mülk allahın hem de tamamı senin vergi vermen gerekiyor çünkü allahın mülkünü kullanıyorsun, üzerinden yürüdüğün toprak aldığın nefes bile onun sen bile onunsun, sen allahın bir ürünü, varlığısın, sen bütünün ile allaha aitken onun verdiği akılla böyle bir soru sormak nankörlüğün ağababasıdır. diye cevap verilecek sorudur. halbuki bunu soran insan nankörlükten başka bir halt bilmez ve uygulamalarında da görülen budur. konuşmaları, hareketleri, yürüyen bir hakarettir adeta, bunu soran ilk önce kendine düşen görev ve vergiyi yerine getirmeli. senin verdiğin vergi allah'ın mülküne bir şey katıp eksiltmeyecek insan ne yapıyorsa kendi için yapmaktadır... vergi kimi zaman mutsuza, umutsuza bir gülümsemedir, kimi zaman bir ekmeğin yarısı, kimi zaman ibadet ama temeli hep insandır, insanın halini düzeltmek, toplumsal düzen, yardımlaşma..
“Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” Ra'd suresi 24. ayet.
sabır; olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu.
olacak şeylere sabretmek, sabretmek yalnızca öyle bekleyivermek değildir, sabretmek bir çaba göstermektir, sıkıntının üstüne gidip o sıkıntıyı yenmek için formüller aramaktır...