coğrafi olarak bodrum yarımadası'nın hemen hemen ortalarına tekabül eden ortakent beldesinin eski adı.
bu isim, köken olarak rumca episkopi'den geliyor olmalıdır. episkopi mübadele sonrası müsgebi'ye dönüşmüştür.müsgebi, türkçe'de "mis gibi" sözünün yöre ağzında bir çeşit dönüşümü ile oluşmuş olmalıdır. müsgebi sahilinin batısının ve yukarısındaki köyün bugünkü isminin "güzel, hoş, temiz" anlamlarını taşıyan "yahşi" olması da bu tezi destekler.
yarımada tarihi açısından gündoğan'daki peynirçiçeği mağarası'ndan sonra ki en erken buluntular müsgebi'den gelmektedir. burada 1960'larda yapılan araştırmalarda bulunan pişmiş toprak eserler erken tunç çağı'na tarihlendirilmektedir.
ayrıca anadolu'da bilinen en büyük myken dönemi mezarlık alanı ve buluntusu müsgebi'de ele geçirilmiştir.bulunan bu myken nekropolü'nün bir yerleşiminin halen bulunamamış olması da ayrıca ilgi çekicidir. bu denli büyük bir mezarlık alanının yerleşiminin bulunamaması bazı bilimadamları tarafından yerleşimin mevsimlik baraka, sundurma, çalı çırpı türü geçici barınaklardan ibaret olduğu düşüncesiyle savunulur. ancak kolay cevabı seçen bu bilimadamları, iş mevsimlik işçi statüsünde çalışan mykenler'in mezarlarının nasıl böyle zengin buluntular verdiğini açıklamaya geldiğinde saçmalamaktadırlar.
müsgebi ile ilgili küçüklüğümden hatırladıklarım arasında yarımadanın en verimli ve geniş ovası olmasından da ötürü dönümlerce uzanan yerli bodrum mandalinlerinin yetiştiği bahçelerdi. şimdilerde yıllık mandalin üretim maliyeti ve sonunda ele kalan paranın çok az olmasından dolayı yöre halkı topraklarını yabancılara satarak para kazanmanın kolay yolunu tercih etmektedir. güçlü aroması ve kokusu olan, böylesine özel bir türün nasıl olup da para etmediği de ayrı bir marketing sorusu olabilir.
