mensur yazı veya mektupların bir araya getirdiği mecmuaya denir. divan edebiyatında edebi değeri olan yazılar bir defterde toplanır ve yazı heveslileri tarafından istinsah edilirdi.
münşeatlarda toplanan nesirlerde konu birliği aranmaz. bu eserlerde çeşitli tarih vesikaları yanında edebi metinler ve özel mektupların bir araya getirildiği görünür. münşeat-ı feridun bey, nergisi ve veysi'nin münşeatları ünlüdür. son münşeat örnekleri arasında münşat-ı akif paşa önemlidir.
ibda mimarı mütefekkir salih mirzabeyoğlu’nun şiirlerinden oluşan bu eser “önsöz” adıyla 1981’de yayınlanmıştır.
daha sonra cezaevindeyken “önsöz”ü de kapsayan yeni şiirlerle “münşeat” ismiyle 2004 yılında yayınlandı.
fikrî ve hikemî muhtevayı öne alıcı “münşeat usulüyle” yazdığı şiirlerden oluşur. salih mirzabeyoğlu, “münşeat”ı, lûgat manâsının dışında, iştikakları ile alakası içinde yeni bir usûl olarak takdim eder.
''münşeat”, mektublar ve nesir yazılar demek… benim kullandığım manâ ise, eserin muhtevasında da görüleceği üzere, lûgat karşılığı değil de, iştikakları çerçevesinde anlaşılması gereken, onlardan yön alır ve onlara can verir, kendi muhtevasını temin edici bir kavram, bir ıstılahî manâ…
hususen bir tarz, bir usul ismi; icâdımın ismi!..'' https://galeri.uludagsozluk.com/r/2295645/+
tek başıma oturuyorum - doğru
ama ben burada sedasız otururken
eserim- balım yarıyordur birilerine
o tanır kendini tanıyan yürekleri
çoğalıyoruz daha derine - duyuyorum !
yazılan gelir başa
alınyazısı kader
bir gezinme olacaktır
bir dağa tırmanma olacaktır
kişi sonunda ancak kendini yaşar!
ne yapıp etse bana gelir
yuvama gelir eninde sonunda
benim kendi kendim
kendim - kendi
anladın!
bir şey biliyorum - son
zirvemin önünde duruyorum
en uzun süre bana ayrılmış olanın önünde
ah! en sarp yolumu tırmanmam gerek
en yalnız yolculuğuma başladım
ama benim yaradılışımda olan insan
kaçmaz böyle bir saatten
kendisine şöyle diyen saatten
— “şimdi ancak yürüyorsun
büyüklüğüne giden yolu
zirve ile uçurum
birleştiler bunlar artık!”
şimdiye kadar yükseldiğimden
daha çok inmeliyim derinliğine
ıztırabın - tâ en karanlık seline onun
böyle ister benim cellâli bilgem
pek âlâ! - hazırım!
duyun gönüldaşlarım duyun
işitin beni düşmanlanm
ipten henüz döndüm ama
çok şükür uslanmadım!
kendi düşmanızı aramalısınız kendi savaşınızı yapmalısınız ve kendi fikirleriniz uğruna şayet yenilirseniz- kader neyse o!
yine de zafer narâsı atmalı, kalbiniz dürüstlüğünüz için !
Terör örgütü elebaşı faşist bir itin sayıklamalarıdır.
Bu hem Müslüman geçinirdi, hem de intihara teşebbüs etti. Yalancı olduğu için "bana 'telegram' (o ne lan?) işkencesi yaptılar, beynime elektronik dalgalarla girip, intihara yönelttiler" dedi.
Gerçekten işkenceye maruz bırakılan, emniyet müdürlüğü camlarından atılan solcuların sayısı yüzbinleri geçer, numunelik biri bile bu yalancı oğlu yalancı yobazlar gibi saçmalamadı.
Bunların bir de mesihi var, aradan şunca yıl geçti herif bana kimse birşey yapmadı diyor ama yobaz tayfasını inandıramıyor. Ona da iğne yapmışlar, öyle kafayı yemiş.
kendisine sövdürmek isteyen çakal'ın ağzından köpükler çıkartan cinsten ''sözde fikir beyanları'na '' cevap bile utanç verici bir ezikliktir- ki, bu tufaya düşmeyiz.
büyük doğu mimarı batı tefekkürü ve islam tasavvufu adlı eserinde benzeri çukur kişiliklere istinaden yazmış ve onların vasıflarına dikkat çekmiştir!
''gerçekten tarihlerde, cemiyetlerin hayatlarında öyle insanlar görülmüştür ki, onları pisliğe benzetmek pisliğin hakkını yemektir.''
(sevimli sayılabilecek hayvanatın bilmeden veya kulaktan dolma cehaletine istinaden gösterdiği tavra sözümüz yoktur. ötede oyna sevgili kardeşim.)
