çocukken izleyen bünyede derin yaralar açan bir film. erkek arkadaşının beklenmedik ölümü şok etkisi yaratır ve bildiğin Baya bi ağlatır. türkiye de filmin ismi başkadır.
bana bak gozyasi denen sey budur diyen film. hayatimda ilk kez cok utanmistim bu kadar saf bir filmin içine ölümü öyle bir yerleştirmişlerdi ki kızın arkadaşının, filmin sonunda arı sokması sonucu ölmesi, kızın hayatına buruk bir şekilde devam etmesi sanki benim arkadaşım ölmüş gibi üzmüştü beni. bacak kadarkene hislendirmişti beni keratalar. şimdi olsa da izlesek hakkaten gerçi heralde bir daha gösterilse oturup izlemeye dayanamam. zaten çok etkilendiğim filmleri sonra izleyince o kadar da etkleyici bulmuyorum. aklımda kaldığı haliyle güzel. o kadar küçük yaşta beynime kazınmış olmasaydı bu denli etkilenmezdim belki böyle film yapılır mı lan yapılsa da 7-8 yaşındaki velete izletilir mi, bunu yayınlayan kanalı kapatmak lazım. boyle bir filmin psikolojik olusumunu henuz tamamlamamis bireylere izletilmemesi gerektir efenim. e buyuk insanlara da bu kadar fazla cocugun oynadigi bir filmi izletmek imkansizdir zaten. yani ya amacsiz ya da yanlis amaclarla yapilmis bir filmdir. şüphesiz çoğu insanın kişilik gelişiminde bu filmin oldukça büyük bir etkisi olmuştur. tom'un o arıların içine dalması, gözlüğünü düşürmesi... bir de daha o yaşta "aşık olduğun kişinin ölmesi" gibi iğrenç bir duyguyla tanışmamız sebebiyle, bu filmi çok kez izlemiş yaşıtlarımın psikolojisiyle ilgili ciddi kaygılarım var. arada gelen "ya ölürse" gibi hissiyatların sorumlusu bu film olabilir. home alone ve baby's day out ile birlikte ben çocukken kanal d'nin yayınladığı unutamadığım filmlerdendir.
çocukluğumu hatırlatan film ister istemez, 4-5 yaşlarımı. beni bu kadar etkileyen ve de ağlatan ilk film olma ihtimali çok yüksek o yaşlarda. öyle ki geçenlerde bir tv kanalında denk geldim ve yine aynı etkiyi yarattığını söyleyebilirim.
başrollerinde macaulay culkin ve anna chlumsky nin oynadığı 1991 yapımı bi filmin çok ötesinde film. bu filmi ilk izlediğim zamanı çok iyi hatırlıyorum. ben küçükken herkesin ağladığı filmlerde bi gram göz yaşı dökmeyen küçük yaşta bi çocuktum. o gün de bi arkadaşla bi filmde -filmin adını hatırlamıyorum- salya sümük ağladığı için alay ediyordum. arkadaşım bi anda sinirlendi ve bana bi film izleteceğini, eğer ağlamazsam kendisiyle istediğim kadar alay edebileceğimi, ama eğer ağlarsam onunla hiçbir zaman alay etmeyeceğimi söyledi, tamam dedim, keşke dilimi arı soksaymış -yazar burada filmi hatırlıyor ve arı sokması lafını geri alıyor, yazar ölmek istemiyor-.
sonuç: ben filmde ve filmden sonraki yaklaşık bi haftalık zaman diliminde de film aklıma geldikçe ağladım. iddiayı da kaybettim, o gün bu gündür arkadaşla alay edemiyorum. ama gerçekten insan filmi izlerken göz yaşlarına hakim olamıyor. hele o thomas j.'in arı kovanının yanından yüzüğü alışı, arıların her yanını sarışı, gözlüğünün düşüşü, babasının vada ya thomas ın arıya alerjisinin olduğunu ve çok arının olduğunu söylemesi, vada nın gidip öğretmene aşık olduğunu öğretmene itiraf etmesi ve öğretmeninin evleneceğini öğrenmesi, filmin sonunda okuduğu şiir -thomas a yazdığı şiir-, ve thomas ile vada nın öpüşmesi, o masum öpücük... filmin insanı en üzen sahnelerinden biri ise vada nın thomas ın cesedinin başında "gözlüğünü verinona, gözlüğü olmadan göremez!" kısmıydı. ah ah my girl, ah bana küçücük yaşta travma yaşatan film... bingo!... -filmi izleyenler ne dediğimi anlarlar-
macaulay culkin ile şimdi çıkartamadığım bir kız çocuğunun rol aldığı 90 larda çocuk olmuş herkesin hafızalarında bulunan bir film. o zamanlar çocuk halimizle dahi ağlatmıştı.
namı diğer kız arkadaşım. doksanlarda çocuk olmanın belkide en güzel yanlarından biridir kız arkadaşım filmi.
1991 abd yapımı filmin konusu; onbir yaşındaki vada`nın hayatı, babasının kozmetikçi bir kadın ile evlenmeye karar vermesiyle bir anda kararıyor. vada, küçük bir kasabada yaşayan ve zamanının çoğunu bir erkek olan en iyi arkadaşıyla geçiren ve hastalıklardan korkan bir kızdır. en iyi arkadaşının ölümü üzerine hayatı başka bir açıdan görmeye başlıyor.
film bana göre tek kelimeyle olağanüstüydü. belki bir itiraf olabilir ama duygusal olarak beni etkilemeyi başarmış ve etkisini uzun zaman üzerinde taşıdığım bir filmdir. bazı sahnelerini halen hatırlarım. biraz daha yaşlandığımda bu filmi tekrar izlemek için kendime saklıyorum *ve merak ediyorum acaba kimle izleyeceğim *
bu arada film yüzünden arılara çok kızdığımı hatırlıyorum. (bkz: arı maya) araya girmeseydi sanırım arılardan hayatım boyunca nefret edebilirdim.
çocukluk hayallerinin, umutlarının, aşklarının en saf en yalın halini tamda dönemin büyülü ortamında izlediğim için kendimi şanslı hissediyorum.
kurt cobain in akıllara zarar; Lead Belly'nin Where did you sleep last night adlı şarkısına yaptığı coverda geçen can alıcı bir söz. ve ardından gelen "don't lie to me", ve "where will you go" diye seslenişi...
nirvana bunu alıp seslendirmekle muhteşem bir şey yapmış. kurt cobain in ses tonu verdiği duygular çok can acıtıcı. bir çok aşk şarkısından çok daha anlamlı çok daha samimi. gerçek.
adının neden ingilizce olduğunu anlayamadığım fakat izlenesi bir Kore dizisinin adıdır. boş zamanlar için idealdir. başta sıkabilir ama bölümler ilerledikçe sevimli bir hal alması muhtemeldir.