sessiz, sakin, şık bir şehir. akşamları gençlik parkı'nda geçirilebilir. kötekli'de bir pide salonu var, daha çok aileler gittiğinden bana daha samimi geldi. güveç yemekleri gayet iyi. üniversitesinde binlerce ağaç var ve yemyeşil, bir de minicik bir hayvanat bahçesi. özellikle tavşanlar çok tatlı. kütüphanesi de gayet hoş fakat 17:00'da yapılan bir anons ile bizim çıkmamız istendi. bu durum biraz tuhaf oldu işimiz biraz yarım kaldı ama sebebi dönemin bitmesi ve pek öğrencinin olmayışı sanırım. merkezde ise otogarın oralarda bir yerlerde çay bahçesi var, ismini tutamadım aklımda. tostu harika. çayı da anne çayı gibi. esnafı ve insanlarıyla konuşma fırsatı buldum epeyce ve gayet sıcakkanlı insanlara benziyorlar. bazılarında şive de var. "gitcekle göğcekle gezcekle" çok hoş bu da. bazı sokakları hala köy yolu gibi olmasına rağmen anayolları gayet güzel ama o küçük yollarında elden geçirilmesi lazım sanki. iki sene önce geldiğimde de bu haldeydi. özellikle kötekli içerisinde. sözün özü; sevdim burayı.
Sınırsızlık caddesi olan şehir. Türkiyenin başka hangi ilinde böyle bir cadde vardır ki? Şaşırtıcı doğrusu. Aynı zamanda Ağustos ayında 1 yıl yaşayacağım şehir.
buram buram deniz kokan, suyu güzel, havası güzel şehirdir. küçüktür, sakindir. şehir merkezinde bir çok yere yürüyerek gitmek mümkündür, zaten bu yürüyüşler sosyalleşmeye de katkı sağlar. çünkü adım başı karşınıza tanıdık çıkar. turizm cennetlerinden olan bodrum, fethiye, dalaman, marmaris, köyceğiz gibi ilçeleri içinde barındırır. muğlada yaşamak kolay ama üniversite okumak zordur. kiralar pahalı, kültürel etkinlikler kısıtlıdır.
yazlari cennet kislari cehennem olan bir sehir. Yazin bilindigi uzere marmaris, bodrum, datca gibi bolgeler gunluk guneslik kizlar havaliyiz felan mis ama gelin gorun ki kislari boyle degil burada. Kislari bazen havanin - lere dustugu, evden cikamadiginiz. Yolda yururken buza basip dustugunuz bir sehirdir.
ulada okuyup, bir sene merkezde bir sene de kötekli ilçesinde yaşadığım küçük şehir.
okumaya gittiyseniz, köylüleriyle anlaşmanız imkansızdır.
ikinci senemde dillerini çözebildim de biraz biraz iletişim kurabildim.
öğrenci mekanları şu şekildedir,
merkezde,
sınırsızlık meydanı, zihndi derin avm, nazar pastanesi, mabolla cafe-bar, arena club, yakamoz cafe...
kötekli'de,
kampüs, cns, bolkepçe restoran (çok uygun ve yemekleri çok başarılıdır. ali abi kusura kalma ödeyeceğim borcumu *)
ula'da
yok öyle birşey..
bunların haricinde arabanız varsa her yer sizindir, özellikle marmaris ve akyaka. arabanız yoksa da kiralarsınız, muğlada öğrenciye rent imkanları çok uygun.
dandik çatal anten ile, hamle tv vazgeçilmeziniz olacaktır.
tabi sadece geceleri radyo'ya bağlandığı zamanlarda.
merkezde ışıklar tekel büfeden alacağınız bir buçuk litrelik küp köpeköldüren ve hamle tv size öğrenciliği sonuna kadar yaşatacaktır.
şehir merkezi 60 bin nüfuslu öyle çok fazla çekimi olmayan ama ilçeleri cennet gibi olan bir ilimizdir. özellikle bodrum, marmaris, datça, fethiye, göcek gibi tatil beldeleriyle türkiye'nin istanbul ve antalya ile beraber en turistlik kentlerindendir.
üniversite hayatımı geçirdiğim, özlenen şehir... muğla'da kaybolmak imkansızdır, çünkü bütün yollar heykele çıkar. ilçeleri, dağları, deniziyle, havasıyla, sakinliğiyle yaşanılacak bir yer. o kadar sempatiktir ki iki günde keşfedersiniz merkezini.
bunun yanında yüksek kiralar ve düzelmeyen alt yapı sorunu/vidanjör sıkıntısı can sıkabilir. yine de unutulmayacak güzellikte bir yer. gezip görmek isteyenler için tavsiye edilen ilçeleri:
kışın yaşanılacak yazın kaçılacak memleket. ilkbaharı ise tablo gibidir, o tablonun içerisinden hiç çıkmaz istemezsin. eşsiz kokulu çiçekler, serin rüzgarlar, yakmayan güneş... ama bir günde yaz geliverir. müthiş sıcak! bırak sokağı balkona dahi çıkamaz insan mecbur kalmadıkça. sıcaktan bunalır, nefret ettirir.
sonbaharı ayrı bir güzel.
şivesi ise çok komiktir. bi defa öğrendin mi unutmak mümkün değil.
muğla köftesi meşhurdur dediler. götürdüler merkez'de çarşı içinde ünlü bir köfteciye. köfteler bir ödemiş kebabı kadar güzel değil, bildiğiniz sıradan köfte. ve tabağın dibinde köfteden biriken yağ lezzetli belki ama bu muğla köftesini güzel yapmaya yetmiyor.
garajından ilçelerine kalkan dolmuş ve otobüs firmaları arasında ciddi bir ihtilaf olan şehir. tabi bu noktada olanın müşteriye olduğunu söylememe gerek yok. mesele şu ki: marmaris-muğla yolu örneğinden gidecek olursak; kamil koç, pamukkale gibi otobüs firmalarıyla 62 kilometrelik bu yolun ücreti 5 lira. üstelik giderken şehir merkezinden ve dönüşte şehir merkezine servis de dahil. tabi dolmuşlara göre daha geniş koltuklar ve koltuk aralığı gibi artıları var, hele ki rahat hat'a veya pamukyol'a denk geldiyseniz...
bunun yanında diğer tarafta 6 liralık, servis imkanı olmayan (en azından marmaris'e dönüşte mesela) dar koltuklu, sıkış tepiş, klima da olsa sıcaktan yanabildiğiniz dolmuşar var. diğer rezil özelliklerinin yanında en kötü yanı servis imkanı olmaması. mesela marmaris'e geldim. beni şehrin hemen girişindeki garajda indiriyor arkadaşlar. sonra da büyük ihtimal anlaşmalı olduklarını düşündüğüm şehir merkezinden geçen marmaris-siteler dolmuşlarına yönlendiriyorlar. bir 75 kuruş da oraya veriyorum. şimdi buradaki mesela 6.75 lira para ödemem değil, buradaki mesele, daha iyi şartlarda daha ucuza gidebilme imkanım varken, daha kötüsünü seçmek zorunda bırakılmam.
neden zorundayım? çünkü muğlalı sevgili(!) dolmuşçular otobüs firmalarının, onların ekmeklerini çaldıklarını düşünüyor ve garajda kavga ve huzursuzluk çıkarıyorlar. müşterinin hangi firmayı seçeceğine kendi adlarına karar veriyorlar. ve de belediye buna karışmıyor. muğla'dan marmaris'e bilet almaya çalıştığımda, firma bana "satamayız, yasak" diyor. bin küfürle marmaris'e geliyorum. bu sefer de iyice cozutmuş millet, bugün marmaris'ten muğla'ya bilet alayım dedim ve kamil koç "satamayız, yasak" dedi. şimdi siz söyleyin hakim bey, "hangimiz haklı?"...