Başka birinin sorununa çözüm bulmaya çalışırken kişinin kendi sorununa da bir çıkış bulmasını sağlayabilecek eylemdir.
Terapi gruplarının mantığı da bu sanırım.
Benim dertlerimden daha büyük dertleri varsa ilgi ile dinler ve içten içe "iyi lan en azından bu kadar da büyük bir derdim yok" diyerek kendimi telkin ederim. Ama saçma sapan ergence dertleri varsa "ya bi siktirgit, dersini sikeyim senin!" Der ve kalkar giderim.
Teselli hiçbir işe yaramaz. iki mutsuz insan bir araya geldiğinde birbirlini teselli ederler genelde ama unutmayın ki, mutsuz insanları kimse kandıramaz.
Emrah serbest'in bi aforizması var bununla ilgili;
"insan en az üç kişidir. kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. en sahicisi de bu üçüncüdür. olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın. ve o zaman anlarsın hayatının uzun zamandır neden başka birinin hikâyesiymiş gibi gözükmeye başladığını. sokak lambalarının ölgün ışıkları karanlık odalara vurduğunda, duvar saatinin tik taklarından başka ses yokken yanında, sanki bir tek sana açıklanmayan bir sır varmış gibi beklerken anlarsın aslında boşa beklediğini. tünelde sana yol gösterecek rehberin, karanlıktan başka bir şey olmadığını anlarsın. anne diye ağlayan çocukların aradığının çoğu zaman şefkatli bir baba olduğunu anlarsın. çekip gitmek isterken görünmez bir elin seni nasıl durdurduğunu anlarsın.
kırk yaşında ama altmış gösteren adamlara daha dikkatli bakarsın o zaman. kahvelerin dışarıyı göstermeyen isli camlarına. berduşlara ve kör kedilere bakarsın. gözbebekleri kaymış esrarkeşlere. suyun üstüne çıkmış ölü balıklara. havada asılı gibi duran yırtıcı kuşlara daha dikkatli bakarsın.
çabalarının sonuç vermediğini gören umutsuz insanların bakışlarıyla ancak o zaman buluşur bakışların. bir yağmur çaktırmadan dindiğinde. bir gün çenesi ağzının içine kaçmış dişsiz ihtiyarlardan birinin de sen olabileceğini bilirsin artık. bir gece ansızın, yapayalnız ölmekten korkarken, cesedimi komşular mı bulacak yoksa sayım memurlarımı diye düşünürken hissedersin göğüs kafesinde her gün biraz daha büyüyen, kimsenin kapatamayacağı o boşluğu. bir kokuya sarılma isteğini. bir ömür gibi geçmiş zor, uzun günlerden sonra anlarsın ruhunu zehirleyen karmakarışık düşünceleri. büyük heyecanlardan sonra çöken bitkinlikleri. kimsenin bulutlara bakmadığı bir şehirde bir lafı döndürüp dolaştırmadan anlatmanın imkansızlığını. belki de insanın ne anlatacağını bilemediğinde şair olduğunu anlarsın.
gözyaşların kurumadan gülmeye başlarsın o zaman. çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü."
Dertleşmeyi çok özledim arkadaş çok. Lise bitti dostluklar bitti araya mesafe girdi falan derken tüm dertlerimi kulaklığıma anlatır oldum, oda karşılık verdi bana güzel ninelerle.
Sırada Acem kızı var açın dinleyin rahatlatıyor ciddi anlamda.