kendisi 29 ekim 2009, perşembe günki yazısında aşağıdaki paragrafında bulunduğu bir saçmalığı zaman gazetesinde yazmiştir okuyalım bu paragrafı;
--spoiler-- ordunun varlık gerekçesi güvenliği sağlamaktır. vatandaşlarını suç işleyerek tezgâha düşüren bir ordu ile bir ülkenin güvenliği sağlanabilir mi? karargâh merkezinde geniş çaplı komplolar, provokasyonlar tezgâhlayabilen bir ordunuz varken "demokratik açılım" yürütebilir ve etnik sorununuzu çözebilir misiniz? ergenekon sanıklarını kurtarmak için operasyonlar planlayan askerlerinizle hukukunu koruyabilir misiniz?
--spoiler--
şimdi kendisine soruyorum belki burayı da okuyordur,
1-sizin bugüne kadar namusunuzu şeferfinizi koruyan ordu türk ordusu değilmidir?
2-ordumuza mal edilen suçlurın hangisi kesineşmişdir ki siz bu kadar emin konuşma cürretini göstreriyorsunuz?
3-ordumuzdan daha vahim halde olan bir ara susurluk skandalında tüm ipliği pazara çıkan polis teşkilatı hakkındaki görüşlerinizi neden saklıyorsunuz?
4-86 yıldır size ve yakınlarınıza bir zarar gelmediyse bilinki bu ordunun varlık gerekçesini harfiyen yerine getirdiğinin göstergesidir.
türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, türkiye'nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu "kurumsal yapı"ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım.
zamanında subay olmak istemiş ama orduya alınmamış, "biz konuşurken kafasıyla havada daireler çizen adamları almayız" falan gibi bir cevap almış gibi bir hali vardır.orduya alerjisi bu yüzden olabilir.
ne diyeceğini şaşıran, yanar dönerlikte sınır tanımayan müptezel, iki hafta önce ali bayramoğlu'nun karşısında "ülkücülük dediğin öyle kolay çıkan bir şey değil, hala ülkücüyüm" nidaları atarken, şimdi "Bizler DP'li ailelerin çocukları idik. Mesela ben Türkeş'i hiçbir zaman sevmedim. Hiç Türkeşçi olmadım. Hatta ben MHP'li de olmadım. Partiyi ve milletvekillerini, yani işte bir elleri yağda bir elleri balda, her türlü ödünü vermeye hazır, esnek politikacılar olarak görürdük" diyor.
paşam türkeş'i hiç sevmezmiş. türkeş seni çok severdi emin ol müptezel!
"osmanlı olsaydı öcalan'ı paşa yapardı" diye bilimum taraflarından yorum yapmış insan.
1980'den sonra nelerle profesör olunduğunu biliyoruz. sanırım bu bey amca da onlardan. karısını da sokmuş meclise. sırtın yere gelmez be mümtazer'im. yalakalığa gerek yok ki. ama yeterli gelmiyor demek ki. dekanlık için biraz daha kasıyor.
rektörlük için neler yapabilir tahmin dahi edemiyorum.
kendisi hakkında yorum yapmam halinde şahane moderasyonumuz tarafından süresiz çaylak edilem ihtimalim olduğundan dolayı bu hazreti güzide oluşum inci sözlüğe havale ediyorum.
o güzel insanlar hakkından gelir bu kendini bilmezin.
Eski faşist yeni liboş. Kendinden bilmem kaç yaş küçük öğrencisine göz koyup evlenecek kadar ahlaklı bir insan.Hüseyin Üzmez'in mürekkep yalamış versiyonu.
Kendisi bu sezon her türlü dizinin senaryo işini almıştır. Ben sadece Atv'de çarşamba akşamları ekrana gelen, Kasaba dizisinin senaristi olarak biliyordum kendisini. bugün itibariyle öğreniyorun ki kendisi Bu kalp seni unutur mu? adlı dizinin de yazım grubundaymış. Bu kalp seni unutur mu?'yu bilmiyorum ama Kasaba dizisinde altan alta öyle siyasi mesajlar gidiyor ki aklın durur. Hayal gücüne pes dersin. e apo'ya paşalık teklif etmek zaten bu denli geniş bir hayal gücünün yansıması olabilir.
atilla kıyat'ın çok pis ayarı verdiği ve sırıtmaktan başka hiçbir halt yiyemeyen adam.
tsk'nın yozlaştığını ve tsk'nın lağvedilip, yeni bir ordu kurulması fikrini ortaya atan bu adama, atilla paşa;
"bakınız, şu anda mevcut davalarda henüz hüküm giymiş olan herhangi bir tsk mensubu yok. hadi diyelim ki, yargılanmak için makul sebepleri olan kişiler bunlar ve tüm davaları toplasanız bu kişilerin sayıları 50'yi bulmaz. siz diyorsunuz ki, hüküm giymemiş bu insanları baz alarak "tsk yozlaşmıştır" en son araştırmalarıma göre tbmm çatısı altında bekleyen evrakta sahtecilik, adam yaralamaya teşebbüs vesair suçlardan 315 dokunulmazlık dosyası vardır. bazı milletvekillerimizin 5-10 dosyası olabilir ancak, tbmm üyelerinin yarısı hakkında dokunulmazlık dosyası vardır. peki ben bunun üzerine "tbmm yozlaşmıştır, tbmm lağvedilmelidir" diyebilir miyim, diyor muyum? demiyorum."
demiştir. mümtazer bu ayarı başarıyla aldığı için yapabileceği tek şey de zaten gülümsemektir. zira, bu denli somut bir örneğe verecek cevabı yoktur.
diğer yandan "tsk irticayı 1 numaralı iç tehdit olarak sunuyor" demesine, atilla paşa "ilgili belgede hükümet'in de imzası vardır. madem bu görüş paylaşılmıyor, imzalamasın efendim?" diyerek bilgileri eksilterek, budayarak verme gayretinde olan bu kişiyi düzeltmiştir.
yavrum demokrasi meteorları.
ayrıca devamlı "iddialar" üzerinden konuşmaktadır "bu iddialar var, şu iddialar var, şöyle de iddialar var" demektedir.
"bu vardır" diye bir olayı yoktur. atilla paşa, "her iddaya ve söylentiye ne kadar rahat inanıyorsunuz" deyince de "yok ben inanmıyorum bu iddialara" diyerek geri yapmayı da becerebilmiştir.
helal len mümtazer.
atilla kıyat kendisini "somut" salvolarla şamar oğlanına çevirmiştir.
fikren ayrı noktalarda dursak da şu an kendisinin hissettiği şeyleri zevkle takip ettiğim insan. 12 Eylül'ün tokadını sağ cenahta bulunurken yiyen bu adam an itibariyle doğrudan olmasa da dolaylı olarak bu acizlik göstergesi aşağılık darbenin bir parçası olan 'asker'lerden intikamını sivil alanda, entellektüel argümanları tartışarak, bu insanların mantıklı düşünme yetisindeki eksikliği gözler önüne sererek almaktadır.
tansu çiller'e başbakanlığı döneminde danışmanlık yapmıştır. haluk kırcı, tansu çiller'in o dönem patlak veren susurluk olayıyla ilgili sarfettiği "vatan için kurşun atan da yiyen de şereflidir" sözünü söyleten kişinin mümtazer türköne olduğunu belirtmiştir. türköne, o zamanlar ülkücü takılan bir kişidir.
edit: türköne, kırcı'nın bu sözlerinden sonra cezaevine kendisini ziyarete gitmiştir.
kontrgerillayı destekler nitelikte "kurşun atan da, yiyen de kahramandır" sözünden, ortada net bir kanıtı bile olmayan bir söylenti için ifade vermeye gitmeyen 3. ordu komutanı için, "3. ordu komutanı emekliye sevk edilip yargılanmalıdır" moduna gelmiş kişidir.
ya da kişiliği bunca senedir oturmamış şahıstır desek daha doğru zannımca?
kendisi nazarımda tuncay güney'den hallice bir kişiliktir.
