eleman.
Müslüman mıyım tam bilmiyorum fakat bu soru bir paradoks değildir. Evrenin, zamanın ve bilinenlerin dışında olan bir varlığa insani özellikler yüklenemez ölü ya da diri gibi sıfatlar bu varlığa aykırıdır.
3 boyutlu evrene 4 boyutlu bir şeyi sokmak gibi, yarım yamalak bir durum ortaya çıkar.
Asıl soru: yaşamı yaratan biri yaşıyor mudur olmalı.
allahın sıfat ve isimlerini anlamamaktan kaynaklı paradoks zannedilen sorulardır.
ilk tanımı görmüyorum ama kesin şunlardan birisidir.
"allah kendinden başka allah yaratabilir mi?"
"bizi allah yarattı ise allah'ı kim yarattı?"
"allah kendinden büyük taş yaratabilir mi?"
"allah herşeyi yapabiliyorsa kendisini de yok edebilir mi?"
" Rableri tarafından gösterilen doğru yol üzerinde olanlar ancak onlardır ve kurtuluşa erenler de yalnızca onlardır. Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır."
Bakara suresi 5, 6 ve 7. ayetler.
Kalbin mühürlenmesinden maksat, kalbin küfür ve isyanla katılaşması ve kararması haliyle imanı kabul edemez hale gelmesidir.
Eğer her kâfirin veya her müşrikin kalbi allah tarafından mühürlü olsaydı, Sahabenin çoğu ve bugün müslümanlığa geçen diğer dinlere mensup insanlar hidayete kavuşamazdı.
insanlar Allah’a ulaşmak istediğinde Allah onlara karşılık verir ve doğru yoluna alır. istemeyen bir insan zaten doğru yolu bulamaz, Allah ona yol göstermez.
Burada bütün sorumluluk insana aittir.
Kaderci bir anlayış islam'ın imtihan dünyası kavramına terstir.
"Yoksa Mûsâ’nın ve ahde vefa örneği ibrâhim’in sahifelerinde bulunan şu hususlardan haberi yok mu?
Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.
insan ancak çabasının sonucunu elde eder.
Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
Bu soruların kesin cevabı senin bu soruyu oluştururken ki algı sınırların hiçbir zaman o soruyu cevaplamak için yeterli olamıyacağıdır bu soruda da Allah'ı insani vasıflara (ölmek, doğmak vs...) ilişki kurdurma hatası var yani soru hatalı. Ve son olarak;
“Problemlerimizi, onları yarattığımız andaki gibi düşünerek çözemeyiz.”
