hristiyanlara bakın bir de. onlarda da manyak tipler var, ama en azından bunu din için yaptıklarını söylemiyorlar. müslümanlarda bir sorun var demek ki.
matematik hocası üzerinden matematiği yargılamak gibi bişidir. matematik hocası , yalapşap okulu bitirip öğretmen olayım da yatarak para kazanayım demiş olabilir ve bunu öğrencilerine yansıtabilir. haliyle öğrencilerde matematiğe karsı bir antipati besleyip derslerden çakabilir ve hatta matematiğe sövebilirler fakat matematiğin suçu ne? yanlış insanların doğru bilgileri temsil etmeye çalışmasıdır problem. ve nesli bozmaları...
gene islam süper müslümanlar kötü goygoyu. halen daha anlatmadık arkadaş, 14, 15 yy da bir iki öne çıktılar diye her zaman onu kullanıyorlar. ona bakarsan roma da pagan döneminde mükemeldi o zaman gidip mitolojiye tapalım. bu mu kafa?
çağ değişiyor arkadaş, 21. yy dasın ve senin çağ dışı dinin bu çağın gerisinde kalmış. müslümanlar da bunun yansıması. eskinden islam sorun değildi dediğin eskinden ne sorundu ki?
kölelik desen vardı, din uğruna savaş desen vardı, idam desen vardı, kafa kesmek desen vardı. daha bir sürü pislik vardı ve bunlar gayet olağan da görülüyordu.
ama bugüne bakacaksın ve çağ üstünden olayları değerlendireceksin. işinize gelince muhammed 9 yaşında kızla evlendi ama o zaman çağ buydu diyorsunuz. ee şimdi de çağ bu ve buna uymayıp çağın gerisinde kalınca gidip böyle ütopik masallara inanmanın bir anlamı yoktur.
islamla ilerlemek veya yükselmek palavradır, kimse geriye giderek yükselmemştir. yeni çağı iyi analiz edip yeni değerlerle onla uyumlu hale gelmeliyiz.
mesela cihad neden terör oldu hiç düşündünüz mü?
çünkü önceden din için insan öldürmek sorun değildi. bugün bu sorun ve bunu sağlayan din yok olmadığı sürece bu müslümanları süründürmeye devam edecek.
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
ziya paşa
beytinin gösterdiği doğrultuda bakılırsa ne kadar haklı bir tutum olduğu ortaya çıkan tutumdur.
islam'ın eseri müslümanlardır elbette...
not-1: beyitteki "kişi" ve "şahıs", başlık açısından, "ideoloji", "inanç", "görüş" olarak anlaşılmalıdır haliyle...
not-2: bize "müslüman" diye 1400 yıl önce yaşamış ve de haklarında yalan yanlış bir çok aktarım yapılmış insanları gösterenler bilsinler ki yutturamazlar. bir kere, siz neye inanırsanız inanın, o kişilerin örnek hayatlar yaşamadığını biliyoruz. hem tutun ki örnek hayatlar yaşamış olsunlar, bize ne? öyle bile olsa şimdiki müslümanların hali islam'ın zamanın etkisine dayanamadığının göstergesi değil midir?
Müslüman olmayan insanların Müslümanlığı kötü göstermek için onu uygulamayan insanlara bakıp kötüleme yöntemidir. işlerine gelmediği için gerçeğine yani Kur'an'a peygamberimizin (sav) sünnetine o dönemdeki insanların yaşayışlarına bakmıyorlar da yanlış yapana bakıp laf atıyorlar. işinize geldiği gibi davranmayın gerçekleri kabullenmek gerek zaten ahirette kabul etmiş olacaksınız bu dünyada kabul edip geçmişe tövbe edin ki umulur ki af edilirsiniz.
inanmayan bir insan olarak söylüyorum, doğal olandır ama doğru olmayandır.
insanlar çoğu zaman savundukları düşünce ve inançlarına göre yaşamazlar. misal herkes bir insana kolay kolay güvenilmemesi gerektiğini bilir ama çoğusu da iyi niyetli bir tavra tav olurlar hemen. Yani müslümanlar aslında islam'ın hoşgörü dini olduğunu söylerler ama birçoğu başı açık birini gördüğünde ya da sevgilisiyle el ele dolaşan bir kız gördüğünde cübbeli ahmet'in capsindeki "yanacaksın" bakışları atarlar Veya düşünürler. Benim kendi dayım abdestli namazlı ama ev yapımı olmayan malları doğal diyerek daha pahalıya satıyor. sami yusuf ya da yusuf islam, ikisinden biri "islam'dan önce müslümanlarla tanışsaydım, müslüman olmazdım." Demiş mesela. Ama şimdi bunlara bakarak islam kötüdür demek doğru olmaz. Önemli olan o ideoloji, o din sana ne katacak bunu bilmektir. insanlara çok aldırış etmemek lazım.
Bazılarının " islam guclenınce etrafındaki lere saldırdı" diye onları eleştirdiği, müslümanların koyun olmasını,sinirleri alınmış etkiye tepki vermeyen et parçası olmasını istediği meseledir. Peygamber öldüğü zaman onun cesedini gömmeden taht kavgası olmamıştır. Herşeyde olduğu gibi bunuda farklı yerlerinden anlama. O hareket ümmeti başsız bırakmamak içindir. Taht kavgası olmuş olsaydı tamda peygamber in vefat etmiş olduğu bir zaman da bunun sanu gelmezdi.
Bu zihniyet işine geldimi hadis kullıyatunda kuranla çelişen hadisi sahih diye bize dayar. Ama kur anla özdeşleşmiş olan sahabenin ıcındende münferit meseleleri çarpıtarak verir.
Cennetle mujdelenme " artık sen ne yaparsan yap cennetlıksın" demek değildir. Bu hal üstüne yaşarsan ve ölürsen cennetlik sin demektir.
Islamı eleştirenler önce kendilerine, savundukları ideoloji lerin hayata uygulanmasına baksınlar. Ulan yobazlar ortadoğu da milyonlarca kanı amerika, israil ve müttefik leri dokmedımı. Adamlar ı devletsiz başsız bırakıp karılarına tecavüz edip çocuklar ını oldurmedımı? Sonrada aralarına nifak sokup fitneye dusurmedımı? Aha şuan içinizdeki ırkçılık hastalığının yüzünden 50 000 ınsanımız öldü. Siz nasıl ki bu tuzağa dusmussenız onlarda mezhep tuzağına düştüler. Harbiden bu yobazlar haçlı seferlerini, birinci Dünya savaşını yönetenleri, Rus komünist leri hiç elestırmezler. Bu yobazlar müslüman ne tepki veriyor onu dıllendırırler.
Ulan yobaz, ataların müslüman olmasaydı, senin gibi korkak bir ateist olsaydı evet kan dokulmezdı. Ama sende şu an ki eli öpülesi anne ve babaya sahip olamazdın.
Bir görüşü eleştirirken önce kendi görüşün ün akıbetıne bak sonra islama saldır.
ehli iman şeytanlardan korkmaz. müminlere az evvel saftirik yobaz deyip te, asli fikriyatı şeytanın fikriyatı olduğu meydana çıkınca --mümin diyenler-- den ise ise hiç korkmaz. neyse şeytana devam edelim konuyu bölmeyelim lütfen..
Şeytan yüzüstü bırakır;
Şeytan, insanları harekete geçirir, ama onları yarı yolda bırakır, hem de yüzüstü bir şekilde…
Kur’an’da bunun bir örneğini Bedir Savaşı anlatılırken görürüz. Şöyle ki:
insanları saptırmak için her türlü fırsatı değerlendiren şeytan, Bedir Savaşı’nda da iş başındadır:
“O zaman şeytan, onların (Mekke müşriklerinin) yaptıklarını allayıp, pullayıp şöyle demişti: ‘Bugün, insanlardan size galip gelecek kimse yoktur. Ben de size muhakkak yardımcıyım.’ Fakat iki ordu karşı karşıya görününce, arkasını dönüp kaçarak dedi: ‘Ben kesinlikle sizden uzağım. Çünkü ben, sizin göremeyeceğiniz şeyleri (melekleri) görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah’ın azabı çok şiddetlidir.’“ (Enfal Suresi, 48)
Ayetlerin açıklaması olarak, “Şeytan, Bedir Savaşı öncesi Süraka b. Malik şeklinde görülerek, Mekkelileri savaşa teşvik etti” şeklinde bazı rivayetler vardır. Bu, adı geçen şahsın şeytandan aldığı ilhamla bunları söylemesi anlamında olabilir.
Ayrıca, şeytanın böyle vesvese vermesi için illa bir şahıs suretinde görülmesi lazım gelmediği unutulmamalıdır. Dolayısıyla Mekke müşriklerini aldatmasını, diğer insanları aldatması şeklinde değerlendirebiliriz. Şeytan, müşrikleri havalandırmış, gururlandırmış, melekler ordusunu görünce de, korkup kaçmıştır. Şeytanın bir katile adam öldürtmesi, bir hırsıza mal çaldırmasıyla, Bedir Savaşı öncesi müşriklere “Bugün kimse sizi yenemez...” şeklinde onları gurura sevk etmesi arasında herhangi bir fark söz konusu değildir.
Şeytanın insanı yüz üstü bırakması konusunda Kur’ân-ı Kerim şöyle der:
“Tıpkı şeytanın meseli gibi ki, hani insana ‘küfret’ dedi de, o insan küfredince ‘Ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbı olan Allah’tan korkarım’ dedi.” (Haşr Suresi, 16)
Ayet, iniş sebebi itibariyle Medine münafıklarının Beni Nadir Yahudilerini savaşa teşvikleriyle alakalıdır. “Yemin ederiz, eğer siz çıkarılırsanız biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye itaat etmeyiz. Şayet sizinle savaşılırsa, muhakkak size yardım ederiz” demişler, fakat savaş patlak verince onları yüzüstü bırakıvermişlerdir. (Haşr Suresi, 11-12)
işte şeytanın hali de böyledir. insanı kötülüğe teşvik eder. Bunu yaparken de insanın hayrını istiyormuş gibi davranır. Fakat o insanı küfre atınca, artık ondan teberri eder, yüz çevirir.
Çoğu âlime göre bu teberri kıyamet gününde olacaktır. Zahire uygun olan da budur.
Bazı âlimler ise, şeytanı iblis, ayette bildirilen insanı ise, Ebu Cehil olarak açıklamışlardır. Ebu Cehl’in, şeytanın aldatmasına kurban gidenlerden olduğunda tereddüt yoksa da, ayette bu hususi manaya kesin bir delalet olmadığı aşikârdır.
Esasen din bir imtihandır. Elmas gibi ulvi ruhlarla, kömür gibi süfli ruhların birbirinden ayrılması gerekir. Bu ayrışma ameliyesi için şeytan ve ekibine görev düşmektedir.
kimi müminlerin aslında ne kadar haklı bir tutum olduğuna dair kanıtları görüp, "cevab" veremez hale düşünce, plağı değiştirip "şeytana kanmayın, aşırı şüpheci olmayın" tezleriyle karşı çıktıkları haklı tutumdur.
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
ziya paşa
islam'ın eseri de müslümanlardır elbette...
not: beyitteki "kişi" ve "şahıs", başlık açısından, "ideoloji", "inanç", "görüş" olarak anlaşılmalıdır haliyle...
müslümanlar üzerinden islamı yargılayan bu şeytani insanlar yine şöyle yapar:
Şeytan değer ölçülerini alt üst eder.
Rahmanın ve şeytanın değer ölçüleri birbirine zıttır. Bundan dolayı şeytan değer ölçülerini alt üst etmek ister, harama helal, helale haram hükmü verir.
Mesela, Hak dine inanmak ve ona göre yaşamak insanın tabiatında vardır. Ama şeytan ve yandaşlarına göre “Din bir afyondur, insanları uyuşturur, miskinleştirir.”
ilahi bir hüküm olarak içki “Şeytanın amelinden bir pisliktir.” Ama şeytana göre içki hayatın bir parçasıdır. Hatta şeytana köle olanlar nezdinde içki “Medeniyetin bir lazımıdır. içki içmeyen biri çağdaş olamaz.”
ilahi bir hüküm olarak rüşvet almak yasaktır, günahtır. Ama şeytana göre rüşvet almamak bir enayiliktir.
Bundan dolayı şu dua, ümmetin meşhur dualarından biri olmuştur:
“Allah’ım bize hakkı hak olarak göster, ona tabi olmakla rızıklandır.
Bâtılı da bâtıl olarak göster, ondan kaçınmakla rızıklandır.”
müslümanların üzerinden islamı yargılayan insanlar,
Şeytan gibi yaldızlı sözler söyler.
Şeytan, insanları aldatmak için yaldızlı sözler söyler. Kur’an bunu şöyle bildirir:
“Biz böylece, her peygambere ins ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için yaldızlı sözlerle vesvese verirler.
Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak.
Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalpleri, o yaldızlı söze kansın, ondan hoşlansın ve işledikleri suçları işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar.” (En’am Suresi, 112-113)
Peygamber insanları Allah’a davet ederken, ins ve cin şeytanları bir kısım yaldızlı sözlerle insanları o yol hakkında şüpheye düşürüp dinden soğutmak isterler. Mesela, şöyle derler:
-islam dini hak bir din ise Müslümanlar yüzyıllardır ekonomik yönden neden perişan haldeler?
-Falanca namaz kılıyor ama ahlakı bozuk. Demek ki din bunlara güzel ahlak vermiyor!
-içki neden haram olsun ki? Üzümü Allah yaratmışsa, ondan yapılan şarabın da helal olması gerekmez mi?
Böyle yaldızlı sözler, nice insanın islam dinine şüpheyle bakmasına neden olur ve onların islam’dan yararlanmalarının önüne geçer. Hâlbuki tüm bu soruların çok net cevapları vardır. Ama bunlar bilinmeyince insanlar şeytanın vesveselerine aldanabilmektedirler.
yine aynı konu üzerinde unutulan hatırlatılması gereken bir mevzu var. o da şeytan. bazı insanlar şeytani bir kişiliğe sahiptirler.
şeytanın avukatıdır onlar.
Şeytan, “tarafsızlık” perdesi altında insanları dalalete sevk eder
insanlar eşya ve olaylar karşısında ya objektif veya sübjektif tavır sergilerler. Sübjektiflik ve objektiflik, diğer bir deyimle öznellik ve nesnellik birbirine karşıt kavramlardır. Objektiflik, eşya ve olayları olmasını özlediğimiz gibi değil, gerçekte oldukları gibi görüp kabullenmektir. Sübjektiflik ise, verilen hükmün, varılan sonucun kişinin şahsiyet yapısına, özlemlerine, değer yargılarına göre olması, bu ölçülere göre değerlendirilmesi ve eşyanın özellikleriyle ilgisi bulunmamasıdır.
Bu tarif açısından baktığımızda, “objektif olmak güzel, sübjektif olmak ise çirkindir” diyebiliriz. Ama şeytan, bir kısım insanları “objektiflik damarından” yakalar. Mesela, islam’a inanan, ama felsefi araştırmalar da yapan birine şöyle der:
“Sen islam’ı bir bütün olarak kabul ettin, ya islam dini gerçekte Allah’ın dini değilse? Niçin hiç şüpheyle bakmıyorsun? Bilimsel bakış şüpheyi gerekli kılar! Senin gibi aydın birisi böyle gözü kapalı hemen kabul etmemeli!”
Bu şeytanî vesveseye karşı şu gibi esasları bilmekte yarar vardır:
- Bedihi, yani son derece açık meselelerde şüphe etmek, bir aşırılıktır.
- Her şeye, hatta en bedihî şeylere bile şüpheyle bakmak nasıl bir aşırılıksa, şüpheye hiç yer vermemek de bir başka aşırılıktır. Özellikle, ilmi gerçeklerin ortaya çıkmasında metodik bir şüphenin özel bir önemi vardır. Böyle bir şüphe, insanı tahkike sevk eder, körü körüne kabulden kurtarır.
-Şüphe, gaye değil, gerçeği bulmak ve yakînî bilgiye ulaşmak için bir vasıta olmalıdır.
-Bazen tarafsız olmak, bertaraf olmayı netice verir. Bir insan kendi tapulu evi hakkında “Bu ev benim ama, aslında benim olmayabilir de” demez. Dediği zaman evinden olur. Onun gibi, inanmış olduğu meselelerde “Aslında böyle olmayabilir” ihtimaliyle aşırı şüpheye düşmek, kendisini zamanla “böyle değil” neticesine vardırabilir.
türkiye de kullanılan bir deyimdir. islamı müslümanlar üzerinden yargılamayınmış kimin üzerinden yargılayalım? yahudiler mi? yoksa hristiyan mı? ya da budizler mi?
birde gerçek islamı yaşayan kaç kişi var ki derler.. milattan öncesinden, kalma leş gibi ter kokan, ayağında takunya, döşüne kadar sakalları uzatmış adamlar mı? gerçek islamı yansıtıyor?
genele bakarak yapılmasına saygı duyduğum eylemdir-genel öyle ise tabi-. isteyen azınlığa, çoğunluğa, örnek aldığı bir kişiye yada kendine bakabilir. insanların belli bir kesimi olduğu yada olmaya çalıştığı kişiden memnunsa doğru yolda olduğunu düşünür. bu durum teröristler için de geçerlidir, kendi halinde insan için de. benim düşüncelerim bu şekildedir.
not: islam'ın bir sonuç değil, bir yol olduğunu düşünüyorum.
bir kere o asr-ı saadet masallarını geçeceksin... güçlenince etrafında saldırmadığı kabile, dökmediği kan bırakmayanların halinin iyi olduğuna ancak malum zihniyet inanır... yine de gönülleri olsun diye asr-ı saadet denilen dönemde her şeyin güllük gülistanlık olduğunu kabul edelim ve de verilen örneğe dönelim.
ali'nin "yanımda siz varsınız" dedikleri kimlerdir? bir çoğu peygamber dönemini görmüş sahabeler! kalanların hepsi ise tabiun; yani sahabeleri görüp, onları örnek alan kişiler... peki sahabeler dahil bu kişiler ne yaptılar? birbirlerine düştüler!.. ali - ayşe + zübeyr + talha savaşları, ali - muaviye savaşları, daha önce osman'ın öldürülmesi... yahu bunlar daha peygamberin cenazesi ortadayken, gömmeyi bile beklemeden iktidar kavgasına başlamadılar mı? makamları ve devlet hazinesini akrabalarına peşkeş çeken ama yaşarken cennetle müjdelenmiş olan halife kimdi?
demek ki ekseriyeti peygamberi görmüş, bazıları yaşarken cennetle müjdelenmiş kişilerin islam'dan anladığı buymuş!..
ey yobazlar, islam hakkında bir kanaate ulaşmak için sizin halinize bakmaya hiç lüzum yok. din büyüğü saydığınız bu kişilerin haline bakmak da yeterli fikir veriyor.
diğer taraftan, malum, ehl'i sünnet ve'l cemaat akidesine göre islam'da sahabelerin ve tabiunun dereceleri pek yüksektir. günümüz müslümanlarının o derecelere varması zordur. durum böyleyken, yani islam'ın dereceleri bu kadar yüksek kişiler üzerindeki etkisi bu kadarken, sizler ne cüretle onlardan daha iyi anlayıp, daha iyisini başarabileceğinizi iddia ediyorsunuz a saftirik yobazlar?
o halde islamı eleştiren güruh asr-ı saadete bi baksın bakalım islam nasıl yaşanmış.
--bir gün imam hz. ali nin sohbet meslisinde bir adam kalkıp dedi ki: ya ali nedir bu senin zamanında ki karışıkılıklar, fitneler, savaşlar, akan kan v.s. sen nasıl bir idarecisin ? (sözde imamı küçük düşürecek aklı sıra)
--imam hz ali efendimiz sukunetle ona şöyle cevap verir. hz peygamber (s.a.s.) sağken, o varken o devletin başında iken yanında, hz ebubekir, hz ömer, hz osman ve ali (kendisini kastediyor) vardık. hz ebubekir halife olunca, yanında hz ömer, hz osman ve ali vardık. hz ömer halife olunca yanında, hz osman ve ali vardık. hz osman halife olunca yanında ali vardı.
--ali halife olunca yanında siz (!) varsınız. (ıraklıları kastediyor) (adam zokayı yutmuş balık gibi sustu kaldı)
bugün özellikle son 200 yıldır (tanzimatan beri) islam aleminin içinde bulunduğu mevcut durumun özellikle --islam dininden değil-- müslümanların gevşekliğinden ve serkeşliğinden kaynaklandığını, aklı başında tüm insanların bildiği gibi ---okumuş yazmış neyin ne olduğunu bilen bütün ateistlerde gayet iyi bilmektedirler.
--bakmayın siz onların islam düşmanlığı yaptıklarına. onlar fırsattan istifade yapmaktadırlar. yapsınlar. son gülen iyi güler.
--müslümanlar bu dünyada yaptıklarının karşılığını görmektedirler. allah müslümanları bir takım sıkıntılarla, sınamaktadır.
ta ki ahirete gidilene dek günahları dökülsün.
--ya dine saldıran ? burda bülbül gibi ötmek kolay mahşerde ağzına mühür vurulduğu zaman konuş bakalım. (!)