'paso üç boyutlu grafik, üç boyutlu tasarım, üç boyutlu problem çözecek değiliz ya kardeşim! neden bu yeteneğimi gerçek hayatta da kullanmayayım' diyenin mesleğidir çoğu zaman.
gündelik hayatta karşılaşılan problemler ortalama olarak aynıdır; fark bu probleme bakış açısında biter.
hani bak şöyle, bak böyle oluyo işte falan demeyeceğim zira bilmeyen zaten gözünde canlandıramaz; bilen bilir.
kadın: küçük dilbert için endişeliyim, hiç diğer çocuklar gibi değil.
doktor: ne gibi?
kadın: geçen evdeki televizyonu, müzik çaları parçaladı.
doktor: bu gayet normal, çocuklar bir şeyleri parçalamayı severler.
kadın: beni endişelendiren şeyse parçalarla bir tür radyo istasyonu yapmasıydı.
doktor: aman tanrım!
kadın: o kadar kötü mü?
doktor: ERG makinası çalışsaydı kontrol edebilirdim fakat çalışmıyor.
çocuk aleti çalıştırır...
doktor: korkutuğumdan da kötü.
kadın: sorun ne?
doktor: korkarım çocuğunuzun mekaniğe yatkınlığı var.
kadın: mekaniğe yatkınlık mı?
doktor: gerektiği zamanda gerektiği yerde her türlü probleme çözüm bulma yeteneği...
kadın: normal bir yaşamı olacak mı?
doktor: korkarım hayır, o bir mühendis olacak.
kadın: hayııııırrrr... *
vay ben ölem diye isyan ettiren bölümdür, mukavemet diye lanet bir dersi vardır, öldürmez süründürür, köpek eder ama bak şimdi mühendis oğlumuz lafıyla alamayacağın kız yoktur avantajı bu yani var sen düşün gerisini, karıyı kızı üniversite hayatında zor görürsün ama çünkü kızlar genelde seçmez böyle bölümleri, genelde bölümden koca seçerler, bölümü seçmezler.
ameleliktir be mühendislik. okuduk ne oldu? amelenin girmediği yerlere giriyoruz. shotcrete'i atılmamış tünellerde ayna çiziyoruz. bi kaya çökse bokun çıkar be!
son dönemde bankacılık, memurluk, müfettişlik, uzmanlık vs. iş alanlarına el atmak zorunda kalan, mühendislik dışında her işi yapmaları beklenen meslek.
öz türkçesi halen bulunamamış olan kelime. sayın tdk yetkilileri göreve: ama olmuyor oturmaya mı geldik canım! şu sözcüğü her gördüğümde tüylerim diken diken oluyor dostlar. resmen arap sabunu kokuyor yahu.
bak sen hele: (mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi)
fakülte neyse ne. o, batıya dönmüş aydınlık yüzümüzü simgeleyen fransızca kökenli bir sözcük. onun yeri ayrı ama dediğim gibi bize şu iğrenç şeyin yerine öz be öz bir söz bulsanıza.
not: şu yaptığımın iğneleme, ironi, kinaye, tariz gibi birçok ismi varmış.
şu saatte bilgisayar başında götümü terletmeme neden olan iş grubu. Hele de böyle makina, inşaat, gemi inşaat gibi amele mühendislik dallarındaysanız vay geldi halinize. Hadi bilgisayar desen neyse üzerinde çatın, kışın sıcak, yazın soğuk iş ortamın. Yakınan varsa sahaya bekleriz.
özellikle son 10 yıl içinde iyice boğazı sıkılmaya başlanan meslek grubu. iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının * yöneticilik alanında fos çıkması ile yeni yönetici jenerasyonunu mühendislerden yetiştirmek için herkes el birliği ile çalışıyor. onlar da haklı tabi. %36 indirimi hesaplayamayan 4. sınıf iktisat öğrencisi tanıyorum. gerçekten. yalan ya da şaka değil.
dünya gördü ki bize bu tayfadan hayır yok. o zaman ne yapalım. zaten kapitalizm çarkının en kuvvetli dişlileri olan mühendislere yönelelim. sistem mühendisliği, kontrol mühendsiliği, doğa bilimleri mühendisliği, optimizasyon mühendisliği gibi aslında "yönetici" sınıfına eleman yetiştiren bölümler açalım.
mühendis adam hendestir. oturur hesap yapar, ihtiyaç neyse ona en uygun ekonomik çözümü üretir. yönetici olur çok da güzel olur fakat lisans eğitimi sırasında sen bu adama yöneticilikle ilgili hiçbir şey öğretmezsen nasıl olacak? bari biraz temel ver. o da yok. şu mühendislikler 5 sene bazıları 6 sene olsa güzel güzel hem yüksek lisans hem de ekononmiye dair dersler verilse ne güzel olur. ama sakal meselesi tabi. öğretmenlikler bile 5 yıl da mühendislikler 4 yıl. yazıktır.