türk filmi izlemek. ( kendinden daha beterlerini görmek ve şükretmek için)
yazmak (durumundan çıkar sağlamak için, en azından ben genelde daha üretken oluyorum)
dışarı çıkıp tek başına yürümek mesela bir semtten bir semte, bir ilçeden bir ilçeye uzun uzun yürümek.
bir fidan
bir toplu iğne
biraz su (ince pet şişe 10 lt) almak.
malzemeler tamamsa kimsenin umrunda olmayan, uzun süre gitmeyeceğin bi yerlere git.
otur biraz.
bulutlara falan bak.
bi çukur aç.
fidanı dik ve sula.
10 ltlik pet bidona toplu iğne ile çok ince iki delik aç. deliğin biri bidonun tabanında diğeri kapağında olsun.
bidonu fidanın dibine bırak.
biraz daha otur.
kafan karışıksa bi dünya abuk sabuk şey yapmaktansa çiçek sulamak daha mantıklıdır.
hem insanın derdi değil mi kalıcı olmak, dünyaya kendinden geriye kalacak bişey bırakmak.
biliyorsun ağaçlar senden çok yaşar.
mesela bir ağaç diker sonra unutursun.
ama o unutmaz.
bir gün gelir ölürsün.
sen hatırlamazsın o hatırlar.
belki biraz arkandan ağlayan olur, sonra unutur.
her sonbahar aklına gelirsin. her aklına geldiğinde bir yaprak düşer.
biliyorsun ağaçlar ağlamaz.
bir gün gelecek, öleceksin.
biliyorsun ölüler üşümez.
ağaçlar da.
biraz mola;
ne demiş şair
"selam size büyük durumlar doruk anlar
dağ görgüsü kazanır ağrı'yı bir kez görse de kişi
marmara'dan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği
okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar"
mutlu olmak zorunda olmasak belki de mutlu olabilirdik.
halbuki ölüm ve hayat; sade, kesin, sorgusuz ve güzel. iki büyük durum ve iki doruk an.
geri kalan herşey ne kadar küçük.
mutsuz olduğun zamanlarda, dağ başına diktiğin o ağacı düşün daha da iyisi o ağaç olduğunu.
10 lt su ve güneş için minnettar.
hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı için özgür.
her an ölüme hazır olacak kadar huzurlu.