Tıp etiği, organ bağışı ve ötenazi gibi konulara değinen, çok üzen ve ağlatabilen Oldukça güzel bir film. Lösemi hastası olan kızlarını kurtarmak için tüp bebek yapan bir aile ile ablası için hayatı boyunca bir donör olatak yaşayan kate'in yaşadıklarını izliyoruz. vazgeçmeyi bilmeyen avukat bir annenin Dünya'yı ve ailesini birer dava dosyası gibi görmesiyle ortaya çıkan olaylar zinciri filme temel dayanak noktasını kazandırıyor. öyle ki bu kaybetmeme arzusu onu gaddar bir insana dahi dönüştürmüş. Özellikle Anna'nın dava nedeni bir insanın kendisinden bile tiksinmesine neden olabiliyor. Bu gidişle filmi anlatacağım siz en iyisi izleyin.
Cameron Diaz diyerek söze başlıyorum en sevdiğim yabancı kadın oyunculardan birisi kendisi bu filmde baya baya gerçekten çocuğu kanser olan bir anneyi canlandırmış eski Yeşilcam filmlerinde ki aile samimiyeti ve sıcaklığı yabancı bir film olmasına rağmen burada da vardı.Bence izlenmesi gereken filmlerden birisi tabi hastaneler ile geçmişiniz varsa o hastane kokusunu hastane ortamını bol bol görüyorsunuz.Film hakkında uzun uzun yorum yazmak yerine izlemenizi tavsiye ediyorum.
Bir anne babanın hasta çocuğu için hasta olmayan çocuğunun hayatı riske etmesini konu alan film. Kenarından tıp kıyısından hukuk, önünden aşk sonundan ölüm, girişinden aile yaşamı ve tam içinden hastalık psikolojisini işlemiş holywood filmi.
en son sinemada izlediğim benim dünyam filmi kadar duygulandırmayan film. benim dünyamda çeşme gibi ağlayann ben bu film de en fazla duygulanabildim. böyle bir hikaye daha sert işlenebilirdi bence. what can i do for you mottolu amca ve hakim köpek efsane ama.
kibar tabirle herşeye ağlayan sulugözlerin favori filmi. izledim ve ağlamak bi yana duygulanmadım bile. aksine küçük kızın vücudunu yedek parça dükkanı gibi kullanmalarından inanılmaz rahatsızlık duydum. vakti gelen ölür , başkalarının hayatını karartmaya gerek yok sırf yaşamak için.
jodi picoult un kız kardeşim için isimli kitabından uyarlanmış film.
kitabı filminden çok daha iyi. böyle karmaşık bir durumu her karakterin dilinden anlatması karakterleri daha iyi tanımayı ve olaylara değişik perspektiflerden bakmayı sağlıyor.
kitaptaki sonla filmin sonu da birbirinden farklı kurgulanmış.
bu tip girdaplı konulardan hoşlananlar için jodi picoult kesinlikle okunması gereken bir yazar.
hakkında sadece iki entry girilmiş olması çok ilginç olan harika film. izlemeyenler starı açıp izlesin derim.
Not: iş bu entry kızkardeşimin hikayesi başlığına girilmiştir.
ikinci defa izledigim ve ilkinden daha fazla agladigim filmdir. ailecek sahile gittikleri kisim ve hastane odasinda gecen sahneler cok etkileyici olup sanki olayi bizzat yasiyormus gibi hissetmenizi saglayabilir.
arkadaşlarımın önerisiyle ağlamak amaçlı indirdiğim filmde ağlamadım. ağlamak beklentisinde olmayanlar için güzel film hatta bende de merak uyandırdı belli sahneler izlenebilir filmler arasında.
abigail breslin'in canlandırdığı karakterin adıdır ve film kendisinin ağzından anlatılır seyirciye. ailenin en küçük çocuğudur ve filmin girişinde çok etkileyici bir konuşma yapar: "tüm çocuklar dünyaya plansız şekilde gelmiştir ama ben tamamen planlanarak geldim, laboratuar döllendim ve kız kardeşime yedek parça olabilmeye uygun hale getirildim."
doğduğu günden itibaren ablasına gereken iliği, kan hücrelerini ve daha bir çok şeyi sağlayabilmek için, bıçak altına yatmış ve çocukluğunun bir kısmını hastanelerde geçirmesi gerekmektedir. son olarak ise, kanserden dolayı böbrekleri iflas eden ablasına böbreğini vermesi için zorlanır fakat bu onu istemiyordur. bunun için de kendince son derece haklı sebepleri vardır ve ailesine vucüt bütünlüğüne koruma hakkını ellerinden almak için dava açar. ama aslında bu davayı açma sebebi ameliyat olmak istememesi değildir. gerçek sebep bambaşkadır.
sara fitzgerald
cameron diaz'ın canlandırdığı karakterdir. bir annenin dünyasının nasıl başına yıkılabileceğini gözler önüne sermiştir. bir annenin çocuğu için neler yapacağını hem de bir saniye bile düşünmeden. kızı vazgeçse bile, kocası vazgeçse bile, bir annenin asla çocuğunu ölüme teslim etmeyi kabullenmeyeceğini göstermiştir.
hasta olan kızı için hiç düşünmeden her şeyi yapmıştır:
saçları dökülen ve herkes bana bakıyor diye dışarı çıkmak istemeyen kızını ikna edebilmek için saçlarını dibinden kazımıştır.
ama unuttuğu şeylerde olmuştur. kendisinin bir kızı ve bir oğlu daha vardır ve onlarında anneye ihtiyacı vardır.
kate fitzgerald
sofia vassilieva'nın canlandırdığı karakter. 3 yaşında kanser olduğu ortaya çıkar ve anne, baba ve abisinin dokuları kendine uymadığı için anne ve babası anna'yı dünyaya getirir. filmin bir sahnesinde kendiği hazırladığı fotoğraf albümüne bakarken ailesindekilerden tek tek özür diler:
-abisinden, kendinin yüzünden ailesinin bir hastalığını farkedemediği için.
-babasından, ilk aşkını çaldığı için.
-annesinden, sürekli korkarak yaşamak zorunda kaldığı için.
-kız kardeşinden, hiç istemeyeceği şeyleri yapmaya mecbur kaldığı için.
--spoiler--
salon tamamen boşaldıktan sonra bile oturduğum koltuktan kalkamayıp bir on dakika ağlamama neden olmuş filmdir. iyi bir film sayılır mı bu yüzden bilmiyorum, ağlamaktan değerlendirme yapma fırsatım olmadı mantık çerçevesinde ama makyajla izlemeyin. suratıma bakıp gülmeyenler olduysa tamamen ağlamama acıdıklarındandır.