Suyla temas ettiklerinde su alarak şişen, mide bağırsak kanalında sindirilemeyen ve emilemeyen bitkisel kaynaklı heterojen polisakkaritlerin genel adı.
Jelatin, Arap zamkı, kitre zamkı ve nişastayla sentetik veya yarı sentetik selüloz türevleri gibi katı maddelerin sıvı faz içerisinde dağılmasıyla hazırlanan bir ilaç biçimi.
hemen hemen tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilen kalın, yapışkan bir maddedir. Bu mikroorganizmalardan biri, müsilajı hareketleri için kullanan protistlerdir. Hareketlerinin yönü her zaman müsilaj salgısının tersidir. Polar bir glikoprotein ve bir ekzopolisakkarittir.
Bu deniz salyası mıdır be boktur. Bugün istanbul ankara yönünde körfezden geçerken gördüm. Felaket durumda. Haberlerde sadece üç beş sahil gösteriyor. Halbuki boğazdan tutun da körfeze kadar komple yayılmış durumda. Batı tarafları bilmiyorum aynı durum orada da varsa marmarayı tamamen ele geçirmiş demektir. Çok Can sıkıcı bir görüntü. Belediyilerse belediyeler, bakanlıksa bakanlık; bir an önce yetkililer bu konuya yoğunlaşmalı. Yoksa canımız çok yanacak.
binlerce yıldır medeniyetlerin geçiş rotası olan, dünya tarihinin en önemli olaylarına şahit olmuş marmara denizinin ölümüdür müsilaj...
müsilaj, marmara denizinde mart ayından beri yoğun şekilde gözlemleniyor, lakin kasım 2020'de başladı ilk belirtileri.
(ara not: marmara denizinde ilk müsilaj faciası ise 2007 yılında gerçekleşmiştir.)
teknik olarak tanımlarsak;
--- spoiler ---
müsilajı tarifle anlatmak gerekirse, oklava şeklinde bir tavuk yumurtası düşünün, bir plankton, kısa sürede anormal artış gösteriyor. daha sonra patlıyor. kırılınca hücre içi sıvısı ortama yayılıyor. tıpkı yumurtanın beyazını su dolu bir bardağa dökmek gibi. çok yapışkan, bulaşkan bir yapı...
kaynak: prof. levent artüz.
--- spoiler ---
müsilaj agregat'ın ortaya çıkma sebeplerinden biri marmara denizinin coğrafi, tarihi ve oşinografik durumudur.
marmara denizinin bu coğrafi durumu ile insanoğlunun yıkıcılığı bir araya geldiğinde işte böyle felaketler olabiliyor.
marmara denizi dünyanın en genç denizidir.
ve marmara denizindeki akıntılar, dünyanın diğer denizlerinden faklıdır.
bunun en önemli sebebi de marmara denizindeki akıntıların karadeniz'in yükseklik farkı ile doğru orantılı olarak dünyanın diğer denizlerinden farklılık göstermesidir.
karadeniz ile marmara denizi arasındaki yükseklik farkı yer yer değişkenlik gösterir.
karadeniz kimi zaman marmara'dan 45 santimetre yüksekteyken, kimi zaman da 5 santim daha aşağıdadır.
bu yükselti farklılığını yağış miktarları belirler ve bu yükselti farklılıkları da marmara denizindeki akıntıları etkiler.
bakınız burası çokomelli; bunu ilk olarak kim keşfetmiş biliyor musunuz?
1681 yılında luigi ferdinando marsili adlı bir italyan keşfetmiş. ve karadeniz ile marmara denizi arasındaki bu yükseklik farkını ve bu farktan dolayı oluşan akıntı sisteminden isveç kraliçesi kristina'ya yazdığı mektuplarda bahsetmiş.
kendisi çok yakından tanıdığımız demirbaş karl'ın babasının ninesi oluyor.
o dönem 4. mehmet(avcı mehmet) dönemi. ikinci viyana kuşatmasına, yani osmanlı'nın çöküşünün başlamasına sadece 2 sene var.
karadeniz ile marmara denizi arasındaki akıntı ilişkisini bilmiyorsun, ama avrupa'nın ta ortasına gidip viyanayı kuşatıyorsun. mantık bu...
sıkılıyorsunuz yazı uzadıkça biliyorum, sıkılın, ama okuyun...neyse toparlıyorum.
marmara denizi ara bir deniz olduğu için biyolojik farklılıklar barındıran bir denizdir.
hem karadeniz, hem akdeniz kökenli canlılara ev sahipliği yapar.
karadeniz kökenli canlılar üst katmanda varlıklarını sürdürürken, tuzluluk oranı farkından dolayı akdeniz kökenli canlılar daha diplerde yaşarlar.
işte marmara'daki bu tuz oranı farkından dolayı, karadeniz'in suyu ile akdeniz(ege)'in suyu birbirlerinden etkileşseler de birbirlerine karışmadan iki katman halinde yer alırlar.
birbiri ile etkileşen, ama birbirine karışmayan bu iki su kütlesinin sıcaklık oranları da marmara denizinin biyolojik yapısını etkiler.
karadeniz'in suyu üst katmanda olduğu için güneş ile direkt muhataptır ve bu katmanın sıcaklığı yıl içinde değişkenlik gösterir, ayrıca atmosferle temas edebildiği için oksijen yönünden zengindir.
akdeniz'in suyu ise dip katmanda olduğu için yıl içinde sıcaklığı hep sabit kalır ve atmosfer ile temas etmediğinden dolayı oksijen yönünden fakirdir.
ama birbirinden farklı bu iki katmanda yaşayan canlılar onbinlerce yıl boyunca bir düzen, bir ekosistem oluşturmuşlar ve marmara denizinde bir denge sağlamışlardır.
yazının buraya kadar olan kısmını uzun uzadıya anlattım ki, marmara denizi'ndeki ekosistemin nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilin istedim.
1989 yılına gelinene kadar marmara denizi'nde bir düzen vardı ve ne müsilaj, ne salya, ne deniz anası istilası, ne de kırmızı-yeşil renkli alg istilaları olmazdı.
1989 yılında marmara denizi hakkın rahmetine kavuştu.
marmara denizi çevresindeki yerleşim yerlerinin -özellikle istanbul- nüfusu hızla arttı. artan nüfus yükü ile kanalizasyon atıkları ve sanayi atıkları arıtılmadan marmara denizinin dibine enjekte edilmeye başlandı.
yukarıda uzun uzun değindiğim marmara denizindeki eşsiz biyolojik ve ekolojik düzen insan eliyle (daha doğrusu siyasetçilerin eliyle) yok edildi.
1989 yılına gelindiğinde bu balık türlerinin çoğu yok olmuştu.
bugün ise neredeyse artık tamamı yok edilmiş durumda.
denizin üzerinde bir tabaka oluşmuş, bu tabakanın altına ölçüm probu sokup araştırma bile yapamıyorsun (görüntüler bursa'dan) https://streamable.com/euda6f
bakın bursa çevre ve şehircilik il müdürlüğünün cimere yazdığı şu resmi yazı, bu müsilaj karşısındaki çaresizliğimizin belgesi gibi; https://galeri.uludagsozluk.com/r/2156050/+
denizin üzerinde oluşan bu müsilaj tabakası öyle yoğun ki ses dalgaları ile denizin derinliğinin ölçülmesine bile müsade etmiyor.
ve yine bu yoğun tabaka, deniz yüzeyindeki balık yumurtalarını, lavraları hapsederek öldürüyor, ayrıca deniz dibinin ışıkla temasını keserek deniz çayırlarını örtüyor ve buradaki canlıların beslenme ve solunumuna mani oluyor. böylece marmara denizinde son derece azalan biyolojik çeşitliliğin adeta sonunu getiriyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2156051/+
sen bir denizdeki biyolojik çeşitliliği sonlandırırsan, denizin etrafındaki nüfus artışını kontrol edemeyip, bu denize enjekte ettiğin atıkları arıtmazsan o deniz de ölür ve işte müsilaj dediğin ceset bütün denize hakim olur. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2156052/+
ne bekliyordun ki başka?
şimdi bu müsilaj dediğimiz ceset karşısında çaresiz durumdayız.
buna sebep olan siyasetçiler çıkıp bir de "bu hepimizin suçu" demiyorlar mı, nasıl uyuz oluyorum.
ben siyasetçi değilim ki, ben nasıl suçlu oluyorum bu olayda?
plansız göçe, çevre felaketlerine ben mi sebep oldum da suçlu oluyorum?
ve ne acıdır ki devlet hala bir organizasyon oluşturup bu felakete karşı alınacak tedbirler için bir çalışma başlatmamış durumda...
dur bakalım ne olacak?
her şey allah'tan deyip oluruna mı bırakacaklar?
bir gün gelecek bu başlık altına yazılanları,
zamanında önlem alınmamış, deniz ölmeden önce ne kadar belirti vermiş aslında diye okuyacak insanlar. hele birde o saçma kanal istanbul projesi yapılırsa,
marmara denizinin ruhuna fatiha bile okumaya gerek kalmaz.
müsilaj 2007 yılında bir uyaru yaptı.
bugün de bir uyarı yapıyor, bunu görmezsek.
marmaradenizini kaybedeceğiz.
ağır bir kokusu olacak belkide, o sahildeki yalılar beleş verilse oturulmaz hale gelebilir.
dün meclisteki müsilaj araştırılsın önergesini reddeden akp ve mhp li mv 'leri
tabuta çiviyi çakan insanlar olarak anılmalı.
herşeyi geçtik, o denizi kurtarmamız lazım, çocuklarımız , yarınlarımız için bunu yapmamız lazım, gündelik siyaset ve saçma sapan çılgın projeler ile riske atılan sadece para değil,
koca bir deniz...
20 yıllık iktidarın hiçbir önlem almadığını gösterir. imamaoğlu da bir iki temizlik gemisi alıp kıyılarda yüzdüremedi o da başarısızdır. özetle ne iktidardan ne muhalefetten bir bok olmaz.
Denizin ölmeye başladığı, yardım çığlıkları attığı ilk süreç.
Balığın, midyenin, yosunun öldüğü vahamet.
Çevre ve şehircilik bakanı dün kalkmış, edirne' den kars' a kadar bisiklet yolu yapacağız demiş.
Kel kafaya şimşir tarak!
Yok anacım yok, bisiklet yolu, misikleT yolu eksik kalsın, çılgın projelerinizi sonraya saklayın sayın bakan!
ivedilikle müsilajı, buna neden olan hırbolarla ilgili plan, program yapın siz!
başlığa girdiğimiz ilk entryde müsilaj'ın bilimsel sebeplerini ve müsilaja yol açan etkenleri incelemiştik.
(bkz: müsilaj/#44759192)
bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz derin deniz deşarj sistemiydi.
neydi derin deşarj sistemi?
tayyip erdoğan'ın belediye başkanı olduğu dönemde yıllarca iski genel müdürlüğü yapan ve ardından kurulan akp hükümetlerinde yıllarca bakanlık yapan veysel eroğlu'nun sahiplendiği ve övündüğü bir proje. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2159682/+
projeye göre, ergene nehri boru hatları ile marmara denizine bağlanıyor, marmara denizi'nin derin yerlerine kadar boru hatları döşeniyor ve ergene nehri'nin taşıdığı atıklar, kimyasallar marmara denizinin derinliklerine pompalanıyor.
müthiş proje...
projenin mimarı veysel eroğlu projeyi tayyip erdoğan'a sunduğunda erdoğan bu projeyi çok beğenmiş ve "derhal yapın" talimatı vermişti.
öyle ya, ergene havzası temizlenecekti, ergene'nin taşıdığı pislikler marmara'nın yüzlerce metre altına basılacaktı, orada da o pislikleri kimse görmeyecek, böylece "bakın ergene nehrini temizledik" diyeceklerdi.
bu derin deniz deşarj sisteminin son borusu 2019'da döşendi ve bütün pislik ve zehirli atık marmaraya drene edilmeye başlandı.
veysel eroğlu bu müthiş projeyi "dünyaya örnek olacak bir çevre projesi" olarak sunuyordu.
oysa ki yaptığı şey, pislikleri halının altına süpürmekten başka bir şey değildi.
ergene havzası derin deniz deşarj projesine o günlerde çevre örgütleri, bilim adamları karşı çıktılar, pek çok makaleler yayınlandı.
ama akp doğaya meydan okumayı ve pisliği halının altına süpürmeyi seçti.
netice?
marmara'nın dibine pompalanan pislikler sadece 2 yılda müsilaj patlamasına dönüştü.
akp'nin derin deniz deşarj projesini devreye almasından önce de marmara alarm veriyordu, ama yine de bir şekilde kendini temizliyebiliyordu, şimdi ekstradan 2 yıldır 15 milyonluk bir kentin, bir endüstrinin atıklarını da taşımak zorunda kalan marmara artık isyan etti, netice ortada.
veysel eroğlu ve tayyip erdoğan, eserleri ile gurur duyuyorlardır eminim...
ek: zahmet edip birkaç dakikanızı ayırır ve barolar birliğinin 2015'te yayınladığı şu raporu okursanız, marmara'daki müsilaj faciasının akp tarafından getirildiğini idrak edebilirsiniz. http://tbbyayinlari.barob...k.org.tr/TBBBooks/515.pdf
sadece üst tabakanın temizlenmesi ile planktonlara güneş ışığının süzülmesini sağlayarak fotosentez yapması daha elverisli hale gelir. Bu sekilde denizdeki oksijen seviyesi artırılabilinir ama atıklar olduğu sürece üreme artacak ve müsilaj da artacaktir.
Sanayi ve şehir atıklarının olabildiğince temizlenmesi gerekiyor ki; suyun içinde bulunan çözünmüs oksijen değeri artsın, üreme duraksasin ve müsilaj da oluşmasın.
Unutulmaması gereken şeylerden bir tanesi de. Soluduğumuz oksijenin çoğunu ağaçlar değil, bu müsilaji üreten canlılardır Yaklaşık %80). Suyun oksijeni bittiyse, bizim de soluyacak oksijenimizin tükenmesi an meselesidir. acil tedbir alınmalıdır.
Eskiden beri olan bir sorun, çevreye duyarlı olmamak filan tamam da; son aldığım duyumlara göre, yapılan incelemelerde bu musilajin öncekilere benzemeyen, karadenizin üst bölümünde bulunan bilmem ne yapısı bi şeyler ( bu kısmın tam adıyla söylenişi aklıma gelmedi) içerdiği görülmüş.
Baa öyle gelii ki, ha bu pok yiyenün urusu etti bi şeyler. Malum, kanal istanbul filan feşmekan.
Bir an önce yapılsın istiyor herhal.
Edit burada; karadenizden üst akıntı ile gelen aritılmamış sular.