ilerde çocuğunuz olursa ona çok güzel işkenceler uygulayabilirsiniz. ama tamamen denklemsel, matematiksel. bizzat üzerimde olan işkencelerden yola çıkarak söyleyebilirim ki, böylesini görmedim. bu işkence bi harika dostum.
bir daha dünyaya gelsem mühendis olmazdım arkadaş, para ve kariyer için yıllarını veriyor okuyorsun, hiçbir şey öğrenemeden mezun oluyorsun, hangi üniversitede okursan oku bütün hocalar özellikle mühendis hocaların odunsal zekaları yüzünden yetiştiremiyorsun bile kendini, iş bulmak için eğitimlerde afedersin kıçını yırtıyorsun, ailene yük olmamak için nerde ucuz hatta özellikle bedava eğitim var diye aramaktan zaten bozuk olan gözlerinin derecesi artıyor ya da gözünde arpacık çıkıyor, o arada eskaza bir işe girdin girdin, giremedin yıllarca yerinde sersefil sayıyorsun, arkadaşların iş buldukça onları kıskanıyor ve çevreni gittikçe daraltıyorsun. hele hele de sabrın yoksa bunun sonu mazallah intihardır. mühendislerin kaderi eğer ankara'da dayın yoksa maalesef genellikle böyle.
aslansın kaplansın diye gaz verilerek sayısal okutulan genç sağlık sektöründen bir okul kazanamazsa ki %85'i kazanamıyor başka çaresi yok. mecbur mühendis olacaktır.
hayatımdaki en büyük kazığı sayısal okuyarak yedim. öyle ki 24 yaşıma geldim daha kazık yediğimi yeni anlıyorum. mezun olmaya yakın uyuşturucunun etkisi geçiyor yavaş yavaş ve acıtıyor.
Sonucunda da mal ve Türkiye şartlarının uşağı olmayı kabul etmektir.
Aksi takdirde mühendislik seçilecek iş değildir. En kral mühendisinden, en tabandaki seri üretime bağlamış ara eleman gibi davranan mühendisine kadar kafa sikilmesini istemek mantıklı değildir.
Yeni bir teknolojik gelişme olduğunda ele hevesle alınan akademik makalenin yarısından bir bok anlamamak ben neden mühendis oldum sorusunu sordurur adama.
Bununla beraber her daim insanın kendi kendini tatmin yoludur da mühendis olmak (mühendis olmak derken memleketimin de üniversitesi olan ondokuz mayıs üniversitesinden mezun mühendisten bahsetmiyorum elbette, ha kendini çok ama çok geliştirir bilemem, ben şahsen göremedim kendini geliştiren mühendisi).
onlarca insanın aynı yönden baktığı olaya ters yönden bakarsın ve doğrudur senin baktığın yön işte mühendis olmuşsundur, gururlanırsın. lakin ne kadar kendini tatmin edersen et mallıktır. işte bu yüzden gelişmiş ülkeler kendi çocuklarını mühendis yapmaz gelişmemiş ülkelerden mühendis ithal eder veya mühendislik okuyacak kişileri ithal ederler. Sonuçta belirli bir refah seviyesine erişmiş insan için mühendis olmak zeka hamallığından başka bir şey değildir.
türkiye için konuşmak gerekirse; biraz zeki olmanın, biraz da çalışmanın etkisiyle öss'den yüksek puan almaktır. o puanı aldıktan sonra istesen de adama antropoloji, felsefe yazdızmazlar be hacı... iki seçenek vardır; ya tıp, mühendislik. sen de bari mühendis oluyim amua oyyim dersin seçersin, bu kadar basit.
öncelikle herkes mühendis olamaz özellikle hesaba kitaba dayalı olan harita mühendisliği.
dışardan bakılınca sadece harita çizen bir mühendislik dalı gibi görünsede aslında diğer adı jeodezi ve fotogrametri mühendisliğidir.
bina oturtmada, yapının imar iznini vermede, imar planı değişikliğinde kamu yararı kararı alma, yol projesi çizip yolun yapımında şantiye şefi olan, tünellerin, barajların, sulama ve drenaj kanallarının yapımında, köprü yapımında * bulunan ve işin yolunda gitmesini sağlayan mühendisliktir.
önceki mühendislerin düsünemediklerini veya imkansizliklarindan dolayi uygulayamadiklarini yapabilmek,
diger mühendislerin düsünmedikleri veya düsünemediklerini uygulamak,
yine önceki meslektaslarinin yapmis olduklarini gelistirmek,
yaptigi seyi kullanilirken görmekten kivanc duyabilmek,
bilgi sahibi oldugu bilimi (makina, kimya, mimari, elektrik ve elektronik gibi) gelistirmek ve o bilimi paylasmak,
bunlar gibi vatana milleteden önce insanliga katki saglamak icin mühendis olma yönünde bulunan bilimum sebeplerdir.