Bir solukta okunan Emrah serbes eseri.
Çoğu kişiye dili itici gelse de, bana daha çok bizden geliyor.
Beklentiyle aldım ve kitap da beni yanıltmadı. Arkadaşının bir anısını dinliyormuş gibi hissediyor insan.
emrah serbes'in gözlem yeteneğini gözler önüne seren romanı. öyle ki emrah serbes'in tüm kitaplarını okumuş biri olarak hakkında entry girme isteği oluşturmuştur bende.
gerek kullanılan jargonla, gerek diyaloglarla, gerekse olayların ve kişilerin betimlenmesindeki gerçekçilikle etkilemiştir. bahsi geçen maddelerin etkilerini ve kullanım şekillerini, ayrıntılarını en azından bildiklerimi göz önüne alırsam kulaktan dolma bilgilerle sığ bir anlatım yerine oldukça gerçekçi bir anlatım sunulmuştur romanda. edebi değeri tartışılsa da emrah serbes'in üstün gözlem yeteneğine bir kez daha saygı duymamı sağlamıştır.
depremin yüzü olsa kesin muzo'nun yüzü olurdu. ya da ne bileyim, ben ne zaman deprem haberi duysam aklıma onun yüzü geliyor, bir de çocukken çok istediğim halde alınmayan akülü araba.
Emrah serbes'in bence en vasat kitabı.Kitap gerçekten liseli ergen ağzından çıkmış gibi.herhangi bir lisenin kapısında bekleyip,konuşmaları dinleyin aşağı yukarı bu minvalde sohbetlere denk geleceksiniz.naçizane fikrimdir.pek zevkle okuyamadım.
"Çukurun dibinde olduğunu bilirsin çoğu zaman ama keyfin yerindedir. Çünkü seni ilgilendiren küçük zaferler ve düş gücüdür. Dünya nimetleri onların olsun dersin. Elli metrelik yatlar havuzlu villalar, palmiye ağaçları, güzel kadınlar ve yıllanmış şaraplar ilgini çekmez. Çünkü seni ilgilendiren sevinç, neşe, ruh aşk ve danstır acılardan önce ve acıların içinde. Çünkü seni ilgilendiren güçlü bir yaşama arzusu ve keşfetme arzusudur nalları dikip de toprağın altına girmeden evvel, doyasıya yaşamaktır seni ilgilendiren."
