inanılmaz hoş, sakin bir camel şarkısıdır. 2.dakikaya doğru hareketlenecekmiş gibi yaparak dinleyiciyi kandırır. introsunun endless sacrificeda kısmen kopyalandığını düşünürüm.
değişti.
gelmediği, yazmadığı, sevmediği, sövmediği zamanlarda yeni şeyler öğrendi. hayata daha başka bir pencereden bakıyor; daha insancıl, daha insani. her şeyden önce insan demeli'nin hala savunucusu. bunun yanında bir takım şeyleri boşverdi. kafasına takmaktan vazgeçti. zira kafasına taktığı şeyler yüzünden ne madalya aldı, ne de tebrik edildi. kendi kendine gelin oldu, güveyi bulamadı. gerçi güvey dediğin şeyi hiç aramadı.
ama unutmadı.
hep hatırladı.
buradayken daha çok hatırlayacak.
maksadı hatırladığı her şeyde ufacık gülümsemek. başka bir şey değil.
gülümsetene dost olur.
dost oldu mu da gerçekten iyi bir dost olur.
söylemesi...
çaylak olmuş, lakin çaylaklığı hemen bitmiş yazar. kimse yazmadan ben yazayım da havam olsun.
bir de bu çıktı başımıza; sanki açılan başlık tapulu malmış gibi sahibinden başka kimse bir şey yazamaz. yazarlık böyle bir şey değil lan. vallahi değil. gece gündüz yemeyip içmeyip kenan doğulu şarkılarını copy-paste düzleminde çığırtmak da değil. ya da her başlığın altına gelip (bkz: başlık sıçmak) bakınızını verip kaçmak da değil.
bunlar başlığı nasıl tanımlamıyor diye sormazlar mı adama? sorarlar. ben sorarım şahsen, hakkımdır.
sözkonusu olan başlık bir bitki adına açılmışsa ve bitkilerin de aynı hayvanlar gibi tüm dünya üzerindeki genel isimleri latinceyse -ki insan bile homo sapiens'tir- ve ben buraya bunu yazmışsam, nasıl olur da tanımlamaz yahu?
bilmiyorsan, öğrenmen için var burası. yarın bir gün o çok sevdiğin böğürtleni evinde yetiştirmek için satın almaya gittiğinde, sana "rubus mu istiyorsunuz?", "tayberry mi, loganberry mi?" diye sorduklarında malak gibi bakmayasın diye var.
işte bütün anlattığım, sözlük yazarlığının bakınız sıçmak olmadığını anlayın diye. he, her sıçılan bakınız da böyle şahane bir özdeyiş olsa keşke;
hayatını tematik mod on'a sokmak isteyen yazar.
-top on olmuyor,ancak bu kurtarıyor be abi.-
gelip gelip kendi nick altlarına bir şeyler yazanları anlamadığı her gün için, kendine 3 iş günü ceza verecek, bu 3 iş gününün yarısında kendi şahsi işlerinin peşinde koşarken, diğer yarısında da kendine bir ağlama duvarı bulup katıla katıla gülecek yazar ayrıca. ufak bir hesapla ömrü boyunca ağlama duvarını gülmek için kullanacak diyelim kısaca.
palyaço hikayesine hiç girmeyelim. eskidi artık o. daha sanatsal imgeler bekliyorum senden, ey yazar, geldiysen 3 kere ağla. ya da ağlama be, vazgeçtim. ben gülerim ikimizin yerine de.
sıfır'ın* hayatımızdaki ünlem ve önemi konulu konferansımıza hoşgeldiniz.
*bak bu farklı; bir'e eşitleyebiliyor kendini.
*bu da matematik formülü:
*0!=1
yalansa yalan de.
öneminin tamamı ünleminden kaynaklanıyor zaten. anlamını karıştırma. o bu konferansın konusu değildi.
birbirine geçmiş bir zincir bu unutma.
arkadaşınız sizi en zayıf halka seçti. bammmmm!
helal sana be dost.
helal sana be sevgili.
helal sana be sıfırdan anlamayan nesil.
-neden kan kokulu yaşam böyle sevdasız- sahiden?
-kitap kurtlarımızı neden zehirliyorlar okullarda-
-ve sorularımıza neden doğru yanıt vermiyor öğretmenler?-