sikimsonik bir mühendislik okuyup kendini dünyanın en zekisi sanmakla değiştirilebilir sanırım . hayır sakın küçümsemek olarak algılanmasın ama bu arkadaşlarda çok fazla büyümsüyor bazen bu bölümleri.
kedinin uzanamadığı ciğere mundar demesidir. her nekadar kız konusunda bölümlerimizde az kız olsada üniversitenin en sağlam kızlarıyla bizim mühendisler çıkar. şahsen ben kız olsam maliye, iktisat , ziraat vs. okuyan biriyle niye sevgili olayımki zeka seviyesi daha üst düzey okulu bitirdiğinde daha kolay iş bulabilecek bi adam bulurdum. yani anlıcağınız; idraki meali bu küçük akla gerekmez, zira onların terazi bukadar sikleti çekmez.
üniversiteler insanların meslek öğrendikleri yerlerdir, kişilik konusu orada ikinci plandadır. bundan dolayı bu arguman yanlıştır. doktorların içinde de, mühendisler içinde de mutlaka öküzler vardır. gelgelelim benim babaannem de çok iyi bir kadındı, ama tutup bir köprü yapamazdı.
yani neresinden tutsan kopan saçmasapan bi iddiadır bu iddia. mühendislik bir meslektir, ve kişisel gelişim garantisi vermez, ama sana neyi nasıl hesaplayacağını öğretir. birinin öbürüyle hiçbir ilintisi yoktur.
yanlıştır- mühendislik okulları yüksek okuldurlar, ve mühendislerin "üniversite okudukları" sanısı, doğrudur.
sanmak değildir efendim mühendislik kadar "üniversitede" hissettiren bölüm var mıdır? kedi - erişilemeyen ciğer hesabı bok atılan mühendisler olmasa şu an bu zırvalıkların yazılabileceğini bilgisayarlar bile olmayacaktı. üstelik mühendisliğe bok atan kimselerin okuduğu tüm bölümlere tamah etmediğimizden mühendis olacağız biz işletmeden tut da hukuk fakültesine kadar, zira günümüzde baba bir mühendisliği kazanmak için elde edilen sıralamayla az buçuk edebiyat çözülünce, tmde ilk 10.000'e girilebiliyor. **
tabi zor olmasına zordur mühendislik orası ayrı bir konu da. derslerle sosyal hayat dengelenemeyecek iki ayrı kutup değil ki. kaldığım yurttaki tek mühendislik öğrencisi olmama rağmen diğer hepsinden daha çok geziyorum, daha çok oyuna gidiyorum, daha çok film izliyorum, daha çok kitap okuyorum, daha çok sergi görüyorum. günümüzde sadece derse girerek mühendis olunmayacağının farkındayım çünkü çoğu okul arkadaşım gibi. tabi aranan sosyal hayat her gece çıkıp dağıtmaksa onun da hakkını veriyoruz orası ayrı da kültürel birikim konusunda*** da döveriz. mühendisiz biz! evet.
hayatında mühendislik okumamış, optimizasyondan, kalite kontrolden, dizayn-layouttan anlamayan, ve bu konuları ilk defa duyan, lisesinde gördüğü başlangıç seviyesinde autocad ve az biraz kablo tamirciliği sayesinde atıp tutan ergen çığlığıdır.
Ulan sivilceli mal, işletme gibi okuyup mu geçelim? iç mimarlık gibi elişi kağıdı mı keselim?
önce üniversiteye gir, mühendislik kazan, beğenmezsen siktir olur lisene geri dönersin.
normal bir şeydir. Çünkü mühendislikler üniversitelerin can damarlarıdır.
Ancak muhtemel ygs'de ilk 150bin de olan, mühendislik okumak isteyen ama giremeyecek olan, sivilceli, şişman, bıyıkları çıkmamış, şakirtler tarafından yanlış şifrelerle kandırılmış insanların bir kuyruk acıları olacak ki, bu tür eylemleri eleştirmek zorunda hissederler kendilerini.
haklı bir önermedir. Sınavlara kafa patlatmaktan diğer bölümlerde okuyan öğrenci arkadaşlarımız gibi bi çimlere uzanıp sevişemedik. Sosyal olamadık yani.
muhtemelen çalıştığı kurumda aslında mühendis olmamasına ramen mühendisim diye dolaşan bir teknikerin saçma sapan iddasıdır.. aşağılık kompleksi ürünüdür.. mühendislik okumak için öncelikle matematik, fizik, kimya falan bilmek gerektiğinden bazıları için şarlatanlık daha kolay gelir, 2 kablo büküp vana açıp kapatınca artık onlarda mühendis olduklarını sanırlar.
içinde yüzdükleri denizi tanımayanlardan değil yakınmam, içinde yüzdükleri denizden başkasını tanımayanlardan. Friedrich Nietzsche.