Bilhassa ekolü olan bir okulda mühendislik okuyorsanız net şekilde hesap eder durursunuz her hamleyi.
Mesela birim çevirir dururum. Hiç affetmem.
işte 4 milyar fidan diktik diyenlere hemen (2 metrekareye 1 fidan düşecek bir standart alırsak) 8 milyar metre kare ormanlaştırma ya da fidan dikimi yaptınız o zaman diyorum.
nedir mühendis kafası, özellikle, devlet yönetimdeki.
oturur plan yaparsın.
ülkenin gelecek sene ne kadar soğana ihtiyacı var. sonra çiftciye dersin ki sen sen sen. soğan ek. ha zorlamazsın. tavsiye edersin. zaten soğan ekmeyene de sen de şunu ek diyeceksin.
getirileri farklıysa seneye değiştirirsin.
oturur dış açık verdiğin sektörlere bakarsın. en babasından başlarsın. dersin ki bak. ilaç üretene şu kadar teşvik. öyle beleşte değil. mamule prim verirsin. yap malı kap teşviği.
evet. sadece bu iki örnek uygulansa türkiye 10 senede kendine gelir.
mantıksızlık varsa. söyleyin.
e bunu tepedekiler neden yapmıyor. 50 yıldır aynı terane. 50 yıl önce de sattığımız, aldığımızın ancak 3 te 2 sini karşılıyor. 3 te biri borçlanıyoruz.
neden?
sorun çözmeye yönelik kafadır. hayatın her anlamında her konuda mantıklı çözüm arar. aldatılır, mantığını arar bulduktan sonra rahatlar. hee tamam demek ki şurada hata yapmışım der ya da demez ama olayı çözüme kavuşturmuştur.
mutlu olabileni pek yoktur, mutluysa kötü mühendistir.
ikisi bir arada asla olmuyor.
o kadar zorlamayla en boş adama bile bi şeyler katmış olan kafadır. sikko bi okulda sikko bi eğitim alıyor olabilir ama o bile açıköğretimden de bitirilebilinecek bi bölümden daha çok şey katar insana.
kendi insanımızı küçümsemeye nasıl da meraklıyız değil mi? siz mühendisleri ben iibfcileri iibfciler de bulur birilerini... aman destek olmayalım hemen itin götüne sokalım.
not: yazar burada kendine de ciddi olarak eleştiride bulunmuştur. kinaye yoktur.
Çok sikik bir kafadır. Okulda o proje bitmeden yeni proje kitlerler. Kafa sürekli bu projelerle meşgul olur. Orda onu mu kullansam bunu kullansam daha iyi olur diye sürekli ödev olarak verilen projeyi düşünürsün.
yanan kömürü gördüğünde, içindeki kükürtün (s) havadaki nemle (h2o) tepkimeye girip sülfirik asit oluşturacağını (h2so4) ve 10 C derecede eriyip asit yağmuru oluşturacağını hesaplayan kafadır.
doğal gazın karbon monoksit açığa çıkardığını, karbon monoksitin ise hava ile neredeyse aynı yoğunlukta olması nedeniyle havanın olduğu her yerde olabileceğini, kandaki hemoglobinin karbon monoksite olan ilgisinin oksijene olan ilgisinden 150 kat fazla olduğunu dolayısıyla kanı zehirleyerek insanın ölümüne yol açacağını hesaplayan kafadır.
yanan odunu gördüğünde sonucun kömürden farklı ,fuel-oili gördüğünde ise doğal gazdan farklı olmayacağını bilen kafadır.
mühendis olmayan bir insana göre ısınma sadece ısınma iken mühendise göre ölüme depar atmaktır.
farklı çalışan kafadır. herşeyi bildiği modeller üzerine dökmeye çalışır. trafik lambasının süresini, güneşin geliş açısını, maksimum verimin nasıl alınacağını, yemek masasına bile nasıl oturulacağını hesaplamaya çalışır.
(bkz: kendimden biliyorum)
yine bir mühendis arkadaşım kızılayda iki ışıktan hangisinden geçmemiz konusunda konuşurken bulunduğumuz lokasyon ve ışıkların sürelerini dikkate alarak seçim yapmam konusunda vakti zamanında böyle bir tepki vermişti.*
--spoiler--
bir daha mühendisle sokağa çıkmayacağım.
--spoiler--
1) daha çok kırsal kesimden gelenler : yergi değildir bu. ama özellikle istanbul eskişehir gibi sosyal ortamı çok aktif olan şehirlere daha kapalı kutu şehirlerden çalışıp didinerek gelen tayfadır. ancak gördükleri karşısında kapalı kalmayı belli bir süre devam ettireceğinden dışlanması muhtemeldir. açılmaya başladığında ise genellikle çok geç olur. zaten mühendislik fakültesinde az olan güzel kızları kapma şansları çok zayıftır çünkü girişkenlik şanslarını ortamlara girmeyerek kaybetmişlerdir. üniversite kariyerlerine oduncu gömleği ile başlarlar. nispeten modern bir kareli gömleğe geçtiklerinde mezun olurlar. ortalamaları genellikle hayvanidir.
2) sapıtan kısım : genel mühendislik öğrencisi gibi değildir. müzik grubu kurarlar, çalar söylerler, hayatlarını yaşarlar. derslere arada uğrarlar bu nedenle genelde okulları her daim uzar bu tayfanın. ama hayatlarından keyif alırlar. artık bu keyif geçtikten sonra ise çırpınma dmnemleri başlar. ancak bazı zamanlar çok geç olduğundan okula yeni aşlamış havasında gelip gitmeye devam ederler. aralarında çok zeki olanlar ise tam ibnedir. hem hayatını yaşar hem derslerin anasını ağlatır. en özenilen tiplerdir.
3) normal kısım : genellikle son gececidirler. son dakika ödev yaparlar, ortalama 1-2 kız ile çıkarlar ayrılırlar tekrar barışırlar. aykırı hareketleri yoktur. diğer iki kısımada bok atarlar çünkü ilk kısım ortalama olarak onları sollamakta diğer kısımda hayatını yaşamaktadır. bu ise kendine zoraki meşgaleler bulup avunmaktadır. genellikle düz düşünür. mezun olsakta işe başlasak der. düz mühendis olur. ben de bu kısıma dahil olmakta olduğumdan ikisine de şekil a'da görüldüğü üzere bok atmaktayım zaten.