Mühendislik ile teknikerlik arasındaki farktan bi haber bünyenin yakarışıdır cahillik kokmaktadır.
Mühendis kısaca teknikerlerin tamir etmesi yada kullanması gereken şeylerin tasarımını yapan kişidir. Ayak işlerini yapması için müthiş teknik beceriye ihtiyacı yoktur.
yiğidi öldürüp, hakkını vermekten yola çıkarsak tıp, moleküler biyoloji ve genetik, veterinerlik ve mimarlık mühendislik fakülteleri öğrencileri, üniversitede olduklarını ve bir fakültede eğitim aldığını en acımasız şekilde hisseden öğrencilerdir. ve hatta bir nebze daha ileri giderek kabul etmeliyiz ki, bu bahsedilen fakülteler öss'de başarı yüzdesinin ilk ve en yüksek dilimini oluşturur, geri kalan yüzdelik kısım ise ulaşamadığı bu ve benzeri mesleklerden arta kalanlara yerleşmek için kapışırlar. kedi olup da ciğere mundar demenin alemi yoktur.
mühendislik okumak da insanı daha derin bilgilere haiz kılar, ancak bunlar bilinen hayatla değil fiziksel kurallarla, nesneler arası ilişkilerledir. Biraz daha dikkat edenler mühendislik formasyonu ile hayatı bile analitik değerlendirebilir. Ama bir kısmının da gerçekten nasip almadan mezun olduğunu kabul edebiliriz.
4 sene sonunda mezun olduğunda katıldığı etkinliklerle, sosyalliğiyle bir yere kapak atıcağını sanan yazar ütopyasıdır. ayrıca kişisel gelişimin de kişi'den geldiğini bilmemek gerçekten utanılasıdır.
"üniversite okumak" diye bir şey olmadığını "üniversite'de bir bölümde okunduğunu" bilmeyen kişilerin düştüğü yanılgıdır.
her okulda verilen her mühendislik eğitimi kaliteli değildir ki bu durum diğer bölümler için de geçerlidir. kastedilen durum zorlukla falan alakalı ise de her bölüm zordur, genellikle bölüm dandikleştikçe, biz öyle kolay değiliz havasına giren hocalar daha kazık sormaya başlar. fakat işin içine ezberin yanı sıra matematiksel hesaplar da girince, mühendislikle en zor bölümler olarak öne çıkar. mühendislikte çok zorlanmayan adamlar genellikle, işletmeyi falan ayrıca okurlar bir yandan çerez niyetine. zaten açıköğretime giren herkes de herhangi bir eşit ağırlık veya sözel diploması alabilir.
üniversiteye gezelim tozalım, ortam olsun diye gelen kişi söylemi. üniversite bittikten sonra "açıııııız" diye kapımıza gelirsiniz siz.
not: mühendislik kolay doğru. adam zaten mühendislik fakültesine geldiyse matematiğide, fiziği, kimyasıda kolay gelir ve yapar. diğer fakültede okuyanlar gibi 200-300 bininci olarak girmediği için üniversitesine de herşeyin üstesinden kolayca gelir.
insanı deli ediyorsunuz arkadaş. ayrım yapmayan bana bile yaptırdınız ya. siz dört işlemle cebelleşirken biz dünyayı nasıl daha düzgün bir yer haline getirir, insanların hayatlarını nasıl kolaylaştırırız diye uğraşıyoruz. aramızda ki fark bu. katil edeceksiniz adamı o olacak en son.
neredeyise yüksek lisansıda bitirmek üzereyim , bizim bölümdeki sayılı kızların çocukluk arkadaşımdan daha çok bıyıkları var ve , bu süreç hazırlık dahil 6 yıldır devam ediyor.
bazılarının üniversite hayatı amerikan pastası serilerindeki gibi gerçekleşiyor herhalde yok böyle birşey kendinizi boş şeylerle avutmayın herkesten farklı olarak ne yapıyosunuz şu üniversitede ya söyleyinde bizde bilelim.
üniversiteye gitmenin amacı karı kız ortamlarına alemlere akmak değildir. Bir mühendis olarak üniversite yaşamımın çok renkli geçtiğini söyleyemem. Fakat mezun olan adama liseli muamelesi yapılması bence bir hakarettir. Özellikle de makina mühendisliği tayfası bu hakareti kaldıramaz. Diğer bölümdeki kişiler afedersiniz götünü yayıp film izlerken mühendislik öğrencisi harıl harıl ders çalışarak geçirir en güzel zamanları. Ben sanmıyorum aklı selim olan bir adamın eğlenmek varken oturup akışkanlar mekaniği, termodinamik çalışmak isteyeceğini... Bu kadar emek uğraş verip mezun olan birisine "liseliden farkın yok" demek kısaca insafsızlıktır.
katıldığım önermedir.
hiç olmadığınız gibi çalışmak zorunda kalırsınız ,
sizden bir adım önde olanların önüne geçmeye çalışırsınız,
yok ben umursamıyorum derseniz
patt diye kalırsınız..
bir amele beyanıdır. evet senin döktüğün o betonun mukavemetini hesapla da seni bitkisel hayata hazırlayalım şimdiden.
bir programmer beyanıdır. evet canım, iki programlama dili öğrendin diye kral sensin. bankalar da açmış gel beni crackle diye bekliyordu. algoritma denen şey heves olsun diye çıkarılmış diyorlar zaten. he, bellek yönetimi ve işletim sistemi mimarisi konusuna gelince de ufo gören masum köylü moduna girme karşımda o zaman çünkü o hevesle öğrendiğin şeylerde yazmaz onlar.
bir kablocu beyanıdır. evet canımın içi iki priz tamir edince, dedem yaşındaki televizyonu düdükleyip çalıştırınca işler yoluna giriyor di mi? süperpozisyonlarda kal da aklın başına gelsin bakalım. süperpozisyon dedim diye ağzının suyu akmasın sakın, mühendisliğin birinci kuralı hiçbir şeyin görünüşüne aldanmamaktır. çevrendeki elektrik mühendislerine sor da göstersinler o pozisyonu.
nihayetinde bir loser beyanıdır. mühendis umruna takar mı? o takacağını takar zaten üst düzey bir yetkili olarak.