Ateisler müslümanlardan farklı olarak dir dini daha reddederler. formülize edecek olursak ;
müslümanların inanmadığı dinler: budizm, hinduizm, hıristiyanlık .... toplamda x kadar dine inanmazlar inandıkları tek din islamiyet.
ateistlerin inanmadığı dinler: budizm, hinduizm, hıristiyanlık ..... + islamiyet. yoplamda y kadar dine inanmazlar.
birisi din olgusunun modernliği, bilimi, dünya görüşüne sahip olmayı, araştırmayı, öğrenmeyi engellemediğini bilir. diğeri ise inançlı insanların gerici, düşünmekten mahrum, beyinsiz olduğunu düşünür ve kendisini zeki sanar.
birisi dinini yaşar. diğeri ise inançsızlığını din zanneder ona göre yaşamaya kalkar, misyonerliğe soyunanı bile vardır hatta.
Ateistin necis ve mantiksiz kibri vardir, muslumanin yoktur.
Adamlar einstein'i bile ateist yapmislar. Tesla'yi da.
Yazik lan.
Bahsedilen ateist turkse kaldir cope at, laf anlatmaya degmez.cunku tek isi bok atmak iftira etmektir. Salaklar ne yapsin garibanlar.
kendilerini soğan cücüğü, karpuz kabuğu olarak adlandırsalar bile insani değerleri ve topluma kattıkları değer açısından kıyaslanırlarsa ortaya çıkan farklardır.
mesele inanıp inanmamak değildir. inanç asla bir değerlendirme ölçüsü değildir, olamaz.
derin ontolojik farklar vardır.
ateist inanmasa dahi bir allah tasavvurunu içinde taşır ve o'nu reddeder. reddettiği allah kendi algılayabildiği allah'tır.
dolayısıyla bir ateist müslümanın allah inancını derinlemesine kavrayamacağı için müslümanın allah'ını asla reddetmiş olmaz.
bazısı bir zamanlar müslüman olduğunu iddia eder, fakat hiçbir zaman gerçek bir müslüman olamamış olmaları muhtemeldir.
fark mı? fark büyüktür. biri dünyaya yaratılmış nazarıyla ve anlam yükleyerek bakar diğeri ömür boyu derinlerdeki anlamsızlık hissinin ruh karmaşasında yaşar. ateist inkar etti diye ruhu alınmış bir madde olmuyor çünkü kendisi nihayetinde.
biri kafasındaki örümcek ağları yüzünden düşünemez durumdadır. hayata dümdüz bakar. doğru mu diye sorgulamadan ona öğretileni yapar.
bir diğeri, olaylara daha bilimsel yaklaşır. düşünür ve sorgular.
bir nasreddin hoca fıkrasının cuk oturacağı sorudur.
hoca sazı aline alır ve bir noktaya parmağını koyar. elini oynatmayan sazın tellerine vurmaya başlar. yanındakiler sorar
- hoca ne yapıyorsun?
+saz çalıyorum.
-ama saz çalanlar parmaklarını böyle ileri geri getirir götürürler. ama sen bir noktada takılıp kaldın.
+dostlar o insanlar benim bulduğum yeri arıyorlar. *
ateistler mutsuzdur. ** müslüman ise mutlu. atesit bir insan aslında farkında değildir ne aradığının ama aslında bir müslümanın huzurunu aramaktadır. **
" kimi tanrı tanır(teist) ötede, kimi tanrı tanımaz(ateist) kendinde... sen hakikatin olan allah'ını (sınırsız-sonsuzluğunu) tanımaya bak!.."
saim yusuf adı altında söylenmiş.
en pasif bir müslüman bile aile kurar , çocuk yetiştirir , eşi dostu olur , hayata bir artı değer katar . en akıllı bir ateist ise elinde birası tüm insanlığa söver durur , herkesten nefret eder , annesi-babasını bile çok banal bulur , eşiyle geçinemez hatta çoğu zaman ona sabredecek bir eş bile bulamaz , bir diğer ateisti bile sevmez çünkü dünyası bencildir , ona hükmetmeye çalıştığını düşünür.
orta halli klasik müslüman iyi bir ev arkadaşıdır.
ateist ise evde her gün hır gür çıkaran sorunlu ev arkadaşıdır.
biri yalanlara ve efsanelere inanır. o yüzden mutludur. dünyası dardır. diğeri gerçeğin peşinde koşar. anlamaya çalışır. sorgular. hayatı çözmeye çalışır.
birisi mutludur birisi mutsuz. nietzsche'nin dediği gibi, ya inanıp mutlu bir hayat süreceksiniz ya da "gerçeği" araştırıp mutsuz bir hayat... çünkü güveneceğiniz bir tanrınız kalmayacak.