müslüman ülke türkiye nin bilim cahili genç nesli

entry1 galeri0
    1.
  1. bir toplumun Çöküşünü Üniversite
    Tercihlerinde izlemek

    gazete haberlerine göz
    atarken, üniversiteye giren öğrencilerin fizik,
    kimya, jeoloji, biyoloji gibi temel bilimleri
    hemen hiç tercih etmediklerini okudum. Bu, şu
    demektir: Toplumumuzdaki gençler, parazit
    olarak yaşamayı tercih etmekteler, zira tüm
    diğer üniversite branşlarının temsil ettiği
    meslekler bu tercih edilmeyenlerin ürettikleri
    bilgilere dayanır. Elinden cep telefonunu
    düşürmeyen zat, fizik olmadan bunu yapabilir
    miydi? Hastalandığında ilaç isteyen, güzelliğinin
    derdine düştüğü zaman makyaj malzemesi
    arayan, bulaşığını yıkarken deterjan kullanan,
    kimya olmadan bunları nasıl yapacak?
    Almanya bizden giden üzümlerin içindeki
    kimyasalları görünce ödü patlamış. Doğaya bu
    tür müdahalelerde doğru yolu bize biyolog
    olmadan kim gösterecek? Tarımda bir hastalık
    bazan bir ürünü öyle bir yok eder ki, o ürüne
    tekrar kavuşabilmek için tohumlarını veya
    fidanlarını başka yerlerden gidip almak gerekir.
    Bu tür işlerin ülkemizdeki diğer bitkilere zarar
    vermeden, hayvan dengesini bozmadan
    yapılmasına biyologsuz mu karar vereceğiz?
    Ya jeoloji? Su ararken jeoloji lazım, petrol veya
    gaz ararken jeoloji lâzım, yapı malzemesi
    ararken ve işletirken jeoloji lazım, baraj
    yaparken, maden çıkarırken, iklim
    değişmelerini izlerken, sele, heyelâna karşı
    tedbir alırken jeoloji lazım. Ya deprem???
    Bir ülke düşünün ki, yukarıda saydıklarımın
    hepsi konusunda kafa yormak zorunda ama
    gençleri jeolog olmak istemiyor. Onun yerine
    diyor ki, ben rahat rahat işyerimdeki masamda
    oturayım, birileri bunları benim için yapsın.
    Tabiî birileri bunları yapar. Ama bir gün gelir
    sizi de o koltuğunuzdan sepetler ve birden
    kendinizi onun hizmetkârı olarak buluverirsiniz.
    Muhterem hocam ve sevgili dostum Prof. Doğan
    Kuban yazılarında sürekli, cahiller ülkelerinin
    sömürge ülkeleri olduğunu işliyor ve bilhassa
    Müslüman dünyasındaki cehaletin altını çiziyor.
    Altı çizilen cehaletin en büyük kısmı işte bu
    fizik, kimya, biyoloji ve jeoloji cehaletidir. Buna
    içinde oturulan evi tanımama cehaleti de
    diyebiliriz, zira bu bilim dalları bize içinde
    yaşadığımız dünyayı tanıtan bilimlerdir.
    Bu cehalet, 1950 yılından beri körüklenen ve
    AKP iktidarıyla da artık şahlanan doğa bilimi
    düşmanlığının, onun yerine hayal âlemi olan
    dini ikame etme çabalarının neticesidir.
    Okulların tamamının imam hatip okulu
    yapılmasını isteyen milletvekillerimiz var. Yani
    bu zat milletimizi yedinci yüzyılda yaşamaya
    davet etmektedir!
    Sevgili okuyucularım, bilimle din bağdaşamaz.
    Zira bilim hakikatı sürekli arayan, din ise bunu
    bulduğunu iddia eden iki düşünce sistemidir.
    Tarih boyunca bilimle din hep çatışmış, hep
    sonunda dinin dediklerinin doğru olmadığı
    görülmüştür. Avrupa bunu ilk fark eden toplumu
    barındırdığı için yüzyıllarca dünyaya
    hükmetmiştir.
    Bilim gerçeği bulduğunu değil, yanlışı teşhis
    edip onu elediğini iddia eder.
    Evrim kuramını ele alalım: Bilim kutsal
    kitaplarda yazılan ve kökleri Sümer mitolojisine
    dayanan yaradılış efsanesinin doğru olmadığını
    ispat etmiştir. Sırf insanı ele alsak bile, en az üç
    akıllı insan türünün birbiriyle eskiden aynı anda
    var olduğunu biliyoruz. Bunlardan ikisinin soyu
    tükenmiştir.
    Bu konuda hangi dinde tek satır bilgi vardır?
    Bunlar, insan soyunun ataları oldukları en
    azından üç büyük din tarafından kabul edilen
    Âdem ile Havva'dan olmuş olamazlar.
    Olurlarsa, o zaman Âdem ile Havvâ bizden
    olmuş olamazlar ki bu kutsal kitaplarda
    anlatılan efsane ile çelişir.
    Düşününüz ki bugün tüm bilim dünyası
    tarafından istisnasız kabul görmekte olan evrim
    teorisinin "bilim tarafından niçin kabul
    görmediği" gibi düpedüz bir yalanı temel alan
    bir sözde bilimsel toplantı bir üniversitemizde
    yapılabilmektedir.
    Tüm bunlar toplumu cahilleştirme veya cahil
    tutma politikasının Türkiye'de başarı
    kazandığını gösteren emarelerdir ki son
    üniversite tercihleri bunu doğrulamıştır. Bu
    durumda derdi imam hatip okullarını
    yaygınlaştırmak olan bir iktidarı yönetimde
    ısrarla tutan bir halk, bilim insanlarına açıkça
    "bu ülkeden gidin, sizi istemiyoruz" demiştir. Eh
    bize de bu karara (isteyerek olmasa da) boyun
    eğmekten başka çare kalmamıştır.
    Bazı gazeteci dostlar benim Türkiye'yi terk
    etmeyi düşündüğümü söylemem üzerine "aman
    sakın" yazıları yazdı. Sağolsunlar, ama
    hangisinin gazetesinin bilim ekleri, hatta
    sadece bir bilim sayfası var? Hangisi bir bilim
    muhabiri veya bilim yazarı istihdam etmekte?
    Bunlar için hangisi kaç yazı yazdı, kaç
    televizyon programı yaptı, kaç röportaj
    yayımladı?
    Bilim "aman olsun" demekle olmaz, onu
    gerçekten istemek lazımdır. istenmediği yerde
    bilim durmaz ve beraberinde içinden kaçtığı
    toplumun yaşam kavgasında ayakta durabilme
    gücünü de alıp gider.
    kaynak: http://celalsengor.com/ma...ercihlerinde-izlemek.html
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük