Dini saplantı, sürekli dünyayı araştırmayı günah görmek. Dünyanın en temel şeyleri olan resim ve müziği günah görmek. 40000 yıl önceki mağara adamları bile resim, müzik yapmış. Ve sorunun, bu saplantidan geldiğini görmeden aynı saplantidan daha fazla istemeleri. Sorunu, yeterince dindar olmamak sanmaları. Ve hiç bir haksızlığa karşı çıkmayıp sürekli kader deyip allaha havale etmek. Bu, hiç bir zaman hiç bir sorunu cozememistir.
Aklı, okumayı ve sorgulamayı bırakmış bir toplum olmalarıdır. insanlar düşünmeden inanmaya başlarlarsa sonu hüsran olur. Orta Çağ avrupası'nın mücadelesi bu skolastik düşünce ileydi. O zamanlarda islam medeniyeti parlıyordu ancak müslüman halkları yönetenler ve alimlerin çıkar elde etmek için güttüğü politikalar (çoğu emevilerden mirastır) yüzünden toplum felsefi ve bilimsel değer üretmekten yoksun hale gelmiştir. Beşik ulemalığı, takiyüddin rasathanesi'nin "meleklerin bacaklarına bakıyorlar!" Diye kapatılması çokça övülen Osmanlı'nın yanlış işlerine güzel bir örnektir.
Sonuçta tarihimizdir ve atalarımızdır. Ancak yanlışları söylemeden ve bunların günümüzdeki yankılarını teşhis edip çözmeden hiçbir şeyi düzeltemeyiz
çünkü çok kaderci olup ilimle pek uğraşmamalarından olabilir ayrıca da dinle ilgilenmekten, beş vakit namaz kılmaktan başka şeylere vakit ayıramıyor olabilir. ayrıca müslümanlar genelde dini şeylerle ilgilenirler bundan olabilir. Gelişmiş olmasını istemiyorlardır belki ülkenin ki avrupa'yı kötülemelerinden, avrupa medeniyetini kirlilikle kötülemelerinden de bu anlaşilabilir bence.
israil cumhurbaşkanını kodese attı, halen iktidarda olan başbakanı yıllardır yargılıyor, polis defalarca evini bastı, kendisini ve aile üyelerini sorguluyor. 1973 savaşında zafer kazandıkları halde başbakanı ve birçok asker ve bürokratı "mısır baskınını nasıl zamanında haber alamazsınız?" diye alaşağı ettiler.
islam ülkelerinde ilk dediğim konuda işlerin nasıl yürüdüğü malum.
ikinci konuda, mısır 1973 savaşını zafer günü olarak kutluyor, bizde kendi karargahında esir düşmeyi başaran genelkurmay başkanı milli savunma bakanı yapıldı, darbe girişimini haber alamayan mit başkanı da hala yerinde...
Hiç bilim filan diye saçmalamayın. Bilim sadece bir yan üründür. Esas olan gerçek bir devlet olup, gerçek bir devlet gibi davranmayı başarmaktır. Onun olmadığı yerde ne bilim olur, ne ticaret, ne de sanayi..
Musluman cografyaya neden islamiyetin gonderildigini irdelersek anlayabiliriz. Kokuşmuşluk.
Islamiyetin yukselme devri bittikten sonra biraz traşlansa da , pek çok kokuşmuş arap adetleri islam kisvesi altinda yeniden hayata uyarlanmistir.
Bu ülkelerin Yüksek-içerikli-Kültür (High-Context Culture) grubuna dahil olmasından mütevellit, özellikle bilgiyi alış, özümseme ve geri sunma noktalarında ciddi problem yaşadıkları yadsınmaz bir gerçek.
Genellikle iletişim ve öğrenme yöntemi; çoklu bilgi kaynaklarına dayanıyor. Yani bir bilgiyi teyit etmeden, diğer bilgiye geçiş yapılabiliyor.Bu da bilgiye dayalı, araştırmacı, sorgulayan bireylerin yetişmesine engel bir sistem yaratıyor. Bilgiyi özümseme, gerçek anlamda pekiştirme yok. Ezberci, dayatmacı bir öğrenme sistemi var. Düşünme şekli ise; genelden özele doğru ilerliyor.
Öğrenme, başkalarını modellerken gözlemleyerek ve sonra pratik yaparak gerçekleşiyor. Çoğunluğun inandığının doğruluk değeri var.
ortadoğu ve anadolu için konuşacak olursak eğer osmanlıdan kaynaklıdır. şöyle ki, osmanlı devletinin son dönemlerinde ekonomik ve siyasi olarak zayıf kalması, reformları kaçırması tebaasını eğitmesini ve kalkındırmasını mümkün kılmamıştır. bundan dolayı göreceli olarak geç yıkılan ve fiilen bitmiş bir imparatorluk altında yaşayan insanlar gelişemediler.
osmanlı yıkıldıktan sonra ise birçok müslüman ülke zaten farklı devletlerin sömürgesine girdi. yani durumun pek değiştiğini söyleyemeyiz, yine sistematik cahillik ve geri bırakılmış oldu kaderleri. bu zinciri bir tek türkiye kırmıştır. cumhuriyeti kendi mücadelesi ile kazanması ve ardından gelen inkılaplar bunu bir nebze sağlamıştır. lakin ulu önder atamızın vefatının ardından ve ikinci dünya savaşı vesilesi ile bunlar tamamına erdirilememiş, yarım kalmıştır. bu durum tabii olarak birçok zaaf yaratmış ve yine türkiyenin buradan yıpratılmasına sebebiyet vermiştir.
bu süreçleri avrupadaki birçok ülke bir şekilde doğal yollar ile yaşarken maalesef türkiye tepeden inme bir şekilde yaşamak durumunda kalmıştır. çünkü tebaanın bunu talep etmesi öncelikle o seviye sınırına ulaşmış olması gerekir, bizim cumhuriyet tarihimizde hiçbir dönemde böyle bir durum sözkonusu olmamıştır. burada eğer tepeden inen uygulanan inkılap doğru planlanmaz ve uygulamasında eksiklikler yaşanırsa başarısız olur ve neticelendirilemez. türkiyede yaşanan birçok problemin ana kaynağı budur. zaman zaman uygulanan değişim hareketlerinin tepeden inmesi, planlama ve stratejik hatalar ve uygulamadaki başarısızlık.