tam olarak nasıl olduğunu anlayamadığım haktır. şu anda her şey ortada, yalnız ilk mülkiyet edinenleri çok anlayamıyorum. bir orman düşünün ki bir insanın şahsi malı.
peki nasıl onun olmuş bu orman:
a) satın almıştır/takas yapmıştır.
b) zorla almıştır.
c) miras kalmıştır/biri vermiştir.
d) ilk o görmüştür.
a-b ve c şıklarının gerçekleşmesi için daha öncesinde mutlaka d şıkkının gerçekleşmesi gerekli (daha önce bir sahibi olmalı.). peki ilk görenin gördüğü şeye sahip olması doğru mudur?
mesela otobüse bindik orta durakların birinden. ilk durakta binen bir kişi otobüsün koltuklarının yarısını kendi mülkiyeti yapmış (ilk gördüğü için ya da diğer şıklar). 3 koltuğu olanlar var. 2 koltuğu olanlar var. 2 kişi bir koltuğa sıkışanlar var ve ayakta gidenler var. ben de ayakta gitmek zorundayım bu durumda. çünkü onun mülkiyeti o koltuklar ve mülkiyet hakkına saygılı olmalıyım.
işte dünyayı bu otobüse benzetirsek, tek bir kişinin mülkiyeti diğer insanların binlercesinin mülkiyetine eşit olabiliyor ve tüm bunları yukarıda yazılı olan 4 şık sayesinde elde ediyor. sonuç olarak hepsi ilk görme olayına dayanıyor.
tam olarak nasıl olduğunu, nasıl herkes tarafından kabul edildiğini anlamıyorum.
her insanın doğuştan kazandığı bir haktır. mülkiyete karşı çıkanın bir halk/insanlık düşmanı olmasının yanı sıra mülkiyet aynı zamanda hürriyetin tek garantisidir. bir insanın kendi malı, ''benim'' dediği herhangi bir şeyi yoksa özgür değildir.