insanın teşebbüslerinde ciddi olması, güç ve takatini tam olarak ortaya koyması demektir. tasavvuf büyüklerine göre ise iradenin hakkını vermek, nefis ile savaşmak, onu yenebilme yollarını araştırmak anlamına gelir.
cihad (tebliğ, davet, iyiliği emredip kötülükten sakındırma, kıtal, Allah'ın adının yeryüzüne hakim kılınması) esasen iki şekilde olur. içe ve dışa dönük olarak.
içe dönük olan mücahededir ve peygamber efendimize göre büyük olan cihad budur. zira bir gazveden dönerken küçük cihaddan büyük cihada döndüklerini çağlara bildirmiştir.
içe dönük olan yani nefisle olan cihad akıl baliğ olduktan sonra başlar ve son nefes verilene kadar devam eder. her durum karşısında heva ile fıtrat arasında bir savaş vukuu bulur. mücahede de insana düşen görev fıtrattan yana tavır koymaktır.
mücahedenin zorlu yanlarından biri de dışa dönük cihadda olduğu gibi yanınızda bir cemaatin bulunmamasıdır. zira cemaat insanın hevaya kaymasını engelleyen bir emniyet subapıdır. mücahede de böyle bir olgunun eksikliği işi zorlaştırmaktadır.
umuma fıtratın tersi olan hevanın hakim olması durumunda iş artık ahir zaman eksenine kaymaktadır. çünkü iyiliğin umuma yayıldığı bir zamanda iyi olmak daha kolaydır. şimdi ise umuma heva hakimdir. her an, her konuda tahrik edilmekteyiz.
muvacehe ile karıştırılmaması gerekir. çok yiğitler mücahede diyecekken heder oldular. mücahede ve muvacehe art arda tekrarlandığı zaman, iş mücvere kadar gider. dil spazmı geçirebilirsiniz.
görüyorsunuz, bu durum muvacehesinde meseleyi çözmek için mücahede gösterdim.
saygılar.