Tuvalete gitmek, bir şeyler yemek, olduğun yerde beklemek ya da yürümek, kalabalığa karışmak ya da yalnız kalmak... Kısacası, mutsuzken, yapılan her şey anlamsız geliyor insana.
bilgisayarım bölümüne, ordan c bölümüne, ordan programfiles'a, sonra dosya isimlerine şöyle bir göz gezdirilir. sonra klasör kapatılır. masa üstünde sağ klik yenile dedikten sonra ekran size bir göz kırpar. sonra belgelerim klasörüne girilir. ordan boş boş gezildikten sonra klasör kapanır. masa üstü, sağ tuş, yenile, göz kırp...... Bu böyle sürüp gider ve pekte bir anlamsızdır.
yastığı sanki ilk kez görüyormuşsun gibi yatmak ve baktığın duvarda saatlerce bişeyler görebilmek daha da üzülmek üzülmek duvar değil sinema sahnesi mübarek diye kendini bulmanla sonuçlanabilir.
her ne kadar anlamsız görünse de, genelde yeniden mutlu olmaya yönelik çabalardır esasında. fakat yinede mutsuzluğu pekiştiren hareketlerdir. ağır, iç sıkan şarkılar dinlemek, mütemadiyen bir şeyler yemek, derin derin düşünüp daha da bunalmak, el cenede, dusunen adam heykeli gibi uzun sure bos bos duvara bakmak.