bu mevzuyu anlatmıştım daha evvelden, daha kaç defa anlatmak gerekir bilmiyorum. islamiyet'i erk olarak benimsemiş bir yönetimde, sizin dine cephe almanız ve bunu açık olarak sistematik bir biçimde tatbik etmeniz, yayınlar basmanız, rejim karşıtı bir harekettir. rejim karşıtı hareketlerin cezalandırılması da dinî esaslarda temellendirilmiş bir devlette, din üzerinden meşrulaştırılır. bu da bir ta'zir cezası olup, ''siyaseten katl''dır. bunun islam'la bir alakası yok, rejimle ilintisi var. hz peygamber ''dinden çıkanları öldürün'' derken, rejime muhalif olan medine'deki münafık mürtedlerden bahsediyordu. bu tamamen siyasî bir olaydır ve kontekst içinde anlam kazanır. kısacası, tamamıyla bağlam bağımlıdır. her dinden çıkanın öldürüldüğüne tarihte asla rastlanılmadı, osmanlı'da zannediyorsam abdülmecid döneminde bu tasarrufu külliyen yasakladı. harun reşid halife olduğu zaman, mürtedleri hapse atmakla yetinirdi. bu da cezai hükmün bağlam bağımlı olduğuna dair önemli bir hüccettir.
bu tespitime katılmayan varsa şurayı okuyabilir. (bkz: mürtedin hükmü)
edit: buna şöyle bir misal verebiliriz: ateizmi bir yasa olarak kabul eden toplumda da müslümanlığın yayılmasını önlemek için tedbirler alınabilir, ileri merhalelerde bu ceza ölüme kadar vardırılabilir. komünizm örneğini yaşadık hepimiz, değil mi?
