mühendisler bu çağın ezilmişleridir aslında. pek çok bilgiyi işleyip ürün veya hizmet haline gitirmeye çalışırlar. en büyük rakipleri de yine diğer mühendislerdir.
bir mühendis bir şey üretir, öteki onu anlamak ve geçmek zorundadır. bir başka mühendis de ikisini de geçmek zorundadır. bu böyle sürer gider. aynı bilgileri defalarca kullanamaz mühendisler. sürekli araştırmalı, yenilenmeli, kendini geliştirmelidirler. en büyük zararları kendilerine karşı bu acımasızlıklarıdır; sürekli gelişim. sırf bu yüzden yıpranırlar. ne işe yarayacağını bilmedikleri pekçok bilgi ile donatılmışlardır ve yenilerini eklemeye devam ederler. çünkü hangi bilginin hayatın neresinde karşılarına çıkacağını bilemezler. bir bilgi çöplüğüdür beyinleri. peki bu kadar yıpranmanın karşılığını alırlar mı? ne maddi olarak ne de saygınlık olarak karşılığını alamazlar. çünkü bilgi fazlalığı onları yalnızlaştırır. teknik bilgilerle fazla haşır neşir olmak diğer iletişim yönlerini zayıflatır. pek azı düzgün ve doğru şekilde iletişim kurabilmektedir. zaten öyle olanları genellikle mühendislik alanında çalışmamaktadırlar.
şimdi soruyorum size, bu onların suçu mu? yoksa onları bu mesleğe itenlerin suçu mu?
evet belki zihinleri farklı çalışıyordur, belki olayları daha teknik algılıyorlardır. ama doğru bir şekilde yönlendirildiklerinde hayatın her alanında başarılı olabilecek genleri taşıyorlar orası kesin. mühendislik dışında bir iş yapan mühendis arkadaşlarımın hepsi çalıştıkları sektörde çok başarılı oldularsa, benim de bunu savunmam yanlış olmasa gerek.
evet odunuz laf değil icraat yapıyoruz.
elalem entel kuntel takılırken biz çalışıyoruz ama içimizden kibar insanlarda çıkıyor onlarda iyi bir mühendis olamıyor.
işin makarası bir yana bazen 20-30 tane 20 yaşın üstünde adamla aynı derse girince insan kalaslaşıyor dersten sonra selam veren kıza "iyi aga sen nasılsın" falan diyecek durumlarda yaşamıyor değiliz.
mühendisler odun değildir ama düz mantıkla çalışırlar birşey ya olur ya olmaz. gibiler belkiler hayatlarında pek yoktur.
gayet de prezantabl ,insan ilişkileri kuvvetli, üstüne birde hayati matematik ve fiziğin kendine has kurallarıyla veyahut bilimin ışığında anlamaya yorumlamaya çalışan, sinemaya gittiğinde koltuk sayısıyla 6 tl yi kafasından çarpıp üstüne birde ortalama kar payı koyup işletme sahibinin günlük cirosunu hesaplayabilen insanlardır mühendisler..sen bilgisayarı alırsın porno izlersin chat yaparsın film izlersin skype den hatunlar düşürürsun o adam açar içini parçaları tanır , formatını kendi atar bilgisayarcıya gidip ' abi benim bilgisayar bozuldu buna bi bak yea ' gibi armutça cümleler kurmaz direk sorunu söyler ve çözümü arar.. hayatın her aşamasında olaylara bu şekilde bakar. ortada bir sorun varsa mühendis ona çözüm yollarını çoğaltarak yaklaşır ve taa ki optimum ( o an için bize en uygun / aramızda optimum kelimesine vakıf olmayan insanların varlığını düşünürsek bu parantezin çok yerinde bir parantez olduğunu anlıyacaksınız ) noktaya kadar.
mühendislerin odun olduğu gerçeği sadece okul döneminde geçerlidir. arkadaşlar okuyacağım diye kampüsün dışına çıkmazlar okul bitince de hepsi mastır yapmak için yurt dışına çıkar gerçek hayatla tanışırlar hatta hiç olmadıkları kadar özgür oldukları için her şeye el atarlar. odun olmaktan çıkarlar. örneğini çok gördüm.
odunlar vardır doğrudur.asosyal oldukları zannedirler alakası yoktur.bardan bara,konserden konsere,spordan spora koşan tipleri oldukça fazladır.kısacası neymiş ortada odunluk durum azınlık kısımmış