mücadelesizlik

    1.
  1. birine karşı değil genel olarak hayata karşı bir duruştır aslında.
    hayatın istediği rüzgarına yelken açmandır çünkü.
    açmazsan hayat sinirlenir çünkü akışına karşı gelmiş olursun aslında ne kadar sabit dursan da.
    an itibarıyla her zerremdedir.
    ne demiş üstad;
    her dua kabul edilmiş, her istek bırakılmış...
    3 ...
  2. 2.
  3. eylemsizlik ile karıştırılmaması gerekendir.

    isteklerim aslında içerideki hastalığı bastırmak için ortaya çıkıyor. gerçekleşmeyince asıl boşlukla yüzleşiyorum. yani hastalık; aslında o boşluk hissi. bugün oturup ilk sigaramı yaktığımda ne kadar asalak ve işe yaramaz olduğumu hissettim. beni asıl korkutan ve üzen bu. başka şeyler yaparak, o fotoğraf makinasını alarak bunu yine t-box tişörtleri gibi sıkıştırıp içimde bir yerlere atacaktım. hayaller de bunun için zaten. aslında her insan için öyle. hayatlarımızdaki o bok çukurlarını güllerle kapatmaya çalışıyoruz. ama bazen bir an geliyor, o pis koku, gül kokusunu bastırıyor. "neden" diye sormaktan yine uzağım. çünkü yine o -melun mu desem aziz mi- mücadelesizlik başladı. uzun ya da kısa bir beklentinin bok çukuruna yuvarlandığı yerde bekler o zaten...

    o çukura düştüğü an, mücadelesizlik yerinden kalkar ve sana doğru ilerler. burun deliklerinden içeriye girer ve içini öyle bir uyuşukluk kaplar ki hareket etmek mideni bulandırır. olduğun yere çökersin. ama en azından o çukura beklentilerinle birlikte düşmezsin. hatta öyle uyuşursun ki giden beklentilerinin arkasından üzülemezsin bile. dibine gök taşı düşse, oluşan çukurun derinliğine bakar kalırsın hatta. sonra yerinden kalkar, mücadelesizliği karbondioksit olarak dışarıya verirsin. sanki hiç bedenine girmemiş gibi daranırsın ve hatta tiksinirsin ondan. onunsa umurunda olmaz. çünkü o asla sana gelmez. sen ona gidersin. sen onu istersin. ve onu istediğini bildiği an yine soluğuna karışır. umudunu, üzüntünü ve sanki diğer tüm hislerini de vakumlu bir makina gibi emer. bir fotoğrafa yarım saat boyunca baktığın olur ya da boş bir duvara.

    şimdi o durumdayım ama hala yazı yazabiliyorum. hatta çıldırmış gibi yazıyorum. öyle ki; önceki ama kelimesini yazarken sadece a yazıp devamını getiremeyecek kadar acele ediyorum. defterim çirkin bir yazıyla ve delice düşüncelerle kirleniyor. ama umurumda değil. satın aldığım andan itibaren benimdi çünkü ve ona istediğimi yapabilirim. mücadelesizliğin bana istediğini yaptırmasını kabul etmem gibi defter de beni kabul etmek zorunda... tüm şımarıklığımı, bencilliğimi, hırslarımı, tutkularımı, umudumu, bazen de ifade edebildiğim kadarıyla sevgimi...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük